Gazete Vatan Logo

Zaytung’ deyip güleceğimiz her şey gerçek oluyor

Zaytung, gündemde Türkler’in güldüğü, stres attığı, moral depoladığı, terapi gördüğü bir platform durumunda. Sitenin kurucusu Hakan Bilginer ile Zaytung'un gündemini konuştuk.

Zaytung’ deyip güleceğimiz her şey gerçek oluyor

‘Kuruluş amacınız “Kızdıran bir şeyden, onunla dalga geçerek intikam almak!” Öfkeli bir insan mısınız bu kadar dalga geçiyorsunuz?

Kuruluş amacımızdan ziyade yaptığımız ironiye dayalı mizahın temel motivasyonu o. Bir savunma ya da intikam aracı olarak sizi kızdıran ya da korkutan şeyle dalga geçmek, insanın temel dürtülerinden biri zaten. Bana gelirsek, evet sanırım öfkeli bir insanım. Çoğunlukla da o öfkeyi bastırmak yerine bi şekilde ifade etmeden rahat edemiyorum. Zaytung olmasa sosyal medyada kişisel bir hesap açıp oradan öfkemi kusardım herhalde.

Bugüne kadar sizi en çok neler kızdırdı?

Eskiden ülkeyle ya da dünya ile ilgili konular daha çok öfkelendirirdi ama artık daha basit şeyler oluyor genelde. Yani gerçekten büyük ve önemli olaylar, toplumsal ya da siyasi gelişmeler epeydir o kadar öfkelendirmiyor beni. Galiba bir çok insan gibi ben de gündelik hayatıma devam edebilmek için bunlara daha serinkanlı yaklaşmayı hatta belki evet bir derece duyarsızlaşmayı öğrendim sanırım. Onun yerine işle ilgili bir şeyin istediğim gibi olmaması ya da atıyorum, tam bir şeyler izlemek isterken internet'in gitmesi, evde tv'nin kumandasını bir türlü bulamamak gibi kişisel şeyler daha çok kızdırıyor şu an.

Haberin Devamı

Günde 150 haber geliyor

Günde kaç haber gönderen oluyor editörlere?

Şu an günde 100-150 civarı haber geliyor kullanıcılardan. Bunlardan 5-10 civarı yayına giriyor.

Memlekette yaşanan bazı olaylara "Yok artık Zaytung haberi gibi" yorumu yapmak artık klişe oldu. Sizce gerçek hayatla Zaytung arasındaki mesafe azaldı mı?

Tespitiniz doğru. Özellikle son bir kaç yıldır dünya giderek daha absürt ve hiç alışılmadık şeylerin gerçeğe dönüştüğü bir yer haline geldi. Herkesin bildiği ya da hissettiği bir taşların yerinden oynaması ve dengelerin değişmesi ya da yeni bir denge bulununa kadar bozulması durumu var. Biz de yazdığımız bir çok haberin zaman içinde gerçekleştiğine bire bir şahit olduk ve bu trend giderek daha sık bir hal alıyor.

Ülkenin ruhuna uygun olarak Zaytung'un da dili zaman içinde daha sert ve politik bir hal aldı

Haberin Devamı

TED konuşmanız "Gerçekten çabuk sıkılanlar için göz ucuyla bakılması gereken bir şey olarak hayat.." Bugünlerde çok kişi hayattan sıkılıyor onlara öneriniz nedir? Ne yapsınlar?

Bir çok kişinin hayattan sıkıldığını düşünmüyorum. Sıkılmak biraz daha kafanız rahatken sahip olduğunuz bir lüks. Bugünlerde temel mesele, bir çok kişinin hayattan umutsuz, gelecekle ilgili karamsar olması aslında. Ki ben de az çok bu duyguları paylaşıyorum. Sadece Türkiye'de değil dünyada da zamanın ruhu bu sanırım. Genel olarak "iyi günlerimiz bitti, belirsiz bir süre her şey kötüye gidecek" şeklinde bir algı var ve çok yanlış olduğu da söylenemez. Böyle zamanlarda tarihsel anlamda biraz daha geniş bakmayı denemek gerekiyor sanırım. Yani bizler ülkenin de dünyanın da kötü zamanlarını gören ne ilk ne de son jenerasyonlarız. Dünya böyle bir yer. Bazen her şey kötüye gider bazen de iyiye. Bu da öyle bir zaman işte.

Bize en fazla malzemeyi siyasi gündem veriyor

Bir sürü tatsız olay yaşıyoruz, siz bunlardan etkileniyor ve “bugün haber paylaşılmaz espri yapılacak gün değil!" dediğiniz oluyor mu? Ardından o duyguyla nasıl baş ediyorsunuz?

Haberin Devamı

Olayın şiddetine göre değişiyor aslında. "Bugün haber paylaşılmaz"dan ziyade tam olarak ne söyleyeceğimize, olaya nasıl yaklaşacağımıza karar vermekte zorlanmamamızdan kaynaklanıyor. Bu durumda biraz olayın soğumasını beklemek daha doğru zaten. Bazı olaylar hakkında üzerinden anca belli bir süre geçtikten sonra serinkanlı ve sağlıklı düşünmeye başlayabiliyorsunuz çünkü.

İnsanlar bu ülkede en çok neye gülüyor?

Kendileri gibi olan ama bir tık daha absürt ve karikatürleşmiş tiplemelere gülüyorlar sanırım. İlk aklıma gelen örnekler: Recep İvedik, Murat Cemcir - Ahmet Kural'ın çalgıcı tiplemeleri, Burhan Kuzu, Melih Gökçek...

Size en fazla malzemeyi nasıl bir gündem veriyor?

En fazla malzemeyi siyasi gündem veriyor. O camiadan birilerinin söylediği ya da yaptığı absürt, saçma bir şeylerden çoğunlukla iyi ekmek çıkıyor.

Biz olmasak bu hayat çekilmez

Haberin Devamı

Sizi takip eden yüzbinler niçin okuyor yazdıklarınızı?

Galiba aslında durumun o kadar berbat oluşuyla baş edebilmek için okuyorlar. Son zamanlarda en sık aldığımız okur tepkilerinden birinin "Siz olmasanız bu gündem çekilmez" olmasından yola çıkarak söylüyorum bunu.

Peki Zaytung Avrupa'da iş yapar mıydı? Yoksa silinip gider miydi?

Avrupa'da ve dünyanın başka bir çok ülkesinde de benzer oluşumlar var. Her toplumun ve kültürün kendi içinde saçmalıkları, ikiyüzlülükleri ve çatışmaları var çünkü. Avrupa'da ya da dünyanın daha kafası rahat bir ülkesinde belki konular siyasetten daha çok gündelik hayat içindeki gerilimlerden çıkardı ama yine bir şekilde iyi yapılırsa orada da var olurdu diye düşünüyorum.

2016'nın en çok okunan üç haberi ne?

1. Hükümetten yeni yıl müjdesi: 2017’ye sağ salim ulaşan tüm vatandaşlara gazi ünvanı verilerek, maaş bağlanacak...

2. "Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz" sözünün ardından "Paşam öğleden sonra tatil mi?" sorusunu yönelten Bilecik Mebusu Nejat Ekrem Bey, mezarı başında anıldı...

3. Bodrum Kaymakamlığı, ilçenin çeşitli yerlerine gizlenmiş 20 bin İstanbullu'yu daha bularak otobüslerine bindirdi...

Kelimeleri daha dikkatli seçiyoruz

Ceza alıp kapanırız korkusuyla frene basıyor musunuz?

Yok henüz böyle bir ceza almadık ama az ya da çok muhalif çizgisi olan herkes gibi biz de bu ihtimali aklımızın bir köşesinde tutuyoruz. Gündemin gerilimine göre bu nedenle frene basmaktan ziyade kullandığımız kelimeleri tek tek daha dikkatli seçtiğimiz zamanlar oldu. Ama bu konuda en baştan beri bir şekilde özenli gitmeye çalışıyoruz zaten. En sert şeyleri söylerken bile içinde direkt hakaret sayılabilecek herhangi bir şey bulundurmamak bizim için hep önemli bir konu oldu. Onun dışında ne söyleyeceksek onu söylemeye devam ediyoruz. Aksi halde bu işi yapmamızın fazla bir anlamı kalmaz.

Kırmızı çizgileriniz neler?

Irkçılık, cinsiyetçilik, nefret söylemi, homofobi gibi evrensel "günah"lardan mümkün mertebe uzak durmaya gayret ediyoruz. Onun dışında bir de elbette Türk Ceza Kanunu var.

Siyasitçilerle aranız nasıl?

Genel olarak fena değil sanırım. Daha ziyade onların sevenlerinden ya da fanatiklerinden tepki alıyoruz...

2017 nasıl bir Zaytung yılı olacak sizce?

Bütün Türkiye gibi bizim için de epey hareketli bir yıl olacak gibi görünüyor şimdiden.