CHP her partiyle ittifak yapabilir mi?

22 Kasım 2013

Ana Muhalefet Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü olan Haluk Koç yerel seçimlerde HDP ile ittifaka gidip gitmeyecekleri sorulduğunda “CHP her seçim bölgesinde kendi adaylarıyla seçime gidecek” demiş ama arkasından “CHP’nin temsil ettiği güçlü demokrasi arayışına destek verecek herkesin CHP’de yeri var” diye eklemiş. Bu cümlelerin ikisinin aynı anda uygulanabilmesi mümkündür, yani kendi adayıyla seçime gider ama istediği il veya ilçede bir başka partiyle anlaşma da yapabilir. Ama burada önemli olan Türkiye’de “iktidar partisine alternatif, seçmene bir başka şans verecek en büyük parti olarak canının istediğini yapıp yapamayacağı” dır. Ki cevap da “yapamayacağı” dır.

Bundan önceki seçimlerde halktan gelen “CHP-MHP ve baraj civarında ya da altında olan tüm partiler seçim ittifakı yapsın” taleplerini CHP de MHP de ısrarla reddettiler ve adeta muhalefete kendileri baştan razı oldular. Bu seçimlerde aynı taleplerin yine “gerçekleşmeyeceğini” belirttiler ve şimdi bula bula HDP ’yi, “PKK ile özdeşleştirilen ve kendini de PKK’dan ayırmayan” BDP ’nin kardeş partisini mi buldular? Referandum ve geçen seçim öncesinde, hiçbir ilgileri olmadığı halde, hatta durum tam tersi olduğu halde rakiplerinin “CHP-MHP-PKK yan yana” şeklindeki anti propagandalarını ne çabuk unutmuşlar?

Fazla söze gerek yok, bence buna benzer tek bir açıklama daha partilerinin işini bitirir, isterlerse denesinler! Türkiye’nin en zor dönemden geçtiği bu süreçte bir ittifak olacaksa “o bunun peşine takıldı, bu ona kuyruk oldu” benzeri kışkırtmalara kulak tıkayarak önce CHP-MHP ittifakıyla işe başlanmalıdır. Bahçeli de “öfkeyle kalkan zararla oturur” sözünü hatırlasın, ülke adına özveride bulunması gerekiyorsa bunu yapmalıdır!

Şahsi görüşün arkasında!Meclis Başkanvekili Sadık Yakut “kızlı erkeli eğitim büyük yanlış, bu yanlış önümüzdeki dönem düzeltilecek” dedi. Yoğun tepkiler üzerine “Bu benim ‘şahsi görüşümdür’ ve arkasındayım” dedi.. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş da “Şahsi görüşünü dile getirmiş, böyle bir şey söz konusu değil” açıklamasını yaptı.Meclis adına!Sadık Yakut eğer sade bir milletvekili olsa şahsi görüşünü dile getirebilir ama “TBMM Başkanvekili” sıfatıyla “büyük yanlış önümüzdeki dönem düzeltilecek” diyorsa TBMM adına konuşuyor ve net olarak bunun yapılacağını topluma duyuruyor demektir. Böyle olduğu zaten açıktır ama Babam Mehmet Ünaldı çok uzun yıllar Adalet Partisi Senatörü ve “Cumhuriyet Senatosu Başkanvekili” olarak Meclis’te görev yaptığı için naçizane bu konuları daha da net olarak bilirim; bir Meclis Başkanı nasıl ki Meclis’i temsil etmesi nedeniyle “tarafsız ve dikkatli” konuşmak zorundaysa ona vekalet eden siyasetçiler de aynı konumdadır, “kendim adına” diye sonradan ekleyerek herşeyi söyleyemezler.Hele de “kız ve erkek aynı evde bulunamaz” gibi bir tartışma açılmasının tepkileri henüz dinmemişken!


Devamını Oku

Camide ‘laik-dindar’ ayrımcılığı!

21 Kasım 2013

Salı gecesi uykum kaçtı, Aytunç Altındal’ın Şakirin Camii’ndeki cenaze töreninde Abdurrahman Dilipak’ın yaptığı konuşma aklıma takılmış kalmıştı.. Bu konuşma “Aytunç Altındal’ın vasiyeti”olarak aktarılmıştı ve “bir cenaze töreninde imam dışında birilerinin böyle bir konuşma yapılması hiç rastlanmayan bir durum” olsa da son isteği olan “tekbirlerle uğurlanma”-yı dile getirmesi nedeniyle güzeldi ama öte yanda çok önemli bir yanlış vardı..

Hayatını “laiklik- din-inanç” ilişkilerini doğru anlatmaya, öğretmeye adamış, bu konuda yurt dışı ve içinde -benim programım ‘Her Açıdan’ dahil- sayısız TV programında konuşmuş bir araştırmacı, bilimci olan Altındal hakkında tümüyle yanlış bir imaj yaratmakta, koca bir yaşamı “sadece iki cümle” ile silmekteydi. Acaba ben bu durumu yeterince açıklayabilmiş, arkadaşımın arkasından yapılan ciddi bir yanlışı düzelterek ona karşı görevimi yeterince yapabilmiş miydim?

Neden ‘sizdenim’ demez?

Onu seven, takdir edenlerden gelen teşekkür mektupları yaptığımı anlatıyor ama hala eksikler var bence.. Camide bulunan birçok kişi “sesi net duyurmayan mikrofon ve alçak ses tonunda konuşulması” nedeniyle, biraz da şaşkınlıktan söylenenlere fazla dikkat etmedi. Ama ben ettim. Önce “Ben sizdenim dedi”yi duyarak irkildim, acaba “kimlerden” olduğunu söyledi diyerek kulak kabarttım. “Ben sizdenim dedi, laik ve seküler biri olarak değil, Müslüman olarak anılmak ve tekbir getirilerek uğurlanmak istediğini söyledi” diyordu.. Birden ‘Yok artık, bunu kesinlikle söylemez o’ dediğimi hatırlıyorum.

Devamını Oku