Türkiye’de de epey hayran kitlesi olan ve 28 Şubat’ta CRR’de bir konser verecek Yunan sanatçı George Perris ile müziği ve dünyayı algılayışı üzerine konuştuk.
Edebiyat kökeni de olan bir müzisyensin. Müziğine etki eden, müziğinde yansıma bulan yazarlar var mı?
Elbette... Hayatımı ve dolayısıyla müziğimi etkileyen pek çok yazar var; Nikos Kazantzakis, Albert Camus ve Konstantinos Kavafis’i bunlar arasında sayabilirim.
Şarkı sözlerinde edebiyat ve şiirden yararlanıyor musun?
Şarkılarımı yazarken genellikle şunu kullanıyorum ya da bundan faydalanıyorum diyemem. Şarkı yazarken; okuduğum metinler ve şiirler, dinlediğim müzikler, izlediğim filmler ve yaşadığım hayat tecrübeleri ile ruhum bilinçli bir müdahele olmadan şekilleniyor; hepsi birleşiyor, nihayetinde ifade ve ilham biçiminde bir şekil buluyor.
Yeni albümünde nasıl bir ruhu yansıtmaya çalıştın?
Bu yılın sonlarında İngilizce çıkacak olan son albümüm için, şimdiye kadar yaptıklarım içinde en özel çalışma diyebilirim. Her kelimede ve her notada yoğun emeğim var ki bu benim için bir ilk. Çok çaba, enerji, zaman ve yoğunlaşma isteyen bir çalışma oldu; bir nevî meydan okumaydı benim için. Dinleyenlerle hikâyelerimi paylaşabileceğim doğru ifadeyi ya da duyguyu bulmak için kendimle büyük bir mücadeleye giriştim. Albümün doğmasında son üç yılda yaşadığım deneyimler etkili oldu. Yaşadığımız çağın hikâyesini ve çevremizde olup bitenlerden, genç bir adamın nasıl etkilendiğini anlatmak istedim.
Hangi dilde şarkı söylemek sana en çok haz veren? Neye dayanıyor?
Dünyaca ünlü tiyatro yazarı Wajdi Mouawad, İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında izleyiciyle buluşacak. Oyununu kaçırmayın derim!
Paris’teki La Colline Ulusal Tiyatrosu, aynı zamanda tiyatronun sanat direktörü de olan yarı Lübnanlı yarı Québécli bir tiyatro yazarı, yönetmeni, oyuncusu Wajdi Mouawad’nun “Yalnız” adlı oyunuyla İstanbul Tiyatro Festivali’nin konuğu oluyor. Mouawad, 2010 yapımı ve Oscarlı “İçimdeki Yangın”ın da yazarı. Mouwad’ın oyunları, Lübnan’daki iç savaştan kaçarak Fransa ve Kanada’da göçebe hayatı yaşayan ailesiyle birlikte içine düştüğü kimlik arayışı ve kültürel yabancılaşmanın izlerini taşıyor.
Wajdi Mouawad, “Yalnız” oyununda doktora öğrencisi Harwan rolünde zihninin dehlizlerinde öfkesi, isyanları ve yalnızlığıyla boğuşurken, ölen babasıyla büyük bir hesaplaşmanın girdabına giriyor. Avignon Festivali’nin de favorilerinden olan Yalnız’ı kaçırmayın derim. (Oyun, 24 ve 25 Kasım’da Zorlu PSM’de.)
Nihayet yepyeni bir müzikal
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın bu sezon sahnelemeye başladığı “Bak Bizim Şarkımızı Çalıyorlar”ı prodüksiyon olarak başarılı buldum. Eğlenceli Broadway oyunlarından tanıdığımız oyunun yönetmenliğini Ersin Umulu üstleniyor. Özge Özder ve Ali Mert Yavuzcan çok uyumlu bir ikili olarak tüm oyunu sürüklüyorlar. Oyunda, şöhretli ancak takıntılı bir besteci olan Vernon ile ona hayran, söz yazarı Sonia’nın yaratıcı iş birliği ve fırtınalı duygusal ilişkileri anlatılıyor. Çok keyif alacağınızdan eminim. (Bugün 15:30, yarın 20:30, Üsküdar Musahipzade Sahnesi)
İstanbul Tiyatro Festivali 13 Kasım’da başlayıp iki hafta sürecek. Tiyatro şöleninde yurt dışından 6, Türkiye’den 13 oyun ve yan etkinlikler, 18 farklı mekânda tiyatroseverlerle buluşacak.
Her yıl yapılacağı haberiyle tiyatro camiası ve sanatseverler olarak bizi heyecanlandıran, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen festival açıkçası bugüne kadar böylesine çarpıcı bir sloganla da ortaya çıkmamıştı: “Tiyatro Bağımsızlık Yapar...” Festivalin vizyoner direktörü Leman Yılmaz’ın bu temada etkisinin büyük olduğuna inanıyorum. Festivalin bu yıl onur ödülleri yönetmen, senarist, dekoratör ve akademisyen Duygu Sağıroğlu’na, yarım asırdır gazeteci, yazar, eleştirmen ve insan hakları savunucusu olarak Türkiye’nin kültür-sanat yaşamına damga vuran Zeynep Oral’a takdim edildi. Son onur ödülü de, kural tanımayan koreografileriyle dünya çapında ses getiren, günümüzün en önemli koreograflarından biri olaratk kabul edilen Angelin Preljocaj’a veriliyor.
Festival gençlere yakışır
13 Kasım’da başlayıp iki hafta sürecek olan festivalde yurtdışından 6, Türkiye’den 13 oyun ve yan etkinlikler, 18 farklı mekânda tiyatroseverlerle buluşacak. Diğer büyük bir sürpriz de tüm öğrenci biletlerinin 10 TL’den satışa sunulacak olması. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı’nın “50’nci yılına doğru ilerlerken İKSV’nin hedeflerinden biri, gençler için etkinliklere erişilebilirliği artırmak ve daha fazla kişinin kültür-sanat yaşamına katılımını sağlamak.” sözü son derece anlamlı.
III. Richard izleyiciyle buluşuyor
Antik Yunan tiyatrosunun efsanevi yönetmeni Theodoros Terzopoulos’un yönetmeni olduğu Attis Tiyatrosu “Bir Daha”, Fransız koreograf Angelin Preljocaj son eseri “Fresk” ile izleyiciyle buluşacak. Shakespeare’in ölümsüz oyunu III. Richard ise Thomas Ostermeier’in yorumuyla sahnelenecek.
Bu sezon televizyon ve internet üzerinden izleyicilerle buluşacak olan yeni dizilere tiyatro kökenli oyuncular damga vuracak.
Bu sezon en merak ettiğim dizilerin başında “7 Yüz” geliyor. Her bölüm de başka bir hikayenin anlatıldığı, farklı yönetmenler tarafından çekilen 45-60 dakikalık yedi filmlik bir dizi izleyeceğiz. Genco Erkal, Tilbe Saran, Merve Dizdar, Gizem Erdem gibi tiyatroda epey hayran kitlesi olan oyuncuların yer aldığı dizi sarsıcı bir yüzleşme hikayesini temel alıyor. (Merve’Dizdar’ın oynadığı Yutmak oyunu ise 28 ve 30 Eylül’de Craft Kadıköy’de.)
FOX TV ise Caner Cindoruk ile her oyunuyla izler bırakan Bennu Yıldırımlar’ı bir araya getiren “Kadın” adlı diziyle gündeme oturacak.
Berivan dizisinden sonra tekrar bir aradalar!
Emre Kınay, bu ay Kanal D’de yayına girecek olan “Sevda’nın Bahçesi” dizisinde başrolü Sibel Can’la paylaşıyor. Uzun zamandır sahne üzerinde oyunculuğuna hasret kaldığımız Seray Gözler’i bu sezon yine Kanal D’de “Tutsak” adlı dizide izleyeceğiz.
Tiyatro sahnelerinin yeni sezonda bizi bekleyen oyunlarını, kaçırmayın...
Atatürk’ü başka bir gözden izleyin
Tiyatro Ak’la Kara’nın “Atatürk-Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır” adlı oyununda Atatürk’ün 1932 yılına kadar başyaverliğini yapan Rusuhi Bey’in gözünden Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet ve Atatürk devrimlerinin nasıl ve hangi şartlar altında gerçekleştiğini izleyeceğiz. Rusuhi Bey’in gerçek günlüklerine dayanarak yazılan Atilla Şendil’in yöneteceği oyunda Rusuhi Bey’i, onun gerçek torunu olan Savaş Özdural canlandıracak.
Yılın kahkaha bombası
Tiyatro Keyfi, sezona temposu hiç düşmeyen, kahkaha dolu bir komediyle giriyor. Bekir Aksoy, Çiçek Dilligil, Kemal Başar ve Defne Bölükbaşıoğlu’nun oynadığı “Çocuk İstiyorum”, hayat, evlilik ve ilişkiler üstüne incelikli, güncel, şahane bir komedi.
Antalya seyircisi tiyatroyu seviyor
Antalya Şehir Tiyatroları, bu sezon Nazım Hikmet’in, Rusya’da geçirdiği dört yılın ardından yazdığı ilk oyunu Kafatası’nı Engin Alkan’ın rejisiyle sahneleyecek.
Türkiye’nin tek ödenekli kukla tiyatrosu olan AŞT Kukla Tiyatrosu Birimi ise yazar-yönetmen Jacques S. Matthiessen rejisiyle sahneye taşınacak olan “Elbise Var İnsan Yok, İnsan Var Elbise Yok” ile Martynas Lukosius’un sıra dışı rejisiyle “Farklı” ouyunu sahneleyecek.
Önümüzdeki sezonda farklı tiyatro sahnelerinde birbirinden ilginç oyunları izleme şansımız olacak. Sürprizlere hazır olun!
Geçtiğimiz hafta Kuşadası’nda ilki düzenlenen tiyatro festivali, geleceğe umudumu ve sanata inancımı daha da pekiştirdi. Onur konuğu Tamer Levent’in “Sanata Evet” sloganıyla başlayan festivalde Ege Bölgesi’nin tiyatroları bir araya geldi, atölyelerde buluştu, adalılara gösterilerini sundu ve sanatın birleştirici gücüyle enerji topladı. Tabii biz de festival gözlemcisi olarak bu enerjiden payımızı aldık. Bugün sizlere de yeni sezonda bizi bekleyen oyunlardan bahsederek heyecanımızı ve enerjimizi paylaşalım istedim.
Dünya sahnelerinden Türkiye’ye
Tiyatrokare, 27’nci yılında 2015’te başta Tony Ödülü olmak üzere pek çok ödül alan “Süper Güzel Bir Gün Geçireceğinizi Nasıl Anlarsınız?”i sahneleyecek. Nedim Saban’ın yöneteceği oyun, bir gencin gizemli bir cinayeti çözmesini anlatıyor.
Unutulan değerlere ağıt...
Tiyatro Ayna yeni sezonda, Melisa Gürpınar’ın unutulmaz oyunu “İstanbul’un Gözleri Mahmur”u sahneleyecek. Dilek Türker, Tiraje Başaran ve Oya İnci gibi isimlerin rol aldığı oyun, köklü bir aile ekseninde yiten değerleri, unutulan özlemleri merkeze alarak İstanbul masalına ortak edecek.
Yönetmen Hakan Dursun, “Perdesiz Sahneler”de, alternatif sahneleri ele alıyor.
Son 10 yılda ödenekli tiyatroların giderek küçülmesi, yeni kadro açmamaları, konservatuvarlardan yeni mezun olanları ve genç oyuncuları başka bir arayışa sürükledi. İyi ki de sürüklemiş ki bugün övgüyle ve heyecanla “Alternatif Tiyatro”lardan bahsedebiliyoruz. İşte yönetmen Hakan Dursun’un projesi “Perdesiz Sahneler” de, alternatif - bağımsız sahne sanatlarının geçmişini ve bugününü arşive taşıyan bir belgesel. Aralarında Mahir Günşiray, Şahika Tekand, Kerem Kurdoğlu, Nihal Koldaş gibi öncülerin yanısıra Mert Fırat, Yiğit Sertdemir, Merve Engin gibi genç kuşağın ve akademisyenlerin tanıklıklarıyla tiyatro alanındaki bu bağımsız platform mercek altına alınıyor.
Film sonbaharda Boston’a da gidiyor. Bu belgesel bize gösteriyor ki Türkiye’de sanat bastırılmaya çalışıldıkça daha da gelişerek geniş kitlelere ulaşıyor.
DOT, Edinburgh Festivali’nde!
DOT, Uluslararası Edinburgh Festivali’nde İskoçya/Türkiye ortak yapımı olarak Ionesco’nun “Gergedanlar”ını sahneliyor. Murat Daltaban’ın yönettiği oyun, 3 Ağustos’ta Lyceum Theatre’ın kendi sahnesinde festival izleyicisi ile buluşup 12 Ağustos’a kadar 12 gösterim yapacak. Daltaban, “Gergedanlar”da yıkıcılığın sese dönüştüğünü, sesle gelip insanları sesle istila ettiğini, dünyayı sesle sinsice dönüştürdüğünü belirtiyor. “Ses bireyin diğer bireyleri duymasını da engeller ve onu yalnızlaştırır. Ses, sınırı aştığında kişi kendi sesini duymakta güçlük çekmeye başlar. İletişim yolları yıkıma uğrar.
Her türlü ‘gürültü’yle, tüm uzuvlarımızı ele geçirip; içinde olduğumuz zamanı ve mekanı felce uğratmak isteyen bu olağan ötesi dünyada, paniğe kapılmadan birbirimizi duymak için çaba göstermek zorundayız,” diyor.
“Gergedan”ın oyuncu kadrosunda Türkiye’den Ece Dizdar, Esin Alpogan ve Oğuz Kaplangı var. Oyunun festivalde büyük ses getireceğine eminim.
Boğaz kıyısının sevimli mahallesi Kuzguncuk artık gözümde daha başka bir anlam kazandı; bu semtte tiyatro yapılan tek mekân Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu, bu sezon Arjantinli yazar Ariel Dorfman’ın Araf oyununu sahneledi. Beykent Üniversitesi’nden üç genç arkadaşın el ele verip kotardığı oyun tarihi köşkün her odasına geçişlerle kurgulanmış. Doğuş Elden’in başarıyla tasarlayıp yönettiği oyunda Nuri Görsev ve Özlem Uslu, 100 dakika boyunca seyirciyi bir kadın ve bir erkek arasındaki gerilim dolu ilişkiye ortak ediyor. Oyun yeni sezonda da seyirci karşısında olacak. Öte yandan Kuzguncuk Sanat yaz boyunca film gösterilerine, okumalara ve atölyelere de ev sahipliği yapmaya devam edecek.
Pera Palas’ın gizemli odalarında
Yazın bu sıcak günlerinde kendimizi kentin en serin mekânlarına atmaya bakmamız lazım. İşte Beyoğlu’ndaki Pera Palas Oteli de böyle bir mekân. Kumbaracı50, sezon başından bu yana birbirine zerre benzemeyen hayat hikayelerini otelin farklı odalarında sergiliyor. Pera’nın Zamanı oyununun her seansına belli sayıda seyirci kabul ediliyor. 11 Temmuz Salı 20:30’daki gösterim için şansınızı deneyin derim.
Yazar adayları kaleme sarılın!
Bu köşede her ne kadar sizleri oyun izlemeye teşvik etsem de içinizdeki yazar ve yönetmen cevherini de çıkarmayı düşünebilirsiniz. Galata Perform, 2006 yılından beri Yeni Metin, Yeni Tiyatro başlıklı bir proje yürütüyor. Oyun yazarı ve yönetmen Yeşim Özsoy’un koordinatörlüğündeki proje kapsamında düzenlenen oyun yazarlığı, ileri oyun yazarlığı ve yönetmenlik atölyeleri bu yıl kasım ayında başlayıp mayısa kadar sürecek. Atölyeler her dönem olduğu gibi yurtdışından programa dahil olacak yabancı eğitmenlerle ön plana çıkıyor. Program kapsamında Romanya’dan Stefan Peca, Almanya’dan David Gieselman, İsveç’ten Asa Lindholm, Polonya’dan Arthur Palyga’nın katılması planlanıyor. (Katılmak için: yenimetinyenitiyatro@galataperform.com adresine mail göndererek randevu alabilirsiniz.)
Tiyatroda bir sezon böyle geçti
Tiyatro salon sayısı 2015-2016 sezonunda, bir önceki sezona göre yüzde 0,3 artarak 721 olurken, koltuk sayısı da yüzde 1,1 artarak 261 bin 885’e ulaşmış. Aynı dönemde tiyatroya giden yetişkin seyirci sayısı yüzde 0,1 artarken çocuk seyirci sayısı yüzde 7,1 artmış. Gösteri sayısı ise bir önceki sezona göre yüzde 5,1 azalarak 26 bin 816 olmuş. Yerli/telif eser gösteri sayısı geçen sezona göre yüzde 8,9 azalırken, yabancı/çeviri eser gösteri sayısı yüzde 9,8 artmış.
Tiyatrocu dostlar için özetlersek: Çocuk izleyicileri dikkate alın ve el üstünde tutun! Yerli oyun keşfetmeye bakın!