Kopernik devrimi gibi

Hz. İsa’nın çarmıha gerildikten sonra dirildiğine, havarilerini ve kendisine bağlı herkesi İncil’i yaymakla görevlendirdiğine inanan Hristiyanlar, bütün yerel cemaatlerin bağlı bulunduğu kilise teşkilatını kurdu. Birliğini yüzyıllar boyunca koruyabilen kilise, 1054’te Doğu-Ortodoks ve Batı-Katolik diye ikiye ayrıldı, 16. yüzyıldaki reform hareketinden sonra Batı kilisesi de bölündü, Protestanlık doğdu. “Evrensel Kilise” anlamında kullanılan Katolik terimi de Roma kilisesiyle özdeşleşti, Roma kilisesi diğer kiliseleri çok uzun süre tanımadı.

Canlandırma hareketi

Hz. İsa’nın dünyada görünür tek bir kilise, birleşmiş tek bir Hristiyan cemaati kurmak istediğine inanan bir çok Hristiyan, kiliselerin birliğini yeniden sağlamak çalışmalarından vazgeçmediler. Çeşitli kiliseleri ortadan kaldırmayı değil fakat çeşitlilik içinde birliği prensip edinen bir canlandırma hareketine giriştiler. 17. ve 18. yüzyıllardaki misyoner etkinlikleri, aydınlanma, kiliseyle devletin ayrılması, din özgürlüğüne saygı gösterilmesi vb. gelişmeler, mezhepler arasında işbirliği imkânlarını ortaya çıkardı. Katolik kilisesi, tarihinde ilk defa II. Vatikan Konsili (1962-1965) ile ayrı kiliselerin varlığını resmen tanıdı ve bu girişimi, “Kilise yaşamını bütünüyle yenileme” olarak tanımladı. Hareketin dünya üzerinde yaşayan bütün insanların birliğini ya da işbirliğini ifade edeceğini ilan etti.

Haberin Devamı

Dinlerin yükümlülüğü

İnsanlarla işbirliği içinde bulunmak, ihtiyaç sahibi herkese hizmet götürerek adaleti ve barışı sağlamak dinlerin genel yükümlülüğüdür. Fakat hizmet yakından uzağa, merkezden çevreye doğru işlemelidir. Hareket, bu prensibe uygun olarak dört aşamada düşünülmüş bulunuyor: Birinci aşama, Hristiyan mezhepleri arasında iletişimi ve işbirliğini sağlamaktır. İkinci aşama, Hz. İbrahim’e inanmakta birleşen üç ilahi din arasında iletişimi ve işbirliğini sağlamaktır. Üçüncü aşama, hangi dine ait olursa olsun inananlar arasında iletişimi ve işbirliğini sağlamaktır. Dördün-cü aşama ise bir inancı olsun veya olmasın bütün insanlar arasında iletişimi ve işbirliğini sağlamaktır.

Haberin Devamı

Gezegenlerin merkezi

Katolik kilisesinin kendi inancından başka evrensellik tanımazken böyle bir açılım gösterebilmesi, dünyada “Kopernik Devrimi” olarak algılanmıştı. Nasıl ki dünyanın, insanın yaşadığı mekân olarak, uzaydaki bütün gezegenlerin merkezi olduğuna inanılıyorken Kopernik devriminden sonra, dünyanın da gezegenlerden biri olduğu ortaya çıkmış ve kabul edilmişti. Bugünkü parola şudur: “Çeşitliliğin içinde birliği koruyan, yeni bir teoloji geliştirmeliyiz.” Temel soru, dinlerin dünyaya hükmetmek için mi, yoksa hizmet etmek ve insanların hür iradelerine saygı göstererek iman etmelerini sağlamak için mi geldiğidir. Sorunun cevabı, dünya müminlerinin günümüz dünyasındaki davranışı için de, diğer inananlarla ve hiç inanmayanlarla birlikte çalışması için de ölçü olacaktır. Allah kabul etsin.

DİĞER YENİ YAZILAR