Utançtan öldürmek!

Birileri yaptıklarını açıklamak yerine "Bunu gerçekten yaptın mı?" diye soranı bıçakla kovalarken utanan yine vicdanlılar oluyor.

"Aaaa! Yok artık! Bu olamaz"
"Bunu da söylememiştir artık",
"Bu da mı olmuş? Bunu da mı yapmışlar? Hem de açık açık. Hem de bu kadar aleni?!"

Şaşkınlık nidalarını kişilere olan inancımızdan atmıyoruz artık.
Kişiler birer oyun hamuru gibi olabilir malum; renkten renge, şekilden şekile...
Ama (hâlâ) iki şeye inancımız var: Utanç ve vicdan.



Utançtan öldürmek



***


"Utanır insan yahu" diyoruz.
Bana, sana, bize sevgi ya da saygı duymasa bile kendinden utanmasını bekliyoruz.
Vicdanla yatakların kolay kolay ayrılamayacağını düşünüyoruz.
Bir kitabı acıtmak pahasına, bastıra bastıra bir satırın altını çiziyorum mesela...
Barış Bıçakçı, intiharı anlamaya çalışıyor 'Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra'sında...
"Utanç bizi ikiye böler" diyor...
"İkiye bölünmenin en dayanılmaz yanı, iki parçanın da hâlâ canlı olmasıdır.
İnsan herhalde bu yüzden kendini öldürmeye kalkışır. İkisinden biri gitsin der."


***


Oysa şu günlerde böyle olmuyor. Utanç kişileri değil toplumları ikiye bölüyor.
Utanan, kendi içindeki o canlı parçayı değil, onun adına utananları öldürüyor!
Şahit yoksa vicdan azabı bile azalır! Bu yüzden şahitleri yok ediyor.
Olan biten malum. Tek tek vaka saymanın alemi var mı?
Birileri yaptıklarını açıklamak yerine "Bunu gerçekten yaptın mı?" diye soranı bıçakla kovalarken utanan yine vicdanlılar oluyor.

Haberin Devamı
DİĞER YENİ YAZILAR