Yükseköğretime giriş:(1) Onsekizinde olmak ister misiniz?

Çocukları üniversiteye giriş sınavına girmiş ve kendileri gençlik özlemini duyacak yaşa gelmiş kişilere "Şu anda on sekiz yaşında olmak ister misiniz?" diye sorulsa, sanırım çok kişi bu sınavların sıkıntılarını hatırlayarak biraz zor evet der

Haberin Devamı

Eğitim öğrenciye saygıyla başlar.
Homer

Çocukları üniversiteye giriş sınavına girmiş ve kendileri gençlik özlemini duyacak yaşa gelmiş kişilere "Şu anda on sekiz yaşında olmak ister misiniz?" diye sorulsa, sanırım çok kişi bu sınavların sıkıntılarını hatırlayarak biraz zor evet der.

Yükseköğretim hizmet arzının talebi karşılayamaması, bugünkü sınav sistemini ortaya çıkarmıştır. Sınavlar bilgili öğrencilerin seçiminde önemli bir rol oynamakla birlikte, beraberinde getirdiği bazı sakıncalar da vardır. Bugün bunlardan bazı önemli olanlarına değinecek ve gelecek yazımızda da üniversiteye giriş sisteminde köklü değişiklik getirecek bir model ileri sürmeye çalışacağız.

Bugünkü sınav sisteminin sakıncaları şu şekilde özetlenebilir:

Sınav hazırlığı ortaöğretimin son iki yılında öğrencileri dershanelere bağlamakta ve bu nedenle okulların son iki yılında gerçek anlamda eğitim yapılamadığı için eğitimin kalitesi çok düşmektedir. Son yıllarda sınavlarda sorulan 90 sayısal soruda ortalama doğru cevap sayısı, 10 civarında kalmaktadır. Bu sonuçlar, yukarıdaki ifademizi açık bir şekilde kanıtlamaktadır. Oysa yükseköğretimde başarı, esas olarak ortaöğretimdeki eğitim düzeyi ile yakından ilişkilidir.

* Her yıl 1,5 milyon civarında kişinin sınavlar için başvurduğu, başvuranların büyük bir kısmının dershanelere gittiği, olayın lise ikide başladığı ve dershane ücretlerinin yüksekliği dikkate alınırsa, bu sınav sistemi, çok büyük bir kaynağı okul dışı eğitime kaydırmaktadır.

* Günümüzde eğitimin yönü, bilgi yüklemeden düşünme yeteneği vermeye doğru kaymaktadır. Uygulanan sınav sistemi ise, eğitimi bilgi vermeye doğru yönlendirmektedir. Burada 1992'de Fransa'da lise bitirme sınavlarında sorulan bir tarih sorusu ile ÖSS de aynı alanda sorulması olası bir soruyu karşılaştırmadan geçemeyeceğim. Fransa'da sorulan soru, "Arap-İsrail savaşının ekonomik ve sosyal sonuçlarını tartışınız" biçimindeydi. ÖSS'de sorulan soruların çoğu ise bilgi ölçme biçiminde olmaktadır. Örneğin, "Çaldıran Savaşı aşağıdaki tarihlerden hangisinde yapılmıştır?" gibi.

* Soru bankasındaki soru tür ve sayılarını artırmak artık hemen hemen imkânsız olduğu için, sınavlarda daha çabuk cevaplama değer kazanmakta ve bu da dershaneleri daha ön plana çıkarmaktadır.

* Sınavlarda yabancı dilin sınav sonuçlarına herhangi bir etkisinin olmaması, öğrencilerin ortaöğretim kurumlarında yabancı dil öğrenme gayretlerini engellemektedir. Bu da, günümüzde çok büyük ihtiyaç olan yabancı dil öğrenimini büyük çapta aksatmaktadır.

* Üniversiteye giriş sınavları öğrencileri psikolojik bakımdan olumsuz yönde etkilemekte ve bu etkiler birçok öğrencide kendini uzun süre hissettirmektedir.

* Sınav esaslarının tespiti, sınavların yapılması ve değerlendirmelerinde zaman zaman yapıldığı ileri sürülen hatalar, sistemi tartışılır hale getirmektedir.

* Öğrencilerin geleceği, sadece bir sınava bağlanmaktadır.

* Öğrenciler, çoğu zaman istemedikleri alanlarda öğretim yapma zorunda kalmaktadırlar.

Bu hafta, ÖSS değişikliği için bir yasa tasarısı parlamentoya sunulmuş bulunmaktadır. Ancak, bu önemli konuyu kısa bir değişiklikle geçiştirmemek, öğrencilerin gayretleri ile velilerin fedakârlıklarını daha iyi değerlendirebilecek ve giriş sistemini ortaöğretimin bir parçası haline getirebilecek biçimde gerçekleştirmek gerekir.

DİĞER YENİ YAZILAR