TÜPRAŞ satılırsa benzin fiyatları daha da artar

Petrol İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın Tüpraş'ın satışına neden karşı çıktığını anlatıyor: "Bizim derdimiz, bugün yenisi 8 milyar dolara kurulacak rafinerisinin 1.5 milyar dolara satılacak olması..."

Haberin Devamı

'Bekçi Murteza' siz misiniz?

Ertuğrul Özkök'ün yazısında geçen ifadeyi kast ediyorsunuz sanırım. Özkök, özelleştirme karşıtlarına 'Bekçi Murtezalar' demişti. Evet, bu durumda Bekçi Murteza biziz. Oysa ki bu sorun Türkiye toplumunun bir sorunu. Devlete vergi ödeyen herkesin Bekçi Murteza olması gereken bir sorun.

Peki size ne; siz niye böyle bir rolü üstleniyorsunuz?

Öncelikle bu iş yerlerinde bizler çalışıyoruz. Ama sendikaların sadece kendi çıkarlarım değil, aynı zamanda toplumun ve ülkenin çıkarlarını savunmak gibi temel bir görevleri vardır. Dolayısıyla biz bu görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz.

Toplumsal görevinizi mi yapıyorsunuz yoksa işinizden olmamak, sendikanın nimetlerinden kopmamak için mi özelleştirmeye karşı çıkıyorsunuz?

Hiç alâkası yok. Çünkü özelleştirilse bile TÜPRAŞ çalışanına ya da bize bir şey olmaz. Gerçi 1986'yla 2005 yılı arasında yapılan 183 özelleştirmede işten çıkarma oranı yüzde 70'tir ve bunun rakamsal karşılığı 40 bin işçi demektir. Ama TÜPRAŞ çalışanları böyle bir tehlikeyle karşı karşıya değil. Hepsi kalifiye ve istihdam fazlalığı hiç yok. Zaten geçen şeneki ihaleyi alan Tatneft ve Zorlu grupları da "TÜPRAŞ'ta işçi fazlalığı yoktur" diye açıklamalar yapmışlardı.

Madem kendiniz için de istemiyorsunuz o zaman TÜPRAŞ'ın satışından devletin kasasına girecek 1.5 milyar dolara niye mani oluyorsunuz?

Çünkü TÜPRAŞ Doğu Avrupa ve Balkanlar'ın en büyük rafinerisi. Bu yılın daha ilk beş ayındaki kârı 250 trilyon TL. Hazine'ye giren vergi gelirlerinin yüzde 20'si tek başına TÜPRAŞ'a ait. Hatta kendisi gibi iki TÜPRAŞ, üç PET-KİM daha kurabilir, isterse 20 milyar dolar herhangi bir kuruluşa kredi verebilir. İsterse IMF'ye kredi verebiliriz yani... (Bunu gülümseyerek söylüyor tabii) Şimdi, her yıl büyük gelirler elde ettiğiniz bir kuruluşu niye sataşınız ki?

Ama AKP Hükümeti 26 Nisan tarihli Niyet Mektubu'nda IMF'ye söz verdi: "Yıl sonuna kadar TÜPRAŞ'ı satıp, 2005 borcumu ödeyeceğim" dedi?.. Şimdi hükümet sözünde mi durmasın yani?

Hükümetin bu sözü ekonomik ve toplumsal gerçeklikle bağdaşmıyor. Bir kere Türkiye'nin iç ve dış borç toplamı 200 milyar doları aşmış durumda. Hükümetin yıl sonuna kadar ödemesi gereken iç borç faizi yaklaşık 40 milyar dolar. Bu yüzden TÜPRAŞ'ı özelleştirmek için yıl sonunda ödenecek borcu bahane etmek çok komik olur. Kaldı ki TÜPRAŞ'ın beş yıllık geliriyle IMF'nin borcu kapatilabiliyor. Çünkü TÜPRAŞ daha geçen yıl 8.2 milyar dolar vergi ve fon ödemesi yaptı.

Ortada bu kadar kolay bir matematik hesabı varsa bunu niye bir tek siz yapıyorsunuz, AKP'liler yapamıyor mu?

Aslında herkes bu hesabı yapıyor. Ama sık sık şu sihirli sözcükle karşılaşıyoruz: Yeniden yapılandırma. IMF'yle yapılan son anlaşmada da bu tanım geçiyordu. Halbuki bu yeniden yapılandırma denilen şey gelişmekte olan, az gelişmiş ve yoksul ülke kaynaklarının alınıp Dünya Bankası ve IMF aracılığıyla merkez ülkelere aktarılmasıdır. Bugün gelip özel sektör yeni bir TÜPRAŞ yapmaya kalksa ki biz bunu çok isteriz, 8 milyar dolar harcaması gerekecek. Onun yerine biz 1.5 milyar dolara hazır TÜPRAŞ'ı satıyoruz. Bu işin ideolojisi de budur.

Peki TÜPRAŞ satılırsa alan şirket Türkiye'nin zaranna bir şey mi yapacak?

Satın alan şirket doğal olarak kârlılığı ön plana alacak. Bu yüzden öncelikle rafinerinin kapısına bir kilit vurup ya da kapasitesini düşürüp, sonra da dışarıda entegre yapıdaki kendi şirketlerinden Türkiye'ye akaryakıt getirip, pazarlama yapacaktır. Bunun örneği şu anda ATAŞ rafinerisinde yaşanıyor zaten.

Özel şirketten rekabet, rekabetten üründe kalite ve ucuzluk doğmaz mı?

Keşke öyle olsa... Bunun olabilmesi için oyuncuların çeşitli olması gerekir. Ama petrol sektöründe faaliyet gösteren şirketler belirli sayıda. Şu anda tekel konumundalar. Dolayısıyla fiyatları maalesef onlar belirliyorlar.

Sözün özü, TÜPRAŞ özelleştirilirse vatandaşın başına ne gelecek?

Devlet tekelindeyken otomatik fiyatlandırmaya da gitseniz, dünya fiyatlarını da takip etseniz bir an gelir, bu fiyatları halkın kaldırıp kaldıramayacağının analizini yaparsınız ve ona göre fiyat belirlersiniz. Özel tekel ise istediği gibi fiyat ayarlar ve toplum bundan büyük zarar görür. Vatandaş benzinini kesinlikle daha fazla paraya alır. O şirketi de niye daha fazla paraya satıyorsun diye suçlayamayız, bu gayet doğal.

Davaları açtık ikinci ihale de iptal edilecek

Birinci ihaleyi iptal ettirdiniz ama sanırım pek dinleyeniniz yok; ikinci ihalenin ucu göründü bile...

İkinci ihalenin de hukuksal dayanağı yok. Bakın görün o da iptal edilecek. İki yıl içinde açtığımız yedi davadan dördü lehimize sonuçlandı. Hatta kimilerini Danıştay da onadı. Ve bunlardan biri "TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesi ilanına çıkılmasının iptali ve yürürlüğün durdurulması" istemiyle açılmıştı. 10. İdare Mahkemesi durdurma kararını verdi. Henüz Danıştay bir karar vermedi ama benzer kararları olumsuz. Dolayısıyla 29 Nisan'da çıkılan ikinci özelleştirme ilanı da hukuksuzdur.

Her şeye rağmen özelleştirme gerçekleşirse kaçına kadar bekliyorsunuz?

Tahminen 15 Kasım'a kadar devir işlemlerini tamamlamayı planlıyorlar. Ama devir işlemi yapılsa bile mahkeme iptal kararı verdikten sonra TÜPRAŞ geri alınır. Zaten geriye alınması için başta sendikalar olarak biz çok ciddi bir tavır ortaya koyarız. Ve bu hukuksuz işlemleri yapanlar da elbette günü gelince yargılanırlar.

Yüce Divan yolu görünüyor

İyi ama özelleştirme tarihinde bir ihale ilk kez "açık pazarlık yapılmadığı, rekabet sağlanmadığı, dolayısıyla kamu yararı güdülmediği" gerekçeleriyle iptal edildi de ne oldu; şu anda bu işten yargılanan biri mi var?

Bu işi yapan İhale Komisyonu Başkanı ve Özelleştirme İdaresi Başkanı hakkında kamuyu zarara uğratmaktan suç duyurusunda bulunduk. Ama Maliye Bakanı Unakıtan, bu davaların açılmasına izin vermedi. Tabii bu bürokratlar da o koltuklarda ömür boyu oturmayacaklar. Zaman aşımına uğramadıysa mutlaka haklarındaki suç duyuruları işleme girecek. TÜPRAŞ dosyası kapanmaz. Ve bugün bu işlere karışanların o dosyalar yeniden açıldığında da başları büyük derde girer.

Siyasilerin başı nasıl derde girer; Yüce Divan yolu mu görünür?

Bu konuda hukukçuların yorumu TÜPRAŞ satılırsa, bu işten sorumlu kim varsa gerekirse Yüce Divan'da yargılanacakları yönünde. Yani siyasilerin de canlarının yanma ihtimali yüksek. Zaten bu ihtimâle karşı son olarak bir formül buldular: Özelleştirme Yasası'nda değişiklik taslağı hazırlandı. Şu anda hukuksuz diye tanımladığımız bütün işlemleri bu yasaya dayandırmak istiyorlar. Bu yasayla hükümete kime ve kaç paraya satacağı konusunda sınırsız yetki veriliyor, ihale bile yapmayabilir. Çok tehlikeli!

TÜPRAŞ'ı özelleştirmiyoruz yabancılar kamulaştırıyor

TÜPRAŞ'ı almak isteyen yabancı kuruluşların çoğu devletin. Bu sizce ne anlama geliyor?

Geçen yıl TÜPRAŞ'ı alan Tatneft Tataristan'ın bir devlet şirketidir. Yüzde 40'ı da Rus Devleti'ne aittir. Yine ikinci ihale için şartname alanlardan Hindistan şirketinin içindeki kamu payı yüzde 92, İtalyan şirketinde yüzde 36, Polonya şirketinin yüzde 20, Avusturya'nın yüzde 31.5'tir. Şimdi bunlar TÜPRAŞ m yüzde 51'ine talip. Şimdi Allah aşkına sormak gerekir; şu dört yabancı şirketten biri TÜPRAŞ'ı alırsa TÜPRAŞ özelleşmiş mi oluyor yoksa başka bir devletin kamu şirketi haline mi gelir?

20 yılın maliyeti 80 milyar dolar

Siz "Toplum adına özelleştirmeye karşı çıkıyoruz" diyorsunuz da bakalım Türk toplumu özelleştirme karşıtı mı, bunu araştırdınız mı?

Toplumun eğilimini ölçen bir araştırma henüz yapılmadı. Ama özelleştirme yanlısı köşe yazarlarında bile artık açık açık görüyoruz: Toplumda bir özelleştirmeye karşı şüpheli yaklaşım başladı. Çünkü artık herkes kendi gözüyle de görüyor; 20 yıllık özelleştirme uygulamaları tam bir fiyasko. 9.4 milyar dolarlık özelleştirme işlemi yapılmış, 8.6 milyar dolarlık da gider gerçekleştirilmiş.

Bu kadar para nereye gitmiş?

Özelleştirme İdaresi'nin verdiği reklâmlar, personel giderleri, kredi faiz ödemeleri, bir sürü kalem var bunun içinde. Maliye Bakanlığı da bugüne kadar yapılan 183 özelleştirmeden yüzde 45'nin kapandığını açık açık söyledi. Üst üste koyduğunuz zaman Türkiye'nin 20 yıllık özelleştirme serüveninde yaklaşık 80 milyar dolar kaybettiği ortaya çıkıyor.

Tatneft 'yüksek risk' nedeniyle ikinci ihaleye katılmaktan vazgeçtiğini açıkladı. Buradaki 'yüksek risk' siz misiniz?

Öyle bir güç oluşturabildiysek sevinç duyarız. Ama özellikle yabancı firmalar mahkemenin ilk ihaleyi iptal etmesinden çok etkilendiler. Baktılar ki şansları yok, o yüzden yeniden iptal edilmeleri göze almak istemiyor olmaları gayet doğal.

ÖİB ve hükümet ikinci kez bu işin altından kalkamazsa bu iş nereye varır?

TÜPRAŞ dosyası bir daha kolay kolay açılamaz. Bizler de en azından bir süreliğine rahat nefes alırız.

DİĞER YENİ YAZILAR