Kim tavşan? Kim tilki?

Irak Devlet Başkanı El Yaver'in Türkiye ziyaretinde yeni bir şey konuşulmadı. Ama Irak'la ilgili kimi başlıkların altını bir kez daha çizmenin tam zamanı

Haberin Devamı

Irak Devlet Başkanı El Yaver'in Türkiye ziyaretinde yeni bir şey konuşulmadı. Ama Irak'la ilgili kimi başlıkların altını bir kez daha çizmenin tam zamanı.

Irak'ta etnik ve dinsel gruplar "kendi içine kapalı adacıklar" olarak bırakılamayacağına ama yeni bir üst-kimlik de kısa sürede inşa edilemeyeceğine göre, bu grupların denetimini olanaklı kılacak bir modelin uygulanması gerektiği açık.

* Irak'ta asıl uğraş bu grupların belli "olmazlar"ı anlamalarını ve daha akılcı yaklaşımlar geliştirmelerini sağlamak yönünde olmalı.

Bu uğraş hem Irak'ın iç dinamiklerini, hem de Türkiye dahil, bölgede etkili dış dinamiklerin konumunu korumayı amaçlamalı. Bu anlamda, ABD'nin "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamak" duyarlılığını sürdüreceğini düşünebiliriz. Buna dayanarak bazı sonuçlara varmaya çalışalım:

* Irak kesinlikle federatif bir yapıyla yönetilecek ama bu yapının din ve etnisite ayrımının belirginleştiği hatlardan geçmemesi için özel çaba harcanacak. Kısa vadede kesinlikle bir "Kürt Devleti" söz konusu değil. Koşullar yeni bir evreyi ya da dayatmayı gerektirmedikçe de Irak'ın bölünmesi yönünde bir plan uygulanmayacak.

* Fiili bölünmüşlük uluslararası tanınmanın ya da meşruiyetin güvencesi değil. Bunun en somut örneği de yine yanı başımızda, Kıbrıs'ın son 30 yılında yatıyor. Dolayısıyla, Kuzey Irak'taki fiili durum uluslararası strateji açısından pragmatik ya da kaçınılmaz bir gereklilik halini almadıkça, "bu türden bir fiili durum" olarak kalacak ve daha çok bölgedeki dengelerin aşın bozulmaması için bir "havuç" olarak kullanılacak.

***

Türkiye bundan sonra ne yapmalı? Tıpkı geçmişte olduğu gibi kendi dinamik ve hedeflerini tehdit edecek gelişmelere karşı gerektiğinde "korku salan", gerektiğindeyse "himaye eden" bir rolü oynamayı sürdürmeli ama bunu yaparken gerçekten "kendi korkularına teslim olma" zaafından kaçınmalı. Çünkü Türkiye'nin ve bölgenin gerçeği bu "korkular"ın içinden geçiyor olamaz. Çok sevdiğim, sıkça anlattığım bir Zen meseli var.

Usta öğrencileriyle birlikte dolaşırken tilkiden kaçmakta olan bir tavşanı görüp şöyle demiş: "Eski bir öyküye göre tavşanlar tilkilerden daha hızlı koşar." Öğrenciler, "tilkiler daha hızlıdır" diye itiraz edecek olmuş. "Ama tavşan bu kez kurtulacak" demiş usta. "Nereden biliyorsun?" diye sormuşlar. "Çünkü," demiş usta, "tilki sadece sabah kahvaltısı için koşuyor, tavşan ise hayatı için!"

Ortadoğu'da kimin tavşan, kimin tilki olduğu büyük önem taşıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR