Noel Baba Rallisi bize de uğrar mı?

17 Aralık 2017

Yılın son günlerine girilirken ABD başta olmak üzere gelişmiş ülke borsalarında Noel Baba Rallisi yaşanıyor ve rekorlar kırılıyor. Bizim piyasada da aynı arzu var. Yılı BIST cephesinde yukarıda, kur tarafında aşağıda kapatma çabaları görülüyor

Yılın son 2 iş haftasına; son 10 iş gününe girdik. Birçok yatırım fonu yılı Kasım ayında çoktan kapattı, kapatmayanlar için de son günlere girdik. Başta ABD borsaları olmak gelişmiş ülke borsalarında yılın son günlerine girilirken ‘Noel Baba Rallisi’ yaşanıyor ve yeni rekorlar geliyor. Japonya, Almanya ve İngiltere endeksleri yeni rekor kırmıyor olsalar da zirvelerine yakın işlem görüyorlar. Üstelik geçtiğimiz hafta Fed’in 25 baz puan faiz artırdığı ve “nokta tahminlerine” göre 2018’de 3 faiz artışının daha konuşulduğu bir ortamda.
Geçtiğimiz hafta merkez bankalarının haftasıydı. Fed 25 baz puan faiz artışına giderken, içeride de Para Politikası Kurulu diğer tüm faizleri sabit bırakırken, fiili politika faizi haline gelmiş olan, “işgören faiz” olan GLP faizini 50 baz puan yükseltti.
Beklentiyi karşılamadı
Fed’in faiz artış kararı piyasalarca neredeyse yüzde 99 oranında fiyatlanmıştı, o yüzden neredeyse “vaka bile değil” olarak nitelendi. Yellen’in son toplantısından önemli sürprizler veya önümüzdeki döneme dair ipuçları çıkmadı. Yellen bu konuda haksız da sayılmaz. Yerini Jerome Powell’a bırakırken; yeni gelecek Fed Başkanı’nı bağlayıcı sözler söyleyemez, vaatlerde bulunamazdı. Yellen de bunu yapmadı zaten...
Bizim Merkez Bankamız için durum farklıydı. Toplantıda nasıl bir karar çıkacağına dair çok değişik tahminler vardı. Bu tahminlerin bir çoğu (Benim de içinde bulunduğum en iyimser olanlar GLP’de 75 baz puanlık bir artış beklerken) yapılan 50 baz puanlık faiz artışının üzerindeydi. Son açıklanan yıllık TÜFE’nin yüzde 12.98’e dayandığı bir ortamda bu seviyenin altında bir faiz artışının “sıkı para politikası” olarak adlandırılmasının mümkün olmayacağını düşünenler daha yüksek bir faiz artışı bekliyordu.
Karar sonrasında bir kesim ancak bu kadara kadar izin alınabilmiş derken, bir kesim de her şeye rağmen TCMB faiz artışına giderek kendi kredibilitesi için adım atabildi yorumlarını yaptı (Bu konudaki yorumum 15 Aralık’taki yazımda yer alıyor). Yorum her ne olursa olsun, piyasa bu artışı yeterli ve “anlamlı” bulmadığından dolayı; karar öncesinde düşük 3.81’li seviyelere kadar gerilemiş olan dolar/TL kuru, yeniden 3.8970’e kadar tırmandı, haftayı 3.8620’li seviyelerden kapattı.
Geçtiğimiz hafta Erdoğan-Putin zirvelerinden birine daha ev sahipliği yaptık. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması kararı sonrası İstanbul’da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın; Doğu Kudüs’ü “Filistin Devleti’nin işgal altındaki başkenti” olarak tanıması sonrasında gerçekleşen zirvenin sonuçları konusunda; net açıklamalar yapılmamış olsa da Putin’in bölgedeki adımları ile birlikte ağırlığını artırdığına tanık oluyoruz. Devamında ne gibi gelişmeler olacağını ilgiyle izliyor olacağız.
Vadeli kontratlar fiyatı düşürür mü? Bugün CME’de de Bitcoin üzerine yazılı vadeli kontratlar hayata geçiyor. Geçtiğimiz hafta CBOE’de işlem görmeye başlayan vadeli kontratlar; Bitcoin’in ‘legalize’ olması adına hayli dikkat çekmişti. ABD’deki ikinci bir borsada da işlem görmeye başlıyor olması bu konudaki güveni daha da artıracağa benziyor. Neden derseniz hafta sonunda Bitcoin 19.800 dolar ile yeni bir rekor kırdı. Buna karşın CBOE’de işlem gören vadeli kontratları haftayı 17.680’den kapatmıştı. Vadeli kontratlar doğal olarak “resmi” borsaları kapalı olduğundan geride kalmış görünüyorlar. İlk haftanın sonunda böyle bir durum ortaya çıkmış durumda. CME’deki vadeli kontratlar CBOE’ye göre farklılıklar gösterecek. Referans fiyat en az 4 ayrı borsadan gelecek ve vadeleri daha sınırlı sayıda olacak. Bu borsadaki işlemleri de piyasalar yakından izleyecek. Zira hangisindeki kontratlar daha kullanışlıysa o borsa ayakta kalacak, ihtimaldir ki kullanışlı olmayan borsanın işlen hacmi ve fiyat konusundaki “belirleyiciliği”, gösterge olma özelliği azalacaktır. Bu nedenlerle CME’deki vadeli kontratlar da bu hafta boyunca yakından izleniyor olacaktır. BIST’te kritik seviye ne? BIST 100 endeksi tarafında da benzer bir ‘gözlem’ var. Geçtiğimiz hafta için 108.150-300 bandı önemliydi. Bu seviyenin altını kısa süreli test etmiş olsak da bu seviyenin üzerinde kapanış olması bu hafta içinde ilk aşamada 111.300’lü seviyelerin test edilmesinin ihtimalini artıracaktır. Destek olarak 107.350 (50 günlük BHO) seviyesi önemli olacak. Herhangi bir düşüşte ilk aşamada 106.447-106.625 arasındaki “boşluğu” kapatacak bir hareketin önünü açacaktır. Noel Baba, BIST’e uğrayacak olur ve 111.300 geçilirse de eski zirveleri test edecek bir hareketin önü açılabilir. Ancak aşılamazsa bu seferde teknik analiz açısından önemli formasyonlardan biri kabul edilen “omuz-baş-omuz” ile karşı karşıya kalınabilir ki bu da yeni düşüşlerin önünü açabilecek. Her şey bir yana Noel Baba’nın bizim gibi Ortadoğu’ya komşu bir ülkeye uğramakta tereddüt edeceğini de aklımızda bulundurmakta fayda var. Hem ezici çoğunluğumuz müslüman olan bir topluluğuz, hem de bizde OHAL var. Dolarda düzeltme olur mu? Gelişmiş ülke piyasalarını; özellikle de Amerikan borsalarını yeni zirvelere taşıyan sebeplerin başında ABD’deki vergi paketinin son halini alması ve önümüzdeki hafta içinde oylanması beklentisi geliyor. Bu hafta içinde vergi paketinin onaylanması ile yeni zirveler görülebilir, Noel Baba Rallisi özellikle ABD’de devam edebilir. Yeni yıla kalması durumunda bir kâr realizasyonu hareketi yaşanabilir, ancak bu ihtimali düşük buluyorum. Zira Noel sezonuna ve yeni yıla “zaferle” girmek isteyeceğini tahmin ettiğim Trump, vergi paketinin geçmesi için yoğun çaba harcayacaktır. Vergi paketi ABD piyasalarına olumlu bir ivme kazandırırken, gelişen ülke piyasalarını üzebilir mi? Pakete bağlı olarak bir hareket yaşanır mı, bu hafta göreceğiz. Ancak, bunun da dışında; bizim piyasalarımızda da bir “Noel Baba Rallisi” arzusu var. Yılı borsa cephesinde yukarıda, kur cephesinde de aşağıda kapatma çabaları gözleniyor. PPK’dan beklentilerin altında gelen faiz artışı sonrasında yeniden 3.9650-9850 bandına doğru bir hareket olabileceğine değinmiştim ancak yükseliş 3.8970 ile sınırlı kaldı. Dolar/TL’de 3.8225 bu hafta için önemli bir destek. Bu seviyenin altına inilmesi ilk denemede mümkün olmadı. Bir deneme daha gelmesi ihtimali var ancak bunun da başarılı olma ihtimali düşük. Geçen haftayı 1.1755 ile 1.1762’den geçen 50 günlük BHO’nın altında kapatan ve bu hafta içinde 1.1640-70 bandını test etmesi ihtimali artan euro/dolar paritesinin hafta içinde bu seviyelere gelmesi durumunda da bu ihtimal azalacaktır. Yukarıda 3.9420-50 önemli “direnç” seviyeleri. Kısa dönemli olarak bu seviyeler test edilse de; bence ihtimal düşük; aşılmasını beklemiyorum.

Devamını Oku

Merkez “...mış gibi” yaptı!

14 Aralık 2017

Dün yapılan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından “faiz artırıyormuş” gibi yapma kararı çıktı. Marjinal fonlama faizi, borç alma ve “politika faizi” olan haftalık repo faizi artırılmamış gibi sabit bırakılırken “işgören” faiz olan Geç Likidite Penceresi (GLP) 50 baz puan artırıldı. Piyasa beklentisi GLP’de 100 baz puan ve belki de bir “çıt” üzerinde bir artış idi. Benim beklentim 75 baz puanlık bir artış ile en azından GLP’nin son açıklanan yüzde 12.98’lik TÜFE’yi; geçmesinden geçtim; yakalanabilmesiydi.

Piyasa beklentilerinin gerisinde kalan bu artış ile TCMB “faiz artırmış” gibi yapınca piyasa tepkisini dolar/TL kurlarını yükselterek verdi. Piyasa teknik olarak TCMB’nin faiz artışının enflasyonla mücadele konusunda net bir kararlılık ortaya koymadığını, büyüme tercihinin (ve belki de politikacıların baskısının) ağır bastığını düşünerek; TL’de kalmak yerine, doları tercih ederek gösterdi.

Amerika ile yaşanan vize krizi ile başlayan dönemde TCMB’nin gerekli adımları atmadığını düşünen piyasalar, Merkez faizleri artırmayınca kendisi yükseltmek “zorunda” kaldı. Bu dönemde en önemli gösterge faiz olan 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 10.50’li seviyelerden yüzde 13.20’lere kadar yükseldi. 270 baz puanlık bir artış demekti bu. Sonrasında TCMB’nin kararlı adımlar atacağı beklentisi ile bu yükselişin yaklaşık 120 baz puanlık kısmı geri gelmiş, 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 12’ye, dolar/TL kurları da 3.81’li rakamlara gerilemişti. Yine de bu fiyatlamalara göre piyasa faizleri yaklaşık 100-150 baz puanlık bir artışı bekliyordu. Beklentilerin altında kalan bu artış sonrasında 10 yıllık tahvil getirisi 12.30’lara, dolar/kuru da 3.8900’a yükseldi.

Karar sonrasında yapılan açıklamada “Son dönemde iktisadi faaliyet güçlü seyretmektedir” denilerek faiz artışına dayanak oluşturulmuş. Ancak Türkiye’nin ortalamalarının çok üzerinde gelen büyümenin “makul banda” indirilmesi için bu faiz artışının yeterli olup olmayacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz.

Eğer önümüzdeki aylarda ‘baz etkisinden’ dolayı enflasyonda bir gerileme görecek olur isek, bu faiz artışı yeterli olabilir. Ancak bu konuda kanıtlar yeterince hızlı görülmediği durumda TCMB, “olağanüstü faiz artışının” gerekebileceği hallerle karşı karşıya kalabilir. O zamanda dünkü toplantı gibi tarihi bir stratejik değişikliğin yapılabileceği bir fırsatı kaçırmış olduğuna fazlasıyla hayıflanabilir.

Devamını Oku

Kripto parada tarihe şahit olacağız

10 Aralık 2017

Piyasalarda gözler sadece Fed ile TCMB’nin faiz kararına çevrilmeyecek. Bitcoin üzerine yazılacak ilk vadeli kontratlar Cboe Global Markets’ta işlem görecek. Haftaya da CME Group devreye alacak. Bu sayede Bitcon’de oynaklık azalacak mı artacak mı göreceğiz

Bu hafta tarihe geçecek bir hafta. Hem Fed ve bizde de PPK’nın faiz kararları nedeniyle ‘ana akım finans’ hem de yeni dünyanın finansı diyebileceğimiz ‘dijital finans’ açısından önemli bir hafta olacak. Faiz kararlarından önce kripto para dünyasına göz atalım, zira... Neden tarihe tanıklık edeceğiz derseniz, kripto para ilk kez ‘ana akım finansta’ kendine yer bulacak. ‘Dijital finansın’ en bilinen temsilcisi olan Bitcoin üzerine yazılacak ilk vadeli kontratlar Cboe Global Markets’ta (Cboe) işlem görmeye başlayacak. Daha doğrusu bu sabaha karşın bizim saatimizle 04:00’te (ABD CT itibariyle 17:00’de) işlem görmeye başladılar. Önceki haftayı 9 bin doların üzerine kapatan, geçtiğimiz hafta 18 bin 300 dolara çıkan Bitcoin; ana akım finans tarafından üvey evlat olarak algılanmaktan kurtulması için kritik olan vadeli kontratları 10 Aralık’ta (Pazar günü olmasına bakmayın, Bitcoin 7/24 işlem görüyor) işlem görmeye başladı. Bir anlamda legalize oldu.
Komisyon alınmayacak
Cboe’nin Aralık ayı boyunca işlem komisyonun alınmayacağını açıkladığı kontratlar; takip eden dönemler itibariyle; 4 adet haftalık, 3 adet aylık ve 3 adet de çeyreklik vadeli kontratlar olarak işleme açılıyor. Yüzde 30 gibi yüksek bir teminat oranıyla 1 Bitcoin’e denk kontrat büyüklüğü ile başlayacak işlemlerin ‘uzlaşma fiyatı’ olarak Gemini Exchange’de saat 16:00’da oluşacak ‘ihale fiyatı’ baz alınacak. XTB koduyla işlem görecek kontratlarda 2 dakika içinde yüzde 10’luk, 5 dakikalık süre içinde de yüzde 20’lik fiyat hareketleri olduğunda “devre kesici” sistemler devreye girerek işlemlere ara verilecek.
ABD’deki bir başka borsa grubu olan CME Group da 18 Aralık’ta benzeri Bitcoin vadeli kontratlarını devreye alacak.Teminat oranı yüzde 35 olarak belirlenmiş durumda. CME uzlaşma fiyatı konusunda aralarında BitStamp, GDAX, itBit ve Kraken’in de bulunduğu birçok Bitcoin borsasından gelecek fiyatlar itibariyle her gün saat 16:00 (ABD Central Time) itibarıyla oluşturacakları Bitcoin Referance Rate’yi (BRR) kullanacağını açıkladı.
Teknik detayları bir yana Winklevoss ikizlerin önce Bitcoin’e dayalı Borsa Yatırım Fonu kurma çabalarında başarısız olmalarından sonraki adım olarak öne çıkan Bitcoin’e dayalı vadeli kontratların geleneksel borsalarda da işlem görmeye başlamasının sonuçları merakla bekleniyor.
Geçtiğimiz hafta yaşanan yükselişin ardında; her ne kadar bu yazı yazıldığı Pazar günü 13 bin 300’lere gerilemiş olsa da; Bitcoin’in “legalize” olmasıyla yeni yatırımcıların da göstereceği talep ile fiyatların daha da artacağı beklentisi vardı. Diğer yandan vadeli kontratlar sayesinde; düşeceğine inanan ve Bitcoin’i “açığa” satmak isteyenlerin yapacağı satışlar ile Bitcoin/dolar “paritesinde” bir dengelenme olacağını savunanlar var. İki borsa da vadeli kontratlar ile Bitcoin fiyatlarındaki oynaklığın azalacağını beklediklerini açıkladılar. Olacak mı, hep beraber göreceğiz.
Fed ve Merkez faizi artırır mı? Ana akım finans cephesi olarak adlandırabileceğim daha geleneksel olan günümüz dünyasında da bu hafta bizim piyasalarımız açısından önemli olacak iki merkez bankasından da faiz artışı bekleniyor. İlki tabii ki Fed. 12-13 Aralık’ta yapacakları toplantı sonrasında 25 baz puanlık bir faiz artışı geleceğine neredeyse kesin olarak bakılıyor. Yellen’in basın toplantısı yapacağının önceden açıklandığı bu toplantıda, gelecek döneme dair ipuçları verip vermeyeceğine bakılacak. Şubat 2018’de görev süresi dolacak olan Yellen’ın bu konuda yorumda bulunmasını beklemek hatalı olacaktır. Yeni Fed Başkanı Powell’ın görevi devralmasından sonrasında yapacakları ve söylemlerini görmeden bir karar vermek zor olsa da piyasaların beklentisi önümüzdeki yıl en az 2, en fazla 3 faiz artışının yapılması yönünde. İkinci ve bizim açımızdan daha da önemlisi 14 Aralık’ta yapılacak Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı olacak. TCMB’den bir faiz artışı beklentisi çoktan fiyatlanmış durumda. Aksi takdirde 22 Kasım’da 3.9830’u gören dolar/TL kuru nasıl olacak da geçtiğimiz Cuma günü 3.8275’e gelebilecekti? Her ne kadar ABD’de görülen Zarrab davası ile ilgili olarak korkulandan daha az zarar vereceği beklentisi de oluşmuş olsa da kurlardaki düşüşün ardındaki en önemli sebep PPK’dan gelecek faiz artışı beklentisi idi. Geçtiğimiz hafta başındaki yazımda bu beklentimi paylaşmış ve “...10 yıllık tahvilde yüzde 12 bileşik getiri seviyelerinde önümüzdeki haftanın toplantısını beklemesi olasılığı hayli yüksek. Ancak dolar/TL’de; Zarrab ve Flynn tarafında yeni ve daha kötü haberler gelmezse; düzeltmenin bir süre daha devam etmesi ve 3.8425-50 bandına kadar sürmesi olasılığı var. Bu seviyelere hızla gidilmesini beklemiyorum. Ancak enflasyonun beklenenden de yüksek gelmesi durumunda; TCMB’nin faiz arttırmaktan başka çaresi kalmayacağı düşüncesiyle bu süreç biraz daha hızlanabilir” diye yazmıştım. Nitekim Kasım tüketici enflasyonunda yüzde 1.49 artış, yıllık enflasyon oranı da yüzde 12.98 olarak açıklanınca ‘şaşırtıcı’ bir şekilde yükselmesi beklenen kurlar, aşağı yönde hareket etti. Bundaki en önemli faktör, bahsettiğim gibi PPK’nın faiz artırmak zorunda kalacağı beklentisiydi. Dolar geriler mi? Piyasa beklentisi 75 baz puandan daha az olmayacak bir faiz artışı yönünde. Neden derseniz yüzde 12.25 ile üst banda dayanan Geç Likidite Penceresi faizinin (Yeni “işgören” politika faizimiz) en azından enflasyon oranı ile aynı seviyeye yükselebilmesi için gereken oran. Bu seviyenin altındaki bir artış piyasaların kafasını karıştıracak, kurların hızlı bir şekilde yukarı gitmesine ve hatta “olağanüstü bir PPK toplantısının” dahi gündeme gelmesine neden olacaktır. 100 baz puanlık bir artış; bunun tamamının kullanılması gerekmiyor; piyasalar tarafından “makul” karşılanacaktır. Bu durumda dolar/TL kurunda 3.7955’teki 50 günlük BHO’ya kadar devam edebilecek bir hareket görülebilir. Neden derseniz, önümüzdeki aylarda düşmesi beklenen enflasyon nedeniyle artan faiz oranlarının önümüzdeki dönem için “yeterli” olabileceği piyasa tarafından yılın son haftalarına girerken “kabul görebilir.” 100 baz puanın üzerindeki artışlar (piyasadaki raporlara/söylemlere bakıldığında 150-250 baz puanlık artış bekleyenler de var) Merkez’in bir yandan politika değişikliğine gittiği ve enflasyonu yeniden hedefine koyduğu veya önümüzdeki dönemde kur artışlarının enflasyona geçişmesinin devam edeceği ve bundan korktuğu algılanabilir. Hatta son 2 haftada uluslararası yatırımcılara ‘yüksek faiz artışı vaat edildiği’ algısı da istemeden de olsa güçlenebilir. Yüksek faiz artışı beraberinde dolar/TL kurunda sert bir düşüşü getirecektir. Bu durumda ilk aşamada 3.7560, ardından da 3.67’li seviyeleri resmin içine girebilir. Ancak bunun olması ihtimali düşük görünüyor. Piyasaların “hoşuna gitmeyen” düşük oranlı veya “hiç” faiz artışı durumunda yine ve yeniden 3.9650-9850 bandını test etmemiz işten bile değil. İşin takas boyutu İşin bir de takas boyutu var ki, o da işin bir başka cephesi. Bitcoin kontratlarında işlemlerin hacmi yükselecek olur ve fiyatlarda geçtiğimiz hafta gibi yüksek oynaklıklar olursa bu kontratların takasını yapacak kurumlar zor duruma düşerler mi tartışması yaşanıyor. Açığa satmış olan birisi teminatlarını dahi tamamlamaya fırsat bulamadan Bitcoin fiyatları anormal yükselirse yükseliş ile teminat arasındaki fark nasıl ve kim tarafından karşılanacak. Benzer bir durum düşüş durumunda da almış olanlar için geçerli. Bu ve benzeri sebeplerle bu hafta ve belki de yıl sonuna kadar Bitcoin vadeli kontratlarında yaşanacak olanlar küresel finans piyasaları açısından çok önemli olacak ve hep birlikte bir “tarihi olaya” tanıklık edeceğiz.

Devamını Oku

Piyasa senaryoları fiyatladı mı?

3 Aralık 2017

Piyasalar yaşanan tüm gelişmelere rağmen ayakta kalmaya direniyor. Belirsizlikler olsa da iyimserlik satın alınıyor. Bugün açıklanacak enflasyon verisi Merkez Bankası’nın PPK kararı için önemli. Dolar da bu gelişmeye göre rotasını çizecek

Geçtiğimiz hafta ABD’deki iki ayrı soruşturma bizim piyasalarımızı en yakından ilgilendiren “indikatörler” oldu. Bunlardan ilki kuşkusuz Rıza Sarraf’ın ifadeleriydi. İkincisi bizi doğrudan ilgilendirmiyor gibi görünse de yakından ilgilendirme ihtimali her geçen gün artacak olan Flynn’in verdiği ifade oldu.
Rıza Sarraf verdiği ifade ile ABD’nin İran konusundaki yaptırımlarını Türkiye üzerinden nasıl “deldiğini” şemalarla ortaya koyarken; kendisini kurtarmaya çalışırken, Türkiye’yi okkanın altına atmışa benziyor. Bunların sonuçlarının neler olacağını önümüzdeki günlerde daha net göreceğiz.
Yargılama sürecinde söylenenler bir yana; bunların kanıtlarının neler olduğu da önemli olacak. Eğer bu iddia/itiraflar gerçekse bunların bizdeki karşılıklarının neler olacağının da yakından izlenmesinde fayda var. Hakim Berman’ın ifadesine göre dava hızlı görülecek ve Noel öncesinde veya yeni yılın hemen başında bitirilecek. Bu hızlı yargılamada suçlanan tarafın savunma haklarına ne kadar itina gösterilecek, bu itina yargılamayı ne kadar değiştirecek/uzatacak hep birlikte izleyeceğiz.
Ancak bu yargılamanın nasıl sonuçlanacağı Türk finansal sistemi açısından önemli. Zira, piyasalarda konuşulduğu üzere banka/bankalara ceza gelirse bunun ne kadar olacağı, indirim için müzakere sürecinin ne kadar devam edeceği, cezanın ödenip ödenmeyeceği önemli tartışma konuları olacak.
Piyasa direniyor
Diğer yandan Trump yönetiminin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Michail Flynn FBI’a yalan söylemekle suçlanınca mahkemede suçunu itiraf etti. Flynn’in ABD’deki başkanlık seçimi öncesine Ruslarla görüşmesinin, ABD’deki seçimleri etkileyip etkilemediği konusunda özel yetkili savcı Mueller soruşturma yürütüyor.
Bu çerçevedeki soruşturma sırasında Flynn’ın bu tavrı, yetkililerle anlaştığı şeklinde yorumlanıyor. Bizi neden ilgilendiriyor bu durum derseniz; Türk yetkililerle Flynn arasındaki görüşmelerde Gülen’in ABD’den çıkarılması konusunda bir işbirliği yapılmasının da yer aldığı konuşuluyor.
Tüm bunlara rağmen piyasalarımız ayakta kalmak için direniyor. Sarraf davasının devamında nelerin gelebileceği netleşmemiş olsa da olası olumsuzluklar büyük oranda fiyatlanmışa benziyor. Her ne kadar ceza konusundaki belirsizlik devam etse de cezanın “öldürmez, süründürür” büyüklükte olacağı varsayımı ile piyasalarımız iyimserliği satın almayı tercih ediyor.
Dolar gevşemeye devam eder mi? Haftanın ilk işlem gününde Kasım ayı enflasyon verileri açıklanacak. Beklenti aylık olarak yüzde 1.2’lik bir artış yönünde. Eğer veri böyle gelecek olursa geçtiğimiz Kasım ayındaki yüzde 0.52’lik verinin yerine yüzde 1.2’lik artışın girmesi durumunda yıllık TÜFE artışının yüzde 12.65 ile yeni bir yüksek görmesi ihtimali hayli artacak. Böylesi bir artışın bu hafta piyasada karşılık bulmasından çok, önümüzdeki hafta 14 Aralık Perşembe günü yapılacak PPK toplantısında bir karşılık bulup bulmayacağına bakılacaktır. 10 yıllık tahvilde yüzde 12 bileşik getiri seviyelerinde önümüzdeki haftanın toplantısını beklemesi olasılığı hayli yüksek. Ancak dolar/TL tarafında; Sarraf ve Flynn tarafında yeni ve daha kötü haberler gelmezse; düzeltmenin bir süre daha devam etmesi ve 3.8425-50 bandına kadar sürmesi olasılığı var. Bu seviyelere hızla gidilmesini beklemiyorum. Ancak enflasyonun beklenenden de yüksek gelmesi durumunda; TCMB’nin faiz artırmaktan başka çaresi kalmayacağı düşüncesiyle bu süreç biraz daha hızlanabilir. Faizde kritik seviye ne? Merkez Bankası’nın faiz artırma konusunda imtina edeceği ve geç kalacağını gören piyasalar kendi faizini kendi artırdı. 8 Eylül’de yüzde 10.55 seviyesinde olan 10 yıllık tahvil getirileri, 22 Kasım’da yüzde 13.22’ye kadar piyasa şartları içinde yükseldi. Bir anlamda piyasa 250 baz puanlık faiz artışını kendi başına yaptı. Dolar/TL kuru da 3.98’lerin üzerine çıkarak 3.9830 seviyesini test etti. Sarraf gerginliği ile birlikte gelen bu yükselişler, davanın başlaması ve ‘korkulandan daha da kötü olmayacağı’ varsayımı ile yerini gevşemeye bıraktı. 10 yıllık tahvil getirileri yaklaşık 100 baz puanlık bir gerileme ile yüzde 12.12’den geçtiğimiz haftayı kapatırken; faiz tarafındaki gevşeme dolar/TL kuruna da yansıdı ve kurda 3.9105’e kadar bir düşüş yaşandı. 10 yıllık tahvil getirisinde 12.60 seviyesi önemli bir eşik idi, Cuma günü bu seviye hızlı bir şekilde aşağı kırıldı. Şimdi sırada 12.05-11.95 bandı var. Bunun aşağı kırılması zor görünüyor. Yine de bu seviyelere yaklaşılmış veya test edilecek olması, dolar/TL kurundaki düzeltmeyi biraz daha devam ettirebilir. Petrol 70 dolar olur mu? OPEC ve başta Rusya olmak üzere Non-OPEC olarak anılan diğer önemli petrol üreticileri önümüzdeki yılın Mart ayında sona erecek olan üretim kısıntı anlaşmasını 2018 yılı sonuna kadar uzatma konusunda prensip anlaşmasına vardılar. Anlaşma; ABD’deki stok verilerindeki azalma ile de desteklenince geçtiğimiz Perşembe günü 62.14’e kadar gerileyen Brent petrol fiyatları geçtiğimiz haftayı 63.65 seviyesinden kapattı. Sırada 65.25 seviyesi var. Bu seviye teknik açıdan önemli. Aşılmasının zor olduğunu düşünüyorum. Zira OPEC ve Non-OPEC ülkeleri arasındaki anlaşmanın geçmiş performansı açısından halen daha soru işaretleri var, yenisinde de olacak. Bu nedenle 65 dolar seviyesi önemli bir direnç olacak. Aşılması durumunda 115.67’den 27.08’e kadar devam eden düşüş hareketinin yüzde 50’lik düzeltmesi olan 71.35 seviyesine kadar devam edebilecek bir hareketin önü açılabilecektir. Bunu bekliyor muyum? 65 dolara gelinecek olursa bu seviyedeki “muharebeyi” yakından izledikten sonra karar vereceğim.

Devamını Oku

Merkez’in işi zor

26 Kasım 2017

Merkez Bankası’nın ‘teslimsiz forward’ hamlesine rağmen faiz tartışmaları yeniden alevlendi. TCMB, piyasaların gidişatına göre 14 Aralık’ta son kararını verecek. Kurlarda yeni yüksekler görür müyüz? ‘Görmeyiz’ demek zor. Hareketli günler bizi bekliyor

ABD’de önümüzdeki haftaya ertelenen dava başta olmak üzere piyasalardaki gerilim ve bu gerilimin beraberinde getirdiği oynaklık hepimizin malumu. Dolar/TL kurunun 3.9830 ile yine bir rekor kırdığı haftayı geride bıraktık. Geçtiğimiz hafta; ha keza yüzde 14.34 getiri ile gösterge tahvil, 13.22 getiri ile 10 yıllık tahvil ve de 4.3401 ile sepet kur da yeni yüksek gördükleri bir hafta oldu.

Sepet kur bazında baktığımızda 11 Eylül’deki 3.7309’dan başlayan yükseliş geçtiğimiz hafta sonuna kadar adeta hiç soluk almadan yükseldi. Merkez Bankası ‘yolda’ bazı önlemler açıkladı. Rezerv opsiyon katsayılarını değiştirdi, piyasadan TL çekerken piyasalara dolar likiditesi sağladı.

Döviz kazandırıcı reeskont kredilerinde dolar için 3.70, euro için 4.38 ve pound için 4.80’e kuru sabitleyerek TL ile ödeme opsiyonu getirdi. TL uzlaşmalı “teslimsiz forward” işlemlerinin ihalelerini başlattı, 3.6 milyar dolarlık bir kur riskini üstlenmeyi kabul etti ve son olarak da bankalara sağladığı fonlamanın tamamını Geç Likidite Penceresi’nden (GLP) sağlayarak ağırlıklı fonlama faizini yüzde 12’den GLP seviyesi olan 12.25’e yükseltti. Zımni bir faiz artışı yaptı.

Yine faiz tartışması

Ancak tüm bu önlemler teker teker geldiği ve ABD’den önemli bir “oyun değiştirebilecek bir karar” beklendiği için çok da etkili olmadı. Hal böyle olunca da piyasada politika faizinde bir artışa gidilip gidilmeyeceği tartışması başladı. Bunun anlamlı bir sonuç vermeyeceğine geçtiğimiz hafta yayınlanan “Faiz artışı, vize problemini çözer mi?” başlıklı yazımda değinmiştim.

Bunlar TCMB tarafından alınan teknik önlemler idi, yeterli olmadılar. Ancak bu yetersizliğin içinde siyasilerin ve de danışmanlarının söylemleri de katkıları yok değildi.

Yatay seyir olabilir

Devamını Oku

Faiz artışı, vize problemini çözer mi?

22 Kasım 2017

Dolar/TL kurunun 3.9830 ile yeni zirve görmesi, bono faizlerinde 2009 yılından bu yana en yüksek seviyesine yükselmesi sonrasında piyasalar yine aynı şeyi tartışmaya başladı: Merkez Bankası faiz artırsın.

Merkez Bankası son PPK’da “Her şey yolunda, bir aksilik olursa duruma bakarız” mealinde bir açıklama yaptı ancak piyasalar TCMB ile uzun zamandan bu yana aynı fikirde değildi. Madem TCMB’nin adım atmadığını gören piyasalar “işgören faizleri” yükseltti. Her ne kadar TCMB de kendi “İşgören faizini” (Ağırlıklı Ortalama Fonlama Faizi) Geç Likidite Penceresi’ne (GLP) dayayarak yüzde 12.25’e yükseltti.

Diğer yandan mevduat faizleri yüzde 14-15 bandına, kredi faizleri yüzde 16-19 bandına dayanmış durumda. “Gösterge (benchmark)” niteliğindeki tahvil faizleri de yükselmiş durumda.

Her ne kadar son PPK toplantısında TCMB politika faizlerini değiştirmese de “işgören faizler” çoktan yükseldi. 10 yıllık devlet tahvil getirileri; ihraç edilmeye başladığından bu yana ilk kez yüzde 13.22 getiriye yükseldi. Gösterge tahvil getirileri Nisan 2009’dan bu yana en yüksek seviyesi olan yüzde 14.31’i test etti.

Faiz artırarak tüm sorunlar çözülebilir mi?

İşte burada duralım. Zira 27 Kasım’dan 4 Aralık’a ertelenen ABD’deki Reza Zarrab davasının tedirginliği bir yandan, ha bugün ha yarın çözülecek denilen “vize gerginliği” diğer yandan sürerken faiz artırarak neyi çözebiliriz?

“Vize gerginliği” aslına bakarsanız başta ABD olmak üzere Batılı ‘müttefiklerimiz’ ile yaşadığımız gerginliğin ön yüzü.

Çok fazla konuşulmasa da OHAL ortamında Batılı iş insanları Türkiye’ye gelme konusunda çekimser kamayı tercih ediyorlar. Ha keza turistler... Ancak fiyatlarımızı ucuzlatarak onları çekebiliyoruz.

Devamını Oku

Yeni silahı doları düşürür mü?

20 Kasım 2017

Piyasalar TCMB’nin bugün başlayacağı ‘Teslimsiz Forward’ ihalelerine odaklanacak. İhale miktarları düşük, kuru yatıştırır mı göreceğiz. Yeni silahı işe yararsa 3.82 test edilebilir. Ancak ihalelerin etkisi geçici olur

Merkez Bankası önceki haftanın sonunda “Türk Lirası uzlaşmalı Vadeli Döviz Satımı” yapacağını açıkladı. Forward; önceden vadesi ve fiyatı anlaşılmış, vadesi geldiğinde anlaşılan finansal ürünün (Genellikle dövizin) alınıp/satıldığı, buna karşın yine anlaşılmış finansal ürünün “teslim” edildiği finansal “anlaşmalardır”. Türkçe’ye “Vadeli Anlaşma” olarak çevirdik ancak “future kontratlar” ile zaman zaman karışabiliyor. Forward işlemi vadesinde karşılıklı takası yapılırken, future kontratları (örn. BIST’teki vadeli kontratlar) her gün “uzlaşma fiyatı” üzerinden kâr/zarar el değiştiriyor, Vadesinde önceden anlaşılmak koşulu ile nakdi/fiziksel (endeks kontratları hariç) uzlaşmaya gidiliyor.

Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu bu 2 finansal ürünün bir tür “melezi”. Vadesinde anlaşılan fiyat ile piyasa (Merkez Bankası döviz alış kuru) arasındaki fark, TL olarak taraflar arasında el değiştirecek. Fiziki olarak dolar teslimatı yapılmayacak. Teknik olarak TCMB’nin döviz rezervleri “korunacak”, sadece kur riskinin yönetimi için kullanılacak. Her ne kadar rezervler kullanılmayacak dense de fiyat riski açısından piyasa bu işlemlere konu olacak tutarları “net rezerv” hesaplamasından düşecektir.

Ne de olsa bu işlemlerin sonunda kur riski (teslimat riski geçmemiş olsa da) TCMB’ye geçmiş olacak.

18 Kasım’da yapılan açıklama ile bu işlemlere bugünden itibaren başlanacağı ve beraberinde de ihale takvimi açıklandı. Buna göre yıl sonuna kadar toplam 3 milyar dolarlık “Türk Lirası uzlaşmalı vadeli döviz satımı” yapılacak. Her hafta Çarşamba ve Cuma günleri hariç günlük 150’şer milyon dolar olmak 3’er aylık, her Pazartesi günü 100’er milyon dolar olmak üzere 3 aylık ve

20 Kasım, 4 Aralık, 18 Aralık tarihlerinde de 100’er milyon dolarlık 6 aylık vadeli satım ihalesi açılacak.

TCMB zaman kazanıyor

Daha önceden açıklanan yönteme göre bankalar kendi fiyatlarını verecek. TCMB gelen teklifleri yüksekten, düşüğe göre sıralayacak, ilgili ihale rakamına ulaşıldığı yerde ihaleyi kesecek. Aynı fiyattan gelen teklifler, gelen teklif büyüklüğüne göre “kıstelyevm (prorata)” olarak paylaştırılacak.

Devamını Oku

Merkez’in önlemleri işe yarar mı?

18 Kasım 2017

Merkez Bankası 11 Kasım’da yeni bir uygulamaya başlayacağını açıkladı: Non-Deliverable Forward-NDF (Nakit Teslim Edilmeyen Forward) Bundaki amacın, şirketlerin döviz risklerinin yönetilebilmesi için TCMB’nin bir imkan yaratacak olması olarak duyuruldu.

Daha önceden açıklanan; Rezerv Opsiyon Mekanizması (ROM) oranlarında değişiklik ve TCMB kaynaklarından Eximbank aracılığıyla ihracatçı firmalara kullandırılan Döviz Kazandırıcı Reeskont Kredileri için ”sabit kurdan TL ödeme” önlemlerinden sonra gelen bu adım ile Merkez’in döviz talebini yatıştırma çabasında olduğu izlenimi oluştu.

Ek sıkılaştırma olmaz!

ROM mekanizmasındaki değişiklikle piyasaya 1.4 milyar dolarlık likidite sağlanırken (likidite ihtiyacından kaynaklanan döviz talebini aza ltılmaya çalışılıyor) 5.3 milyar TL çekiliyor. (Hali hazırda TCMB’nin 95-120 milyar arasında bankaları fonladığı bu ortamda

5.3 milyar TL, ek bir sıkılaştırma anlamına gelmeyecektir.)

Reeskont Kredilerin Şubat 2017’dekine benzer bir uygulamaya gidildi ve kredilerin TL ile kapatılması durumunda dolar/TL için 3.70, euro/TL için 4.38 ve ilk kez olarak pound/TL için 4.80 kur belirlendi. Kredilerin açılış kurları bu seviyelerin üzerindeyse bu imkandan faydalanılamıyor. Dolar/TL kurunun 3.90’lara dayandığı bugünlerde şirketler için ucuz yoldan döviz yükümlülüklerini kapatma veya dövizlerini yüksek kurdan piyasaya satıp, düşük kurdan TCMB’ye ödeyerek “arbitraj kârı” elde etme imkanı sunuldu.Hatta şirketler ileri vadeli (Forward) döviz satışı yaparak “kârlarını” daha da artırabilecekler.

Meksika ve Brezilya denedi

Daha önceleri Brezilya, Meksika Merkez Bankaları’nın yaptığına benzer yeni NDF uygulamasının ana hatları şöyle anlatıldı:

Devamını Oku