Aferin bize...

BBC’nin çocuklara ilişkin yayın ilkelerini okurken utandım. Birkaç cümle aktaracağım:

Haberin Devamı

BBC’nin çocuklara ilişkin yayın ilkelerini okurken utandım. Birkaç cümle aktaracağım:

“18 yaşın altındakilerin, özellikle 15 yaşından küçük çocukların fiziksel-duygusal sağlığı ve onurunun, programların yapımı ve yayını sırasında ve internet ortamında, ebeveyn, veli ya da vasileri tarafından herhangi bir konuda rıza gösterilmiş olmasına bakılmaksızın, korunmasını sağlamalıyız.”

“Çocukları ve gençleri uygun olmayan içerikten koruma sorumluluğumuzu onların ifade özgürlüğü ve bilgi edinme özgürlüğüyle dengelemeliyiz.”

***

Neden utandım?

Çünkü bu ülke, ülkenin yayın kuruluşları, sivil toplum örgütleri, ilgili kurumları ve aileler, çocukları fiziksel gelişimini olumsuz etkileyen zararlı yayınlardan koruyamıyor. Korumak için ortak akıl üretemiyor.

Kendi adıma bir özeleştiriyi sizinle paylaşmalıyım.

Hatırlarsınız. Bu köşeden şiddet içeren dizilere reklam vermeyin kampanyası başlatmıştım.

Türkiye’nin en büyük reklamverenlerinin sayısı 10, bilemediniz 15’tir. Reklam pastasının (2 milyar dolar) yaklaşık yüzde 30’una sahip bu firmaların neredeyse hemen hepsi kampanyaya katılacaklarını bildirdi.

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, reklamverenleri, sivil toplum kuruluşlarını, yayın kuruluşlarını ve dizi yapım şirketlerini bir araya getirdi. RTÜK devreye girdi. Ortak bir akıl üretmek için çalıştılar.

Sonra ne oldu?

Koca bir hiç.

Adlarını vermeyeceğim. Şiddet içerikli diziler tam gaz devam etti.

Çünkü dizi film yapımcıları ve televizyon kuruluşlarının oluşturduğu lobinin taptığı tek bir gerçek var: Reyting.

Reklamverenler yalnız bırakıldı. Desteklenmedi. Görüyorum.

Dün bana söz verenlerin pek çoğu bu tip dizilere reklam vermeye başladı. O gün bana karşı gelen arkadaşlar zaferlerini ilan edebilir!

Büyük bir grubun reklam direktörü pozisyonlarını şöyle açıklıyordu: “Sözümüzün arkasında duruyoruz.

Ama çok zorlanıyoruz. Rakiplerimiz pazar payımızı etkileyecek nitelikte kampanyalarını bu tip dizeleri arasındaki reklam kuşaklarında sürdürüyor. Öyle bir noktaya doğru gidiyoruz ki, sosyal sorumluluk görevimizi yerine getirelim derken, ticari çıkarlarımız zedelenecek.”

***

Aslında “Reklam vermeyin Kurtlar Vadisi gibi dizelerden kurtulalım” temasıyla kampanya başlatırken, bugünkü durumu öngörmüştüm.

Yine de insan üzülüyor.

BBC, çocuklara yönelik haberlerde izlenmesi gereken ilkeleri belirler ve sıkı sıkıya kontrol ederken, bizim açık kanallarda, her gün onlarca kişinin “infaz edildiği” diziler yayınlanıyor. Silah kullanma özendiriliyor. Ölmek ve öldürülmek sıradan ve doğal bir şeymiş gibi gösteriliyor.

Aferin hepimize...

DİĞER YENİ YAZILAR