Gazete Vatan Logo

Tutuklu vekil çatlağı!

AKP'lilerin alkışlamadığı sözler...

Tutuklu vekil çatlağı!

Cumhurbaşkanı yeni yasama yılı açılışında tutuklu vekilleri unutmadı.

Cumhurbaşkanı Gül yeni yasama yılının ilk gününde yaptığı konuşmada salona baktı, “Bu Meclis’te noksanlık var” dedi ve ekledi: “Milletvekilliğine hak kazanmış herkesin, kesin yargı kararı çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerek.” Gül’ün sözlerine Başbakan’dan jet cevap geldi: “Bu düşünceyi paylaşmadığımız ortada”

Türkiye Büyük Millet Meclisi dün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaptığı tarihi bir konuşmayla yeni yasama yılına başladı. Gül merakla beklenen konuşmasında başta tutuklu vekiller olmak üzere birçok kritik mesaj verdi. İşte o konuşmadan çarpıcı satır başları:

- BU YASAMA YILI DAHA HASSAS: Her yeni gün, her yeni başlangıç, yeni umutları beraberinde getirir. Dünyanın köklü değişimler geçirdiği; ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda muazzam altüst oluşların yaşandığı günümüz ortamında da Meclis, milletin sorunlarının çözümünü emanet ve itimat ettiği en önemli kurumdur. Dünyada, çevremizde ve ülkemizde meydana gelen olumlu ve olumsuz gelişmeler, karşı karşıya kaldığımız sorunlar, hiç kuşkusuz, bu yasama dönemini öncekilerden daha hassas hale getirmiştir. Böyle dönemlerde daha fazla konuda ortak tavır alabilmemiz gerekiyor. Bunun için de daha geniş istişareye, çok yönlü diyaloga ve her düzeyde daha yakın çalışmaya ihtiyacımız var.

Tutuklu vekil çatlağı

- MECLİS’TE NOKSANLIK VAR: Geçen yılki konuşmamda, bu Meclis’in siyasetin tüm renk ve eğilimlerini temsil ettiğini ve bu nedenle çok güçlü olduğunu vurgulamıştım. Bu vesileyle, seçildikleri halde bu yasama yılında da Meclis’te olamayan milletvekillerinin bu tablo içinde bir noksanlık oluşturduğunu belirtmek isterim. Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum. Ülke ve milletin karşılaştığı bütün sorunların çözüm yeri Meclis’tir. Türkiye’de bütün fikir ve renklerin Meclis’te temsilin önemlidir. Önemli olan bu yüce kurumun kapsayıcı olması ve çoğunluktan farklı düşünenlerin bu çatı altında kendilerine güvenli bir yer bulmasıdır. Meclis kompozisyonunda meydana gelebilecek her türlü noksanlık, geçmişte yapılanları tekrar etmekten ve çok ihtiyacımız olan çözümleri daha da ötelemekten başka bir işe yaramayacaktır.

Tutuklu vekil çatlağı

- KOMŞULARLA İLİŞKİLER: Türkiye’nin komşularıyla ilişkileri bugünlerde yeni gelişmelerle sınanıyor. İki yıl kadar önce tamamen bizim dışımızda gelişen olaylar sonunda, tek parti rejimleriyle yönetilen otoriter Arap ülkelerinin halkları, özgürlük, adalet ve daha iyi ekonomik şartlar için hareketlenip korku duvarlarını yıktılar. Arap dünyasındaki bu köklü dönüşüm hareketi tamamen yerli olan bir hak, hukuk ve onur mücadelesidir. Soğuk Savaş dönemi çoktan bitti. Ortadoğu’da halk hareketleri başladığında, normalde bütün dünyaya demokrasi dersi veren bazı ülkeler tereddütler yaşadılar. Bugün de yaşananları gölgelemek ve dönüşümü yolundan saptırmak için global çapta sinsi girişimler yapılmaktadır. Geçtiğimiz günlerde yaşanan ve etkisini şimdi bile hissettiren ’film kışkırtması’, bu girişimlerin son örneğidir. Bu tarz provokasyonlar bundan sonra da olacaktır. İslam aleminin bu tuzağa düşmeden demokrasi ve kalkınma yolundaki çabalarını sürdürmesi gerekir.

Tutuklu vekil çatlağı

- SURİYE’DE DURUŞUMUZ DOĞRU: Suriye’de her gün yüzlerce insanın canını alan kanlı bir iç savaş sürüyor. Kadim medeniyetimizin en görkemli şehirleri harap olmaya, kucaklaştığımız insanlar birbirlerine acımasızca saldırmaya devam ediyor. Bir ülke kendisini tüketir mi? Türkiye’nin Suriye’nin de aralarında bulunduğu komşularıyla ilgili politikası bellidir. Biz bütün komşularımızla iyi ilişkiler kurmaktan yanayız. Ancak, dünyanın gözü önünde kendi halkının meşru taleplerine savaş uçakları dahil ağır silahlarla mukabele eden bir rejim var bugün karşımızda. Biz ırk, din, mezhep, ideoloji farklılıklarına asla bakmaksızın ilkeli bir tutum sergiledik. Duruşumuz tarih önünde doğrudur.

- TERÖR İNSANLIĞA KARŞI SUÇ: Terör Türkiye’de can almaya, yürekleri dağlamaya devam ediyor. Ülkemizde ve dünyanın farklı ülkelerinde çirkin yüzünü gösteren terör, siyasi veya adi bir suç değil, insan hayatına kasteden bir eylem ve insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Geçen yıl Meclis’te yaptığım konuşmada, terör örgütünün, Türkiye’nin demokratik standartları yükseltme yönündeki kararlılığını, bir zafiyet olarak görmekle tarihi bir yanılgı içinde olduğunu vurguladım. Terör örgütü bu kez de başta Suriye olmak üzere bölgede meydana gelen dönüşüm ve kaosu fırsat zannederek yeniden tarihi bir yanılgı içine girmiş; Türkiye’nin huzurunu ve kalkınmasını engellemek isteyen farklı odakların taşeronu haline gelmiştir. Teröre karşı mücadele, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin temel ilkeleri gözetilerek, aynı kararlılık ve azimle sürdürülecektir.

- YEMİNE SADAKAT: Bu bağlamda, hepimiz bu Meclis çatısı altında yaptığımız ”Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğin” koruma yeminine sonuna kadar sadakat göstermeliyiz.

- PEK ÇOK YASAK SONA ERDİ: Terörün kastettiği temel hedef, demokrasidir. Türkiye bir süredir günün şartlarına da uyum içerisinde demokrasinin kanallarını genişletme çabasındadır. Daha önce korkulan pek çok alanda cesur adımlar atıldı, atılıyor. Eşit vatandaşlık ilkesi çerçevesinde, herkesi mutlu edecek ve herkesin devletin bütün imkanlarından yararlanmasını sağlayacak değişiklikler birbiri ardına gerçekleştiriliyor. Gerçekleşen değişikliklerden hemen her alanda herkesin yararlanması da sağlanıyor. Pek çok yasak sona erdirildi. Kimliklere müdahale anlamına gelen uygulamalar artık yok. Anadiller üzerinde var olan baskılar kalktı. İsteyene anadilini öğrenme imkanı bu yıldan itibaren eğitim sistemi içerisine alındı. Ülkenin her yerindeki bürokratlar görevlerinin halka hizmet olduğunun bilincindeler.

- CESARETİMİZ KIRILMAMALI: Terör örgütünün bu gelişmelerden çok rahatsız oldu. Özgürlük alanı genişleyen halkın, doğal olarak istikrardan yana tavır alması, terör örgütünü sıkıştırıyor. Bu itibarla, demokratik standartlarımızı yükseltme yönündeki cesaretimizin kırılmaması gerekir. Bugün konjonktürel sebeplerden artan terör saldırılarının tuzağına düşüp, yanlış istikamete girmemeli ve tekrar kısır döngü içine düşmemeliyiz. Bu bağlamda, bütün sorunların çözüm yerinin bu Meclis olduğunu hatırda tutmalı ve yeni anayasa hazırlanması çabalarımızı da kararlılıkla sürdürmeliyiz.

- ORTADOĞU’DA BARIŞ: Bazı komşularımızın da yaşadığı Ortadoğu’daki tarihi dönüşümün, güvenlik, istikrar ve refaha tahvil edilebilmesi için bölgenin iki temel güvenlik ikileminin halledilmesi öncelik taşımalıdır. Aslında birbiriyle ilintili olan bu iki temel mesele, Arap-İsrail ihtilafı ile bölgede tırmanma istidadına giren kitle imha silahlarının yayılması tehlikesidir. Bu çerçevede, İsrail’in de güvenlik endişelerine son veren Arap Barış Planı ile bölgenin kitle imha silahlarından arındırılmasına imkan sağlayacak BM Güvenlik Konseyi Kararı’nı temel alan bir bölgesel silahsızlanma mekanizmasının, eş zamanlı olarak hayata geçirilmesinin esas referans alınması gereken noktalar olduğu kanaatindeyim. ABD Başkanı Obama’nın 2010 yılında New York’ta yapılan NPT İzleme Konferansı’nda bu fikri destekleyen beyanlarını takdirle karşılıyor ve silahsızlanma konusunda diğer büyük aktörleri de bu hususta inisiyatif almaya davet ediyorum. Böylece, Ortadoğu ve dünyanın pek çok yerinde adalet duygusunu zedeleyen, istikrarsızlık ve aşırılıklara sebep olan Filistin meselesinin adil ve kalıcı bir şekilde çözülmesi, İran’ın ve diğer bölge ülkelerinin büyük tehdit algılamalarına bağlı gerilimlerin giderilmesi mümkün olabilecektir.

Gül’den başkanlık sistemi uyarısı

Gül konuşmasında tartışma konusu olan başkanlık sistemine de değindi: “Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin en önemli gündem maddesi, yeni anayasanın yapımı oldu. Milletimizin özlemi ve beklentisi olan bu anayasa için vade, bugün başlayan yeni yasama yılıdır. Özgürlükçü bir anayasayla, herkesin hak ve hürriyetlerini garanti altına alan, kimsenin kendisini dışlanmış hissetmeyeceği yeni bir vatandaşlık mukavelesinin gerçekleştirilmesi gerekir. Yeni anayasa yapım sürecinde, pek çok meselenin ve alternatif anayasal sistemlerin gündeme getirilmesi, bu sistemlerin olumlu ve olumsuz yanlarının irdelenmesi sağlıklı bir tartışmadır. Bu sistemlerin dünyada başarıyla uygulandığı örnekler bulunduğu gibi, ciddi sıkıntılara yol açtığı örnekler de mevcuttur. Önemli olan dünyadaki mevcut örnekleri de dikkate alarak, meseleyi kendi bütünlüğü içinde, tüm veçheleriyle tartışmaktır. Yapılması gereken; köklü anayasal tecrübemizin ışığında milletimizi layık olduğu seviyeye taşıyacak; temel hak ve özgürlükleri genişletecek; halkımızın birlik ve beraberliğini pekiştirecek; demokrasimizi kurumsallaştıracak bir anayasanın biran önce hazırlanmasıdır.

- BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ: Ülkemizde bugün herkesin görüşlerini rahatlıkla ifade edebileceği bir özgürlük ortamı bulunuyor. Bu yolda eksikler veya yanlış uygulamalar, demokrasiyi zedeleyen görüntüler söz konusu ise bunların hepsi hiç gecikilmeden ortadan kaldırılmalıdır. Bir ülkede yazarların, düşünürlerin ve fikir adamlarının görüşlerini korkusuzca paylaşabilmeleri, o ülkeye itibar kazandırır. Aynı şekilde, gazeteciler, haberciler ve bir bütün olarak medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamaları da temel esastır. Hiç kimse fikirleri ve fikirlerini medya yoluyla açıklaması yüzünden hapse düşmemelidir. Şiddeti teşvik eden ile görüş açıklayan arasında kesin bir ayrım gözetilmelidir. Türk milletinin ve geleceğin Türkiye’sinin her bakımdan daha parlak ve aydınlık olacağına dair inancımı tekrarlıyorum. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yüce Meclis’in ebediyete intikal etmiş tüm üyelerini rahmetle yad ediyor ve yeni yasama yılının Milletimiz için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum.”

Ekonomide talimat değil doğru politika

Gül, TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı yeni yasama yılı açış konuşmasının son bölümünde ekonomiye yer verdi: “Şu gerçeği unutmamalıyız; arzu ettiğimiz neticeler, talimatla değil, doğru politikalar izlemekle elde edilebilir. Her iki kavram, yani sürdürülebilirlik ve istikrar, aynı zamanda, birbirine yakından bağlı ve birbirini etkileyen olguları ifade etmektedir. Vurgulamak istediğim husus, cari politikaların geçici başarılarıyla yetinmeden, ekonominin yapısal olarak daha güçlü temeller üzerine kurulmasını sağlayacak, orta ve uzun vadeli yapısal reformları hayata geçirecek stratejik vizyonun kaybedilmemesidir.”

MECLİS’İN İLK GÜNÜNDEN NOTLAR

- TOKALAŞMADAN BAŞLADI: TBMM Genel Kurulu’na ilk gelen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Kılıçdaroğlu’ndan hemen sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli salondaki yerini aldı. Meclis’e son gelen lider Başbakan Erdoğan oldu.Başbakan Erdoğan Genel Kurul salonuna geldikten sonra çok sayıda milletvekili yanına giderek elini sıktı. Başbakan daha sonra yerine geçti. Üç lider de yeni yasama yılının ilk gününde birbirleriyle tokalaşmadı. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş açılış törenine katılmadı. BDP Eş Başkanı Gülten Kışanak ise Meclis’teki yerini aldı.

- AYAĞA KALKMADILAR: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Genel Kurul salonuna girerken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ayağa kalkmadı. Gül konuşmasının ardından salondan ayrılırken de Kılıçdaroğlu ile bazı CHP’li milletvekillerin ayağa kalkmaması dikkat çekti.

- MHP’LİLER DE KALKMADI: Cumhurbaşkanı’nın çıkışı sırasında MHP’li 4 milletvekilinin de ayağa kalkmadıkları görüldü. Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Ankara Milletvekili Zühal Topçu ve Murat Başesgioğlu’nun protesto amacı taşımadıkları sadece Cumhurbaşkanı Gül’ün çıkışını fark etmedikleri öğrenildi.

- AKP’DEN 3 CHP’DEN 2 ALKIŞ: Cumhurbaşkanı Gül yeni yasama yılının açılışında 23 sayfadan oluşan 37 dakikalık bir konuşma yaptı. Gül, konuşmasının farklı yerlerinde farklı partilerden alkış aldı. Gül’ün tutuklu milletvekillerinin Meclis’te olmamasından dolayı rahatsızlığını söylediği bölüm ile tutuklu gazetecilere vurgu yaptığı “medya mensuplarının halkı haberdar etme görevlerini yerine getirirken hiçbir engelle karşılaşmamalıdır, fikirlerini medya yoluyla açıklayanlar hapse düşmemelidir” dediği bölümler CHP sıralarından alkış aldı. Gül dış politika bölümünde “haklının yanında olacağız” ifadesini kullandığında, Türk ekonomisinin 5 kat büyüdüğünü söylediğinde ve Türkiye’nin değişen dünya düzeninde “erdemli güç” olduğuna vurgu yaptığında AKP sıralarından alkış aldı. Gül’ün Türk ekonomisi ile ilgili sözlerine AKP’den alkış gelirken CHP sıralarından memnuniyetsizlik sesleri duyuldu.

- KABİNEDE BİR EKSİK: Yasama yılının açılışına Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz dışında tüm bakanlar katıldı.

Balbay ve Haberal oradaydı

CHP’de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun oturduğu sıranın hemen arkasındaki sıranın masasına tutuklu milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın adları yazılı pembe çiçekler yerleştirildi. Bu sıra boş bırakıldı.

Bu hafta en önemli gündem tezkere

TBMM Genel Kurulu, hafta boyunca denetim konularını görüşecek. Genel Kurul’da; 2 Ekim Salı, 3 Ekim Çarşamba ve 4 Ekim Perşembe günleri sözlü sorular yanıtlanacak. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, milletvekillerinin sözlü sorularına yanıt verecek. Genel Kurul’un bu haftaki en önemli gündemi, sınır ötesi operasyonlar konusunda hükümete verilen yetkiyi bir yıl daha uzatılmasını içeren Başbakanlık Tezkeresi olacak. Genel Kurul, tezkereyi 4 Ekim Perşembe günü görüşecek. Hükümete verilen yetkinin süresi 17 Ekim’de doluyor.

BDP’liler İstiklal Marşı’nı okumadı

Gül’ün Meclis’e girişi sırasında ayağa kalkan BDP’li milletvekilleri ardından okunan İstiklal Marşı’na eşlik etmedi. Meclis kamerasının yakın çekim yaptığı anlarda, BDP’li milletvekillerin İstiklal Marşı’na tepkisiz kalması dikkatlerden kaçmadı. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da açılış törenine katılmaması dikkat çekti.

Haberin Devamı