Gazete Vatan Logo
Magazin Türk şarkıcı Elton John'la aynı sahnede

Türk şarkıcı Elton John'la aynı sahnede

Türk şarkıcı Elton John'la aynı sahnede

Nice'in hemen kuzeydoğusunda, Fransız Rivierası boyunca uzanan Deniz Alpleri'nin

eteklerinde bir prenslik, Monaco... 1856'da Monaco prensi III. Charles'ın bir anonim

şirkete verdiği izinle 1861'de açılan casinoların çevresinde gelişen yerleşime beş yıl

sonra Monte Carlo adı veriliyor. Ardından Monaco Prensliği’ne gelir kaynağı sağlamak

amacıyla, Monte Carlo dünya zenginleri için lüks ve görkemli bir casino merkezine

dönüştürülüyor. Bu casinolarıyla ünlü gece gündüz yaşayan şehir ‘Yaz Festivalleri’ adı

altında o gün bugündür, Frank Sinatra’dan Paul Anka’ya, Adamo’dan Elton John’a,

Boy George’dan Lana Del Rey’e Perihan’dan Esin Afşar’a, Ayferi’den Ajda Pekkan’a

derken Tarkan’a kadar sayısız ünlü ismi ağırladı. İşte tüm bu unutulmaz anların hele

de Ajda Pekkan’ın 2000 yılında Sporting Club Monaco’da verdiği efsane konserin canlı

şahidi Erkan Özerman’a “Monaco’dan kimler geldi kimler geçti?” diye sorduk ve o da

Klass okurları için Monaco’nun hikâyesini ve sıcağı sıcağına Tarkan konserini anlattı.

Monaco deyince “Fransa’nın güneyinde bir avuç kadar ufak olan Monaco Prensliği, bir

Haberin Devamı

gün tekrar ülkelerine dönecek olsalar da soylu Rus asilzadelerinin yaşam tarzlarına uygun

olan görkemli bir casino ve güney sahillerinin en güzel otelini Paris operasının mimarı ünlü

Garnier’e yaptırmıştı. Bu eser hala görkemli bir abide gibi yaşamakta” diyerek söze başlayan

Erkan Özerman, “Yeri gelmişken söyleyeyim Monaco’nun casinolar şehri Monte Carlo’daki

kumarhaneler ya da Monaco’daki kumarhaneler tabiri çok yanlış. Çünkü resmi olanlara

casino kaçak olanlara kumarhane denilmekte... Öncelikle bu yanlış söylemi düzeltmek lazım”

diyor.

Ünlü organizatör bizi önce zihnimizde canlandırabilmemiz için anlatacağı hikâyelerin geçtiği

Sporting Club’a götürüyor ve işleyişini anlatıyor: “Monaco kıyıları zamanla adeta denizden

yer çalarak bir mücevher kadar güzel birçok binaya kavuşmuştur. Bunlardan biri de 1974

senesinde yapılan, ‘Sporting Club’ adını taşıyan ülkenin ikinci büyük casinosudur. Bu

casino, yazın yemekli show programı yapan, Avrupa’nın en şık salonuna sahiptir. Kompleksin

Haberin Devamı

içinde bir de diskoteği vardır. Adı Jimmy’z... Onun da açılışını şarkıcı Regine yapmıştır.

Prenseslerle fazla anlaşamadığı için yönetimi başkasına bırakıp ayrılmıştır. Yaz aylarında

her gece renkli bir show programı sunan bu gösteri merkezi içinde her yıl dünyaca ünlü

sanatçıların gala yemekleri verilir. Buradaki sistem Kıbrıs’taki otel ve casinoların çalışma

sisteminin aynısıdır. Bu casinoların tek gayesi oyun oynayacak müşterileri cezbetmek

ve bu çarkın devamını sağlamaktır. Mesela geçtiğimiz yıllarda da Rocks Hotel Monaco

gibi birçok sanatçıyı sahneye çıkarmıştır. Örnek olarak aynı sezonda Paul Anka, Adamo,

Engelbert Humperdinck sahne alırken, buna karşılık Merit Hotel’de Enrico Macias, Danny

Brillant, Chicco & Gypsies sahne almıştır.”

Ardından Erkan Özerman’dan Avrupa’nın bu en şık salonunda sahne alan efsane isimlere

Mega Star Tarkan’ın nasıl dahil olduğunu ve starlara biçilen ücretleri öğreniyoruz...

“Monaco’daki Sporting Club bu tarz çalışmalar içinde en önemlisi ve en görkemlisidir. Frank

Haberin Devamı

Sinatra’dan başlasak 40-50 tane dünyaca ünlü şarkıcının adını yazmamız gerekir çünkü hepsi

orada sahne almışlardır. Dünyaca ünlü sanatçıların yanı sıra Lübnan, Yunanistan, Mısır (Amir

Diap) gibi ülkelerin önde gelen sanatçıları burada sahne aldı; Türkiye’den 2000 senesinde

orada dünya çapındaki sanatçılarla beraber sahne alacağı ilan edilen ve afişlerde adı geçen

şarkıcımız ise Ajda Pekkan’dı.

Bu yıl 4 Temmuz’da başlayıp 20 Ağustos’ta biten ve sahne alacak sanatçıların önceden ilan

edildiği listede, afişte de görüldüğü gibi büyük bir kadro yer aldı. Bu denli kapsamlı olduğu

için ‘Yaz Festivali’ adı verilen ve Sporting Club Monte Carlo’da gerçekleştirilen konser

serisinde yer alan ünlü sanatçıların hangi gün sahne alacakları afişte görülüyor ama biz yine

de tek tek sayalım... Temmuz ayında; Lana Del Rey, Robin Thicke, Liza Minnelli, Chic

Featuring Nile Rodgers, Let it be/The Beatles Musical, Patrick Bruel, Marcus Miller & Jeff

Beck and Guests, The Jacksons, Christophe Mae-Soiree Fight Aids Monaco, Elton John &

Haberin Devamı

Band,Paul Anka, Paolo Conte, Gala de la Croix-Rouge... Ağustos ayında ise Monegasque,

Boy George, Status Quo, Bryan Adams, Gipsy Kings, Neil Young & Crazy Horse, Julio

İglesias, Elvis & Friends the Show, Renzo Arbore l’orchestra İtaliana, Laura Pausini, Tom

Jones, Macklemore & Ryan Lewis.

“BU SENEKİ EN YÜKSEK ÜCRET 500 EURO OLAN ELTON JOHN KONSERİ,

TARKAN’IN YEMEKLİ GECE FİYATI İSE 220 EURO”

Ayrıca verilen ilanda gala olmayan gecelerde yemek 120 euro, içki de 70 euro olarak

sabitlenmiş. Starların geçtiği galalara gelince fiyatlar yükseliyor ayrıca her sanatçı için başka

bir ücret talep ediliyor. Bu seneki en yüksek ücret 500 euro olan Elton John konseri. İlan

edilen programda mesela Liza Minnelli iptal edilmiş yerine Paolo Nutini konulmuş. Başka bir

değişiklik olup olmadığı konusunda soru sorulunca ilanlarda olmayan sonradan eklenen ve

internet yoluyla duyurulan Türk şarkıcı Tarkan deniyor. Onun da yemekli olarak gece fiyatı

220 euro. Hatta afişlerde o kadar detaylı ilan verilmiş ki şayet içki içilmeden ayakta konseri

izlemek isterseniz bile 80 euroluk bir ücret ödemeniz gerektiği yazıyor.”

Monaco’nun hikâyesini öğrenip, starların sahne aldığı Sporting Club’la tanıştıktan sonra

geçiyoruz sorularımıza... Ve Erkan Özerman yeniden başlıyor anlatmaya...

Erkan Bey yaşayan tarih gibisiniz... Monaco’da bugüne kadar hangi Türk

sanatçılarının sahne aldığını anlatır mısınız?

60’lı yıllarda Kızılhaç balosunda Prenses Grace de Monaco yani sinemadaki adıyla Grace

Kelly dünya sosyetesini bir araya getirdiği unutulmaz geceler yaşatmış ve Kızılhaç’a büyük

meblağda yardımlar yapmıştır. Grace Kelly’nin organizasyon bakımından da çok başarılı

olan geceleri Monaco’ya gerçekten büyük katkılar sağlamıştır. İşte o gecelerden birindi

Federico Fellini’nin ‘Satrycion’ filminde dans eden göbeğine inciler yapıştırılmış o kadın,

Kızılhaç balosunda dans etmiş ve büyük bir başarı kazanmıştır. İtalyan bir sanatçı olarak

lanse edilen o isim aslında bir Türk olan Perihan’dı. Daha sonraki yıllarda bu dansçı İran

İmparatoriçesi Süreyya’nın kardeşinin kız arkadaşı olarak İtalyan basının en önemli magazin

malzemelerinden biri olmuştu. Yıllar sonra da Türkiye’ye döndüğünde Zeki Müren’in

himayesinde alaturka şarkılar okudu.

Daha sonra 1970’te Monte Carlo TV kapanış gösterisinde opera salonunda Gilbert

Becaud’un konseriyle noktalanan o gece Esin Afşar sahne almıştı. Fransız basının büyük

ilgi gösterdiği Afşar, gün boyu ve programda giydiği birbirinden güzel kıyafetlerle şıklığıyla

da ön plana çıkmıştır. Yazdığı hayat hikâyesinin bir paragrafında Esin Afşar yaşananları

şöyle anlatır: “Dört bavul kıyafetle beni Monaco’ya götürdü son derece rahatsız olmuştum.

Mülteciler gibi taşınıyor muyuz?” diye sormuştum. Erkan Özerman’ın ısrarları karşısında

menajerim olduğu için her dediğine evet demiştim. İyi ki demişim. Festivalin en gözde

sanatçısı Claudia Cardinal’di. Onun bir filmiyle noktalanmıştı festival. Gilber Becaud’yu

orada ilk defa sahnede görüyordum ve ne kadar büyük bir sanatçı olduğunu tekrar anlamış

oldum.” Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen katılan, o dönem TRT Yönetim Kurulu Üyesi olan

Prof. Oktay Sinanoğlu, Esin Afşar’ın büyük ağabeyiydi. Ayrıca Mahmut Öngören, elmas

kralı Jean Tosunyan ile bu unutulmaz seyahatte hep beraberdik. Bu operasyon Madame Nadia

Lacoste aracılığıyla gerçekleştirilmişti. O zamanlar muhteşem tarihi casinonun alt katında

insanların gece yarısı show’u olarak gittikleri bir de gece kulübü vardı. Tesadüfe bakın

ki orada da şarkı söyleyen bir Türk şarkıcısı vardı, adı Ayferi’ydi. Ankara’da geçen 60’lı

yıllarımdan tanırım onu da, radyo müzik prodüktörlerinden bir trafik kazasında kaybettiğimiz

Salva Azuz’un eşiydi. Daha sonraki yıllarda Türkiye’nin en ünlü mankenlerinden biri olan

Yusuf Azuz’un da annesiydi. Tek klasik müzik sanatçımız ise 1999 yılında deprem yararına

kongre merkezinde resital veren Fazıl Say’dı.

Varlıklı ailelerin tercih ettiği Monte Carlo Sporting Club’ü, düğünler, Brit Mila (bizim

konuşma dilimizde bar mitzva), ödül törenleri için de boş olduğu tarihlerde kiralanıyor.

Bir kez Star TV Türk sanatçılarını yer aldığı bir konser yaptı ve salonu kiraladı. Bu işin

organizatörü de Ahmet San’dı. Yine bir Galatasaray-Monaco maçı vardı. Gelen taraftarlar

için düzenlenmiş özel bir geceydi. Hatırladığım kadarıyla Kenan Doğulu, Özcan Deniz,

Muazzez Ersoy gibi yeni parlamış sanatçıların yanı sıra dönemin en ünlü show girl’i olarak

kabul edilen Seyyal Taner aklımda kalanlar... Playback olarak şarkılarını söylediler ve bu

da Star TV’ den canlı olarak yayınlandı. Aklıma bir ufak detay da geldi... Sporting Club’ün

kira parası ödenmeyince yöneticiler Türkiye’ye telefon açıp Galatasaray Spor Kulübü

yönetimine ‘O geceyi siz yaptınız; kirayı ne zaman ödeyeceksiniz?’ demişler ve Adnan Polat

ayıp olmasın diye ödemişti. Halbuki Galatasaray yönetimiyle hiç alakası yoktu.

Tabii bir de efsane Ajda Pekkan konseri var...

2000 yılında Ajda Pekkan’ın Sporting Club Monaco’da verdiği efsane konser oradaki

insanların belleklerinde hala yaşarken, bir gün gazetelerde şaşkınlık yaratacak bir haber

çıktı. Tarkan ilk defa Monaco’da sahneye çıkan Türk artistti... Yazı fazlaca süslenmiş ve

gerçek dışıydı. Ne yazık ki bu basın bültenini inceleme yapmadan bütün gazeteler bastı.

SBM’de çalışmakta olan bir Türk Hanım bu bülteni hazırlamış... İstanbul sosyetesini Monaco

gazinolarına tekrar kazandırmaya çalışan bir promosyon içindeymiş. Bunların hepsi çok

güzel ama... Ajda Pekkan’ı inkâr edinceye kadar. Çok kişi bu haberin Tarkan’ın ekibinden

onun halkla ilişkilerinden çıktığını zannetti. Ne var ki sanatçının ne kendisi ne de onunla

çalışanların böyle bir yazıyla uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığı hemen anlaşıldı. Bu

röportajda Ajda Pekkan konseriyle ilgili çok geniş detayları da anlatacağız. Elimizdeki

gazete kupürü ‘Nice Matin’ gazetesinde o günün konserleriyle ilgili yayınladığı fotoğraf ve

haberle bu olayın bütün gerçeği anlatılıyor... Ayrıca hatırladığım kadarıyla Paris’te, Fransa’da

plaklarının lanse edildiği sene Tarkan Monte Carlo’ya gitti, müzik ödüllerinden birini de bu

salonda Adriana Karembeu’nun elinden aldı.

Sizin Monaco’da bu salonu kiralayıp Ajda Pekkan’ı çıkardığınız gibi garip iddialar da

var. Ve büyük bir başarınız olduğu da ilave ediliyor.

23 Ağustos 2000 tarihinde Monaco’daki o gecenin gerçek adı Prestige De la Turquie –

Türkiye’nin onur gecesi diye de tercüme edilebilir. Monaco’nun halkla ilişkilerinden yıllarca

sorumlu olan ve konserlerde yer alacak sanatçılara karar verip o seneki programı anons eden

kişi Rolfo Fontana idi ve emekli oluyordu. Son olarak o yıl sorumluluğunu taşıdığı ve her

gece başka bir sanatçı geçtiği için adının ‘Yıldızlar Festivali’ olarak anılan konser dizisine

Türkiye gecesini de ilave etmişti. Benden bir Türk sanatçısı istediklerini Chico & Gypsies’in

menajeri Bernard Biglion aracılığı ile bildirdiler. Ben de böyle önemli bir gece için sanatçım

olan Ajda Pekkan’ı önerdim. Kabul ettiler. Ben de sanatçının ücretini 50.000 usd olarak

sundum kabul gördüm. Gerçekten Ajda Pekkan o akşam Fransız ve İtalyan seyircilerinin yanı

sıra ertesi gün oynanacak olan Galatasaray-Real Madrid maçı için İstanbul’dan gelen elitlerin

büyük ilgi göstermesiyle o yazın salonu tıklım tıklım dolduran iki üç büyük sanatçısından biri

oldu. Daha önceki günlerde sahneye çıkan Lara Fabian üçte bir salona, Mireille Mathieu ise

yarım dolu salona okumuşlardı. Çok şık ve çok güzel olan Sporting Monte Carlo Show

dünyasında, bir zamanların Maksim Gazinosu havasında, onun iki misli büyüklüğünde

Akdeniz sularının üstünde inşa edilmiş, Avrupa’nın en şık gece kulübü olarak anılıyordu.

Rahmetli piyanist Buğra Uğur’un orkestra şefliğinde 14 müzisyenden meydana gelen

orkestramız bir saat kırk dakika süren konserini başarıyla noktalamıştı. Salonun tam

ortasındaki şeref masasında Türkiye Büyükelçisi Sönmez Köksal ve eşi Filiz Akın vardı.

Annem Nurhayat Özerman’da onlarla onur masasındaydı. Ayrıca o geceden aklımda kalan en

görkemli masalardan biri Semiramis Pekkan ve eşi Lulu Galvani’nin olduğu masaydı.

Sahnenin yanındaki uzayan masaydı. Sanatçının eniştesi Monaco’da bizim emrimize,

Londra’dan getirdiği muhteşem bir limuzin Rolls Royce’u verdi. Siyahi de bir özel şoförümüz

vardı. Salonda, şu anda aklıma gelen ilk isimler Dice Kayek, Aslı Üstünkaya, Havva-Ertan

Ertekin, Mehmet Ali Birand, Gade Şakir ve yanında misafir olarak getirdiği dünyaca ünlü

şarkıcı Shirley Bessi’nin bulunması o gece büyük bir enerji de yarattı. Mustafa Sarıgül o

zamanki eşi Aylin Kotil, Hayim Fresco ve eşi bizi hiç yanlış bırakmıyordu. Ne gariptir ki

yıllar sonra bir gün gazetede Meltem Cumbul’un evlendiğini gördüm. Yakışıklı sarışın bir

delikanlıyla... İşte o delikanlının babası da o zaman Ajda Pekkan’ın boy firendi olarak

Söke’den kalkıp gelmiş ve Semiramis Pekkan ile aynı masayı paylaşıyordu. Gecede bir de

gazeteci dostlarımız vardı. Şengül Balıksırtı, Şenay Düdek, Uğur Güneri... Yusuf Albükrek

tüm aile efradıyla ve dostlarıyla salondaydı. Yoklama yapsak bir eksikleri yoktu. Dikkatimi

çeken önemli hususlardan biri Türkiye ile iş yapan Fransa’nın çok önemli ve zengin

şirketlerinin yöneticileri ve çevreleri ile o gece bir rekabet halindeydiler. O gece programına

Ajda Pekkan özel olarak bir Türk müziği parçası koymuştu. O da üstat Sadettin

Kaynak’ın ‘Üzgünüm Leyla’ adlı melodisiydi. O kadar beğenildi ki şarkıyı ikinci kez okudu.

Monaco televizyonu MTC’nin özel olarak banta aldığı bu geceyi ve Monte Carlo’da

kaldığımız üç belki dört gün Ajda Pekkan’ın çekerek hayatı dökümanter olarak dünyada

yayınlandı. Ve bunun prodüktörlüğünü Leyla Lusette Bergui yaptı. Ve bu unutulmaz

güzellikteki ‘Türklerin Prestij Gecesi’ Ajda Pekkan ile taçlandı. Ertesi gün Galatasaray’ın

Real Madrid’i 1-0 yenerek şampiyonlar şampiyonu olması, bize kelimelerle anlatılamayacak

kadar büyük bir bayram havası yaşattı.

BU GÜZEL KADINI BUZDOLABINDA MI SAKLADINIZ BUGÜNE KADAR!

Bu konserde çok özel sizde anısı olan, hiçbir yerde nakletmediğiniz bir şey oldu mu?

Bir değil birçok... Rolfo Fontano beni konserden bir gün önce yemeğe davet ettiğinde

İsviçre’deki okul arkadaşım sorarak ‘Avukat Yiğit Okur’u tanıyor musun?’ dedi. Cevabım

çok kısa ve netti. “Evet, ağabeyimdir” dedim. Bu sefer daha bir şaşkın bir ifadeyle “Olur

mu onun kardeşini tanıyorum ben!” deyince Galatasaray lisesinden ağabeyimdir kendileri,

büyüğümdür ve birbirimizi çok severiz; benim de büyük saygım vardır ona deyince “O zaman

sana çok özel bir soru sormak istiyorum” dedi ve “Yiğitciğim neden evlenmiyorsun diye

sordum ona. Bana 33’lük bir long play plak gösterdi. Üzerinde çok güzel bir hanımın resmi

vardı. ‘İnsanın böyle bir sevgilisi olur da evlenir mi? Ben hayatımdan çok memnunum dedi’

dinledikten sonra plağın üstünü okudum, Ajda Pekkan yazıyordu. Ve bana hediye etti.” Diye

anlattı. Ardından “Yarın konser verecek olan Ajda Pekkan ile o hanımın bir ilişkisi var mı,

isim benzerliği mi?” diye sordu. Hayır, Mösyö Fontana dedim aynı hanım. Cevabı kısa ve

yine çok netti. “Ciddi olamazsınız... Bu güzel kadını buzdolabında mı sakladığınız bugüne

kadar!” dedi.

Siz Tarkan’ı bir kez Açıkhava tiyatrosunda bir kez de Ajda Pekkan ile beraber

izlemişsiniz. Yanınızda DMC’nin CEO’su prodüktör Samsun Demir varmış ve size

“Bugün 50,000 ile çıkış yaptık. Onun şarkılarını da bu konserde izleyeceğiz” demiş. Ve

bir Fransız şampanyasına iddiaya girmişsiniz. Bu cd en az 300,000 satar demişsiniz. O

da size “Ağzından ballar akıyor bu dediğin çıkarsa ben sana bir kasa şampanya hediye

ederim” demiş. Bu hikâye gerçek mi?

Yüzde 100 gerçek. Zaten bu hikâye o hafta içinde OK Dergisi’nde bütün tafsilatıyla

yayınlanmıştı.

Şampanyalar geldi mi?

Maalesef gelmedi... Zaten gelmiş olsa bile artık içemiyorum. Çünkü pankreatit geçirdim.

O geceki konserde menajeri Uygar Ataş ve Ataberk Oral ile de iddiaya girmişsiniz.

“İki konser yaptık rekor kırdık 10,000 seyircimiz oldu” dediklerinde siz de on konser

yaparsınız 50,000 kişi yapar. Hadi sizinle de şampanya iddiasına girelim demişsiniz...

Aradan 5 sene geçti, onlardan da şampanya gelmedi. Ama 50,000’in üstünde seyirci sanatçıyı

dinlemeye geldi.

Peki, Tarkan Monte Carlo’da nasıldı sizce?

Aynı başarıyı tekrarladı. Cote D’Azure sahillerinde yani Nice, Monte Carlo, Cannes gibi

şehirlerdeki Türkler sanatçılarını yalnız bırakmadı. Şayet helikopter servisi iptal olmasaydı

St. Tropez’deki müzikseverler de Monte Carlo’ya gelebilirlerdi. Ne var ki bu yaz sıcağında

arabayla iki buçuk saat yol yapmak oldukça zor. Bu arada Tarkan çok başarılı bir seçimdi...

Çünkü Türk seyircisinin dışında onun hayranları olan Ruslar ve Azeriler dünyanın bu en

zengin sahil şeridinde yaşıyorlar. Onların da bu konsere ilgi göstermesi kaçınılmazdı. Böylece

dolu bir salonda başarılı bir konser izlemek herkesi mutlu etti. İlk kez bir organizasyona imza

atan genç meslektaşımız Hülya Biren de meğerse çok saydığım ve sevdiğim Orgenaral Işık

Biren’in kızı çıktı; hem de Galatasaray liseli. Önümüzdeki yıllarda büyük başarılara imza

atmasını gönülden diliyorum; ağabeyi olarak da destekliyorum.

Monte Carlo için en son sözünüz nedir?

Monaco’dan kimler geldi kimler geçti... En çok sevilen yıllardır Monte Carlo’da çocukları ve

torunlarıyla yaşayan Yusuf Albükrek oldu. Fahri konsoloslar, ülkemizin her konuda zirvedeki

kişileri, Monaco’da mutlaka birçok kez geçmişlerdir. Ama yeter ki ‘Türk olsun’ diyen her

vatandaşımıza iki elini uzatan İstanbul beyefendisi Yusuf Albükrek’tir.