Bir güven meselesi

Haberin Devamı

Gözüm Nil’in yazısına takıldı. O kendine has üslubuyla şık bir cümle kurmuş: “Bir türlü gözümü kapatıp, kendimi sırtüstü kollarına bırakamadığım ülkem”.

Biz okurlar bir âlemiz: Bir yazarın “ciddiyetini” gösteren şeyin onun bahsettiği konular olduğunu sanıyoruz. Bizim gözümüzde “ciddi” sayılması için yazarın Ergenekon, AKP, laiklik, ordu, kapatma davası konularından birini seçmesi gerek.

Oysa gerçek bunun tersi: Yazarın iyisi “küçük” konularda belli oluyor. Konu küçüldükçe gereken yazarlık gücü artıyor çünkü. Ne demişler: “Dar kapıdan geçeceksin”.

Bence bir çocuğun gülüşünden, bir çiçeğin açışından, bir kadının rüzgârda savrulan eteğinden bahsederken hayata dair söz söyleyebilen yazar, ciddi demektir. Bunu unutmak haksızlık olur.

Yani Nil Karaibrahimgil ciddi bir yazar; kendisine “yazar” demese bile. En azından köşelerinde her Allah’ın günü, tek bir yeni düşünce bile üretmeden aynı siyasi sakızları çiğneyenlerden daha yaratıcı. Söylediği de gayet ciddi bir söz: “Bir türlü gözümü kapatıp, kendimi sırtüstü kollarına bırakamadığım ülkem”.

***


Oyunculuk eğitiminde vardır; gözlerinizi kapatır ve kendinizi arkanızda duran arkadaşınızın kollarına bırakırsınız. Ona güvenirsiniz çünkü. Daha doğrusu, güvenmeniz gerekir. Yoksa aynı sahneye çıkıp oyun oynayamazsınız.

Aslında yazarlık da işte böyle bir şey... Okuyucu yazarın satırlarına bırakır kendisini. Haliyle, yazarına güvenmek ister.

***


Herkesin rolü ayrı: Kimi jakoben cumhuriyetçi rolünü seçmiş, kimi muhafazakâr demokrat... Kimi hakkını arayan Kürt, kimi inanmış bir Kemalist... Kimi liberal, kimi solcu...

Bazen kendimiz seçmişiz bu rolleri, bazen de hayat doğduğumuz an elimize tutuşturuvermiş. Arada değiştirdiğimiz de oluyor, hayat boyu aynı rolü oynadığımız da...

Ama dünya görüşleri farklı da olsa bir ihtiyacı var yurttaşların: O ülkeyi ülke yapan temel noktalarda birbirlerine güvenmek istiyorlar. Yoksa ülke yaşanacak yer olmaktan çıkıp ölünecek yer haline geliyor.

Vatan uğruna ölmek iyi belki; ama vatan uğruna yaşamak ve yaşatmak çok daha iyi...

Oyuncular biziz, sahne bizim vatanımız. Rolümüzü oynayabilmemiz için oyunun sürmesi gerek. Bunun için de birbirimize güvenebilmemiz şart; özellikle gözlerimizi kapatıp kendimizi sırtüstü bıraktığımız zamanlarda.


DİĞER YENİ YAZILAR