Erkekliğin arka odası

Haberin Devamı

“Tarihin Arka Odası”na ne zaman rastlasam, garip bir mahcubiyet hissiyle izlerim. Bilenler bilir; bu değerli programın asıl ilginç tarafı, Murat Bardakçı ve arkadaşlarının tarihe yaklaşımları ya da Pelin Batu’nun zarafeti değildir.

Program ilginçtir, çünkü her defasında aynı insanlık dramına tanık eder bizi: Aşağılamaya çalışan erkekler karşısında tek başına varoluş mücadelesi veren kadın.

Bir insanın kadın olduğu için maruz kaldığı muameleyi ve o muamelenin erkekliğin karanlık arka odalarında aldığı biçimleri görmek, son derece çarpıcıdır.

Hatta vaziyetin son ulaştığı hal, gecenin köründe Ingeborg Bachmann’ın sözünü getirmiştir bu fakirin aklına: “Faşizm, iki insan arasındaki ilişkide başlar.”

***


Gerçi sözcükler kolaydır: Ağzımızı açınca mangalda kül bırakmayız. Hepimiz medeni, beyefendi ve eşitlik taraftarıyızdır.

Ama ayinesi yapıp ettikleridir kişinin. Siz kendinize istediğiniz kadar “münevver” ya da “allame” deyin. Bir kadına ve onun kendisini ifade etme çabasına karşı tutumunuz turnusol kâğıdıdır mesela: Aslına nerelerde olduğunuz şak diye çıkıverir ortaya.

***


Pelin Batu’nun tarihçiliğinin ya da programcılığının eleştirilecek tarafları olabilir. Ama gittikçe zorlaşan bir “deplasmanda” verdiği mücadele takdire şayandı bence. En sonunda karşılaştığı terbiyesizlik karşısında program terk etmesi de.

Bir tarih programı olmasının yanı sıra, hâkim zihniyetin kadına verdiği değeri ifşa etmek adına iyi bir örnektir, “Tarihin Arka Odası.” Bu yüzden Pelin Batu geri dönmeli ve tarihi mücadelesine aynen devam etmelidir.

*****


Tweet misali

Bizi olgunlaştıran acılar biz olgunlaştıktan sonra unutulsalar keşke.

DİĞER YENİ YAZILAR