Çok tuhaf günlük-Son

Haberin Devamı

Cihangir düşmanlığı bu aralar moda. Önce Deniz Akkaya “Cihangir kahvelerinde oturarak oyuncu olunmaz” dedi, hemen ardından Reha Muhtar coşup Smyrna’ya takılanları vatana ihanetle suçladı.
Orada hiç yaşamamış biri olarak diyebilirim ki; Cihangir başkentidir Beyoğlu’nun. Beyoğlu da İstanbul’un başkentidir. İstanbul’da bildiğiniz gibi, Türkiye’nin başkentidir. Haliyle, Cihangir olmazsa hiçbir şey olmaz. Tıpkı Montmartre’sız Paris olmayacağı gibi. Beğenseniz de beğenmeseniz de gerçek bu.

***


Eurovision’a katılmayı kolay sanıyorsanız yanılıyorsunuz: Harun Tekin’in gözleri şimdiden yorgun bakıyor. On yıldır ilk defa görüştüğümüzde bir tuhaf oluyoruz. Zamanı telafi etmek amacıyla her şeyden bahsetmek istiyor ve bu yüzden hiçbir şeyden bahsedemeden kalıyoruz. Yalçın Küçük, Flaubert, Editors ve Tolga Akyıldız’la renklenen sohbetten aklımda kalan bir dost sıcaklığı.

***


Kanyon’da karşılaştığım Hamdi Koç “geçen gün seni televizyonda gitar çalarken seyrettim...” diyor. “Şarkı da söylesen bir yazar olduğun çok belli. Çünkü gözlerini kapıyor ve yalnızlığına doğru söylüyorsun.”

***


Çarşamba gecesi, Baykuş Cihangir’in açılışı...
Geceye katılmadan Kaktüs’ün Cihangir şubesinde yemek yiyoruz. Cengiz Semercioğlu’na hak vermemek elde değil: Beyoğlu yavaş yavaş Cihangir’le yer değiştiriyor. Bu gidişle yakında şunları da görebiliriz burada: Atlas Sineması, Galatasaray Lisesi, İnci Profiterol...
Şu an fark ettim ki Beyoğlu’nun simgesi diyebileceğimiz çok az şey kalmış aslında.

***


Şarkılarımı sahneye uyarlamaya karar veriyorum. Aynı gün Defne Turaç’la (tüm müzisyenlerin dostu Alp Turaç’ın değerli eşi) karşılaşıyor ve kendisinin bir punk grubu kurmakta olduğunu öğreniyorum. Anında beraber çalışmaya karar veriyoruz.
Persepolis filmindeki İranlı kızın dediği gibi: gibi “Punk is not dead.”

***


“Çok tuhaf günlük” burada sona eriyor. İsim için Ferhan Şensoy’a, üslup için Frederic Beigbeder’e (baba olacağımı söylediğimde cüzdanını çıkarıp kızının resimlerini gösteren Fransız), içerik içinse Ahmet Rasim’e teşekkür ederim. Tanrı hepinizi korusun.

DİĞER YENİ YAZILAR