73 metrekarede yaşıyoruz temalı evim

Hipno-terapinin kapatması gereken yerde açtığı iştahım biraz biraz normale döndü gibi..

Haberin Devamı

Hipno-terapinin kapatması gereken yerde açtığı iştahım biraz biraz normale döndü gibi..

Hakikaten hayretler içindeyim. Tamam, işlerimin genelde biraz ters gitmesine alışığım hatta malzeme çıkıyor diye seviyorum bile ama.. Bu.. Biraz tuhaf oldu gerçekten..

Henüz kahvaltılarda kontrolü ele geçirebilmiş değilim. Sabahları bir adet kurt olarak uyanıyorum. Hem de en açından! O kurt ne istiyorsa ULUYARAK yiyor, ben sadece servis yapıyorum.

Auuuuu! Peynir getir! Tamam..

Auuuuu! Domates kes. Tamam.

Auuuuu! Biber közle. Tamam.

Çok şükür evdeki zararlılar bitti de domates, maydanoz, peynir ve kepek ekmeği arasında dolanıp duruyoruz.. Miktarlar biraz abartılı da olsa.. Sabah sabah SEKİZ domates gibi..

Fakat akşam yemeklerinde iki porsiyondan bir porsiyona inebildim çok şükür. Ya içimdeki kurt erken uyuyor veya o kahvaltıdan sonra vücutta acıkacak takat kalmıyor..

***


Bu hipno-terapinin bir diğer yan etkisi de meşhur İsveç mobilya ve aksesuar mağazası IKEA müptelalığı oldu. Komple bütün maaşı İsveçliler'e bırakıp çıkmama ramak kaldı. Hipno-terapi dönüşü hazır Anadolu yakasına gelmişken, hazır altımda araba varken deyip gitmiştim hatırlarsanız.

Gidiş o gidiş.. O gündür bugündür her gün oradayım!

İlk gün esas niyetim sadece ve sadece bir cila alıp çıkmaktı. Geçen ay aldığım ahşap masaya sevgili arkadaşım E. bir güzel şarap dökünce, hadisenin cilasız olmayacağına karar vermiş ve lakin su bazlı mat cilayı başka yerde bulamayınca IKEA'ya yolumun düşmesini bekliyordum.

Bir kutu cila bana ayıptır söylemesi tamı tamına 187 YTL'ye mal oldu. Cilanın kendisi sadece ve sadece 7,5 YTL. Gerisi? Gerisi komple ıvır and zıvır.

Kendimi hangi noktada kaybettim bilmiyorum. Esasında aldığım hemen hemen hiçbir şey 15 lirayı geçmiyor. Saksı 1 lira, Japon feneri 4,5 lira, ayakkabılık 14,5 lira.. Tek tek baktığın zaman gayet uygun..

Uygun da.. Koca bir alışveriş arabasını doldurmadığın zaman!!

Hadi ilk günü anladık, sonraki günler? Sonraki günler komple sersemlik. Aldığım çatal bıçak takımı kutusundan eksik çıkti, hadiii git değiştir, Japon feneri küçük geldi, hadiii git değiştir, ayakkabılığı kasada unutmuşum, hadiii git al.. Tabii gitmişken eli boş dönmek olmaz, biri iki şey daha al..

Böyle devam ederse evim, IKEA'daki "36 metrekarede yaşıyoruz" "62 metrekarede yaşıyoruz" showroom'larına benzeyecek. Hatta benzedi bile..

Ey IKEA'cılar! "73 metrekarede yaşıyoruz" temalı küçük bir showroom'unuz da artık Arnavutköy'de var! Hani ilgileniyorsanız küçük bir ücret karşılığı müşterilerinize gösterebilirim! Ümraniye'ye kadar zahmet etmesinler, ben de bu arada bütçe açığımı telafi ederim hesabı.. İsveç köftesi sunamam belki ama bir bardak çay ikramımdır.. Gerekirse İsveççe de öğrenebilirim! (Hej IKEA!)

(Bu arada: Hipno terapistim İsveçli olabilir mi? IKEA hipnozuymuş meğer yaptığı?!?! Olabilir mi?)

DİĞER YENİ YAZILAR