İnce oy ayarları: Çobanlar birleşin!

Haberin Devamı

Aysun Kayacı’nun kendi oyunu bir çobanın oyundan daha ‘değerli’ bulması yeni bir şey değil. Demokrasi denilen şey (kötü bir sistem biliyoruz ama daha iyisi keşfedilmedi) dünyada var olduğundan beri tartışıldı bu. Oylar eşit olmalı mıdır? Bir prof. ile bir köylünün oyu “bir” olabilir mi?

Yeni kıyaslama: Bir manken ile bir çoban.

Başka kıyaslamalara ne dersiniz? Bir İslamcı ile bir laikçinin oyu bir midir? Bir Ulusalcı ile Konfederasyoncunun veya? Bir İzmirlinin oyu mu daha değerlidir Siirtlinin mi?

Bir Genç Sivil’in oyu kaç Ergenekoncuya bedeldir?

Bir anayasa prof.unun oyu mu daha değerlidir yoksa maden prof.unun mu? Hiç matematikçi ile genetikçi bir olabilir mi? Mühendislerden mi yana olacağız, sosyal bilimcilerden mi? Peki ya doktorlar? Yok mu hiç olmazsa seçim zamanı dr.lara bir kıyak?

Eşcinseller özel bir kategoriye girer mi? Bir buçuk oy olabilir mi mesela onların oy hakkı? Nedeni yok. Egzantriklik olsun.

İmamları, müezzinleri ne yapacağız? Adamlar kafadan taraftar. 60 bin kafadan taraftar, üstelik maaşları da bizim ödediğimiz vergilerle veriliyor.. Oldu mu şimdi? Hiç saymayalım.

Peki sanatçılar? Zira Aysun Kayacı’nın çıkış noktası ‘duyarlılık’ biliyorsunuz ve iddia edilir ya hep: Sanatçı duyarlılığı.. Alınganlık ve asabiyet dışında bir duyarlılık görmedim bugüne kadar ama olsun. Klişelerde vardır bir keramet. Bir yetmiş beş veriyorum, var mı arttıran?

Gayri Müslimler meselesi var bir de.. Oy vermeye kalkanı dövelim şeklinde bir teklifim var. AB çok mırmır ederse çeyrek oy hakkı makuldür. Dördü birleşip öyle atsın. (Sopa devam)

Kürtler mi? A ah?!? Kim onlar? (Ama sopa devam)

***


En sevdiğim mevzulardan biri şu: Kendini çok içtenlikle “ aptal” bulan kimse var mıdır?

Çirkin bulan çok. Beceriksiz bulan da. “ Ben iyi bir insan değilim” diyene de çok rastladım. Tembel olduğunu açık açık itiraf eden, kadın düşkünlüğünü en keyif aldığı ‘ kötü’ huyu olduğunu söyleyen, kıskanç, huysuz, asabi, sabırsız, kırıcı, bencil, pasaklı, sakar, müşkülpesent olduğunu bilen (başkalarından saklamak ayrı bilmek ayrı) var ama iş aptallığa gelince..

Okuyamamıştır çünkü annesi babası destek vermemiştir..

Kazanamamıştır çünkü torpili yoktur..

Öğrenememiştir çünkü kafası çok dağınıktır..

Çözememiştir çünkü problem çok mantıksızdır..

Çalıştıramamıştır çünkü alet bozuktur.

Monte edememiştir çünkü meşhur İsveç firması (anladınız siz onu) eksik vida, somun, conta koymuştur.

Dersleri kötüdür çünkü hoca öğretemiyordur.

Hem zaten ‘biz bunları gerçek hayatta nerede kullanacağız di mi ama..’

Böyle uzar gider mazeret listesi. Yoksa herkes çok zeki, çok akıllı.

Bu durumda kimden oyundan feragat etmesini bekleyeceğiz? Teklifi yapandan mı?

DİĞER YENİ YAZILAR