290 YTL'lik huzur

Motosiklet sepetlerindeki yolculuklardan sonra nihayet İstanbul'a geri dönebildim. Hayır, İstanbul'a yolculuk motosiklet sepetinde olmadı çok şükür. Adam gibi bir otobüse binebildim sonunda...

Haberin Devamı

Motosiklet sepetlerindeki yolculuklardan sonra nihayet İstanbul'a geri dönebildim. Hayır, İstanbul'a yolculuk motosiklet sepetinde olmadı çok şükür. Adam gibi bir otobüse binebildim sonunda.

İlk "hoş geldin" i 230 YTLlik doğal gaz faturası çekti. Arkasından 179 YTLlik cep telefonu, faturası arkasından da 433 YTLlik kredi kartı faturası. "Nefis bir karşılama! Daha yok mu?" derken elektrik faturası geldi: 30 YTL. Ütüsü, bulaşık makinesi, fırını, elektrikli termosifonu ve de halojen lambaları olmayan biri için bu da fazlaydı aslında ama diğerlerinin yanında nedir ki.. Ev telefonunu ciddiye bile almıyorum: 27 YTL.

Yalnız yaşamanın bedeli de bu işte... Ne gelirse gelsin kendin ödeyeceksin. Üstelik "ne lan bu?" diye çıkışabileceğin, suçlayabileceğin biri de yok etrafında. Kendin tüket, kendin öde model. Daha gerzekçesini de söyleyeyim: Giderken kaloriferi kapatmayı unutmuşum. Yani olmadığım 15 gün boyunca da yanmış durmuş. Bunu bir "koca" veya "evlat" yapsaydı ne güzel bağırıp çağırırdım! Heyhat! İnsan kendine ancak bir saniye kızabiliyor.

Yalnız yaşamak iyi bir şey mi kötü bir şey mi bir türlü karar veremiyorum. Faturalar fena koyuyor ama şu da bir gerçek: İnsan daha az sinirleniyor. Sevgilimle beraber oturduğum zaman zarfında ben haftada en az bir kere evle ilgili bir şey yüzünden sinirlenirdim. Bazen kendi kendime bazın açıktan açığa... Son zamanlara doğru bu her güne çıkmıştı.. Günde iki keze çıkınca da yolları ayırdık zaten.

Her kim daha sorumlu, daha dikkatli, daha becerikliyse bir süre sonra yaptıkları ona batmaya başlıyor. Niye faturayı hep BEN ödüyorum? Niye çöpü hep BEN atıyorum? Niye tamircilerle hep BEN ilgileniyorum? Niye ampulü ve tuvalet kağıdını hep BEN değiştiriyorum? Niye kedi tuvaletini hep BEN temizliyorum? Niye alışverişi hep BEN yapıyorum?

Ne var ki bu işlerde aslında? Yapıyorum işte beş yıldır kendi kendime. Yapmak sinir etmiyor insanı. Birinin yapmaması sinir ediyor.

Neden yalnız yaşayanlar erken ölüyor anlayabilmiş değilim. Yalnız yaşamanın emsalsiz bir hediyesi var: HUZUR. Televizyonu ister aç, ister kapa, müziği ister sonuna kadar aç ister hiç açma, çöpü ister günde sekiz kere at veya hiç atma, evin içinde ister rezil vaziyette dolaş ister sadomazo kıyafetlerinle.. İster entel, ister kıro, ister psikopat (kocaların indinde karılarının bütün kız arkadaşları psikopattır, karıların indinde ise kocaların bütün arkadaşları serseridir biliyorsunuz) ne kadar arkadaşın varsa çağır.. Veya kimseyi evine bile sokma... Buna huzur denmez de ne denir? Niye ölünüyor ki erken erken bu durumda?

''İnsan evladı huzuru sevmiyor" diyebilir miyiz? (Diyebiliriz hocam! Eyvalallah çocuum..)

DİĞER YENİ YAZILAR