Ayvalar güzelleşti mirim

Rejim yapmanın en güzel tarafı süper sağlıklı besleniyor olmak. Hayatımda yemediğim kadar meyve ve yeşillik yedim son üç haftadır...

Haberin Devamı

Rejim yapmanın en güzel tarafı süper sağlıklı besleniyor olmak. Hayatımda yemediğim kadar meyve ve yeşillik yedim son üç haftadır... Vitamin deposu gibiyim... A, B, C, Yumuşak G.. Hangisinden ararsan mebzul miktarda var...
Bilhassa ayva tüketimim had safhada... Tıkıyor ya... Ya da öyle olması umut ediliyor ya...
Fakat ayvalar son on yıldır çok değişti.. Çocukluğumda bir ayvalar vardı tahta mı yiyorsun meyve mi belli değil. Soluk borusunda bir kalırdı... Göğüs yumruklamaktan gorillere dönerdik... Ve şöyle denirdi: "Ayvalar sert, yenmesi zor oldu mu kışlar yumuşak geçecek, yenmesi kolay, sulu olunca kışlar sert geçecek..."
Yoksa tersi miydi?
Her neyse... Demek istediğim böyle ayva yüzünden tıkanma hadisesi vardı benim çocukluğum ve ilk gençliğimde...
Sonra ne olduysa ayvalar düzeldi. Hep sulu, yumuşak ve yenmesi kolay oldu. Artık ayva tıkanmasından söz edeni görmüyorum. Yumuşasın diye ayvaları taşlara vurup yiyeni de...
Demek ki memlekette iyiye giden şeyler de var. Büsbütün batmış değiliz demek ki. En azından ayvalarımız düzelmiş. Aferin Türk çiftçisine! Bütün ayvaları "ekmek ayvası" yapmayı becermişler. Ayva konusunda gösterdikleri gelişme için onlan buradan tebrik ediyorum.
Ancak eskisi gibi tıkamadıkları için ayvaların rejimime bir katkıları olamıyor maalesef...
Acaba tıkanmamanın ayva yemesini öğrenmekle ilgisi var mı? Yani çocukken beceriksizce yediğimiz için mi tıkanıyorduk? Olabilir mi? Çocuklar ayva yerken hâlâ tıkanıyor mu? insanın çocuğu olmayınca hiçbir şeyden haberi olmuyor...
Evet ne diyordum? Süper sağlıklı besleniyorum. Mesela üç haftadır tükettiğim brüksel lahanası 20 kiloyu falan bulmuştur diye tahmin ediyorum. Diğer favori sebzem olan ıspanağı ise en az on kilo tüketmişimdir... Marul ve salatalık konusuna girmek bile istemiyorum... "Bir hal dolusu" desem abartmış olur muyum? (Evet... Suyunu çıkardın gene) O zaman şöyle diyeyim: İnanamayacağınız miktarda! Bileğimi kesseniz kanım "yeşil" akacak. Alyuvar yerine bende arük "klorofil" dolaşıyor çünkü. Ellerim zaten yeşildi, (bakınız yukarıdaki foto) ufak ufak yüzüm de yeşile dönüyor... Bir hafta sonra kısmetse "fotosentez" olayına gireceğim... Sen sağ ben selamet güneş ışığı ve günde bir bardak suyla idare edeceğiz arük. Ara sıra toprağımı eşelersiniz...
Bitki olamazsam ikinci tercihim inek olmak. Ancak bir inek benim kadar ot tüketebilir... Üstelik onlar da otlarına zeytinyağı dökmüyor... Beslenme yönünden de akıl yönünden de çok farkımız yok yani...
O nedenle bugünlerin en hararetli konusu olan "eski sevgilini/karını roman malzemesi yapmak" konusuna giremiyorum bile.. Kaktüs kadınları ayaklandı biliyorsunuz... Bizim de "eli kalem tutan" bazı ağbilerle yan yana oturmuşluğumuz, kolumuzu bacağımızı değdirmişliğimiz var. Ürkütücü bir durum! Her an ben de bir roman kahramanı olabilirim! Diyeceksiniz ki "İnek kadın.. Sen zaten her yaptığını, her yediğini, her kompleksini, her marazını zaten anlatıyorsun. Senin mahremin mi kalmış" .. Öyle değil. İnsanın kendisine inek demesi başka, başkasının demesi başka.. Dur bakalım... Şu rejim bitsin, bakarız çaresine...

DİĞER YENİ YAZILAR