Hedef yine şaştı

Göynük'te sabah 3'te büyük bir gümbürtüyle uyandık.. Ben, Amerika Felluce yerine Göynük'ü bombalamaya karar verdi herhalde diye panik içinde aşağıya indim

Haberin Devamı

Göynük'te sabah 3'te büyük bir gümbürtüyle uyandık.. Ben, Amerika Felluce yerine Göynük'ü bombalamaya karar verdi herhalde diye panik içinde aşağıya indim. Meğer burada sahurda da top patlatılıyormuş.

Ezan sesinden, davul sesinden rahatsız olan bütün o köşeci arkadaşları (bilhassa Emin Çölaşan Bey'i) toplayıp Göynük'e getirmek lazım.. Sen misin davuldan rahatsız olan, al sana TOP! 30 gün boyunca patlasın kulağının dibinde o top da bir daha davul sesi sana keman sesi gibi geliyor mu gelmiyor mu..

(Ben bu her bir halttan rahatsız olan "hassas bünyelere" de gıcık oluyorum, yeri gelmişken belirteyim.. Alt tarafı yılda otuz gün bir şey. O kadar nazikse uykun 30 gün boyunca kulağını tıkaçla tıka olsun bitsin. Bir 'davulcu' düşmanlığıdır gidiyor.. Dinci falan olduğumdan değil. Fakat her ülkenin gelenekleri var kardeşim.. Onu yok et bunu yok ne kalıyor geriye? Uyuz, ot gibi bir ülke mi istiyorsunuz aynı Ankara'nız gibi? Yok kardeşim. Benim itirazım var.. Davullar da gümlesin, toplar da patlatılsın, kilise çanları da çalsın.. Güzel bir sabah ezanı sayesinde içimin büyük bir coşkuyla dolduğunu, hayata yeniden sanldığımı da bilirim ben.. Sizin değerli uykunuz için bu güzellikten vazgeçecek değilim.)

Sabah sekizde yola çıktık. Bugün kesinkes Yedigöller'e varacaktık. Göynük'ten Mudurnu'ya doğru giderken Dumbo Bey Sünnet gölünü bir kez daha görmek istedi. Tahmin ediyorum geçmiş hayatında bir sazandı. Veya bir ördek.

Sünnet gölü orman içinde minik, sevimli bir göl. Mudurnu Tavukçuluk etraf düzenlemesinde biraz ileri gitmemiş ve ortamı daha doğal bırakmış olsaydı daha iyi olurdu ama (hele o tavuk ve yumurta heykeli nedir öyle?) olan olmuş bir kere.. (Mudurnu Tavukçuluk zaten tavuk heykellerine çok meraklı. Gazetedeki köşemde yayımlanan fotoğrafta konu mankeni eşliğinde gördüğünüz de Mudurnu'nun girişindeki dev tavuk heykeli!) Gölün kenarındaki tesisin ismi fakat bitirdi bizi. "SÜNNET GÖLÜ DOĞAL BY PASS OTELİ". Kardiyoloji camiasına duyurulur. Bir rakibiniz var!

Sünnet Gölü'nün etrafındaki doğa elbette ki aklımızı başımızdan aldı. Şöyle normal yoldan değil de arkalardan gitsek ne olur dedik ve köy yollarında vurduk arabayı.. Meğer o köy bir dağ köyüymüş. Çık çık bitmediği gibi yollar da her kilometrede daha kıvrım kıvrım oldu.

Dağı aşıp Mudurnu'ya inmemiz üç saati aldı. Mudurnu en az Göynük kadar sevimli bir yer.. Kalınacak güzel yerler de var. Hacı Abdullahlar Konağı, Keyvanlar Konağı. Her iki kasaba da görülmesi, çarşısında, pazarında dolaşılması ve muhakkak surette insanlanyla sohbet edilmesi gereken yerlerinden.. Kadını erkeği sıcak, samimi ve son derece iyi niyetli. Hele o kendilerine has tatlı aksanları yok mu.. İnsanın içini eritiyor...

Peki şimdi neredeyiz dersiniz? Hayır Yedigöller'de değil. Bugün de ayağımız toprağa basamadı.. Yolu şaşırmak, saçma meraklar, lastik patlaması gibi çeşitli nedenlerle Yedigöller'in etrafından dolandık durduk ama dağa çıkamadık. Mudurnu, Bolu derken Mengen'e, oradan da Devrek e vardık. Bu arada güneş battığı için Devrek'te kalmaya karar verdik.

Şu an Çınar Otel'de, kucağımda bilgisayarım, elimde bastonum yatağımın üstünde oturmaktayım..

Umudum azalsa da tam olarak yok olmuş değil. Yarın.. Evet evet. Yarın mutlaka..

DİĞER YENİ YAZILAR