Organik morganik mevzuu

Ortoreksia nervosa mevzuu, City Farm’ın eski sahibi Murat Denizel dışında kimsenin ilgisini çekmedi.. (Dürüst köşeci, reytingini de açıklayan köşecidir! T. Eliot Baran)

“Siz bakmayın kafayı kırıp sapıtanlara. Onların dengesizliği bizi ilgilendirmez. Sağlıklı ürünlerle beslenmeye devam edin demiş..” Türkiye’yi organik ürünlerle tanıştıran kişi oluyor kendisi.. Duacıyız..

Konu elbette ilgi çekmez çünkü halkım, canım halkım, bi tanecik Türkiyem, bırak sağlıklı beslenme ile kafayı kırmayı sağlıklı beslenmeyle ilgilenmiyor bile. Uzağından yakınından geçmiyor.

Umurunda bile değil. Böyle bir şeyin varlığından bile haberi yok. Bu konuyla ilgili tek bir harf okumuyor.. Osman Müftüoğlu, Mehmet Öz, Ender Saraç falan.. İstediği gibi yazıp çizsinler..

Şarkıcı mıydı onlar?

Arada Erman Toroğlu (büyük Türk kabzo-bilgini) “tavuklar çatırdaya çatırdaya büyüyor” dedi (nasıl olacaksa bu!) millet tavuk yemeyi kesti, o kadar.. Bu tavuklar neden “çatırdayarak” büyüyor, böyle bir şey tıbben mümkün mü, bu sesi kim duymuş, kaydedip niye vatandaşa dinletmiyor, sebebi neymiş peki..

Soran yok..

Sonra başka bir Türk bilirkişisi her derde deva sayın Uğur Dündar televizyona çıkıp “yok bi şee, yiyin!” dedi, millet gene yemeğe başladı..

Bu çatırdata çatırdata tavuk büyüten mucizevi madde -her ne ise- artık kullanılmıyor muydu? Yoksa baştan beri kullanılmamıştı? Neydi işin esası?

Diyen.. Yine çıkmadı.. Yemeyin dediler, yemedi, yiyin dediler yedi..

TC halkının ilgisi budur sağlıklı beslenme konusunda.

Dededen kalma bilgiler onu tatmin ediyor. “Her kış 41 tane enginar karaciğeri olduğu gibi temizliyormuş..” “Sarımsak üzerine bal döküp her sabah yersen kanser olmuyormuşsun” “Bir tane kudret narı ne var ne yok götürüyor..”

Neyi götürüyor yav? Olduğu gibi temizlemek ne demek? Cif mi bu? Çamaşır makinesine mi atıyoruz organı? Pas pas mı yapıyoruz?

Bir seferde ve iki dakkada halledecek her şeyi! Operasyonel sebze! Cerrah o, ameliyat ediyor içerisini..

Yav sen şu bembeyaz ekmeğini bir bırakıp “tam” ekmeğe geçsen önce! Hadi senin hatırına kepekli diyelim ki esasında aynı şey değil.. (“Tam” ekmek, hiçbir işlemden geçmemiş, kimyasallarla beyazlatılmamış, göbeği, kabuğu, kepeği içinde bırakılarak öğütülmüş buğdaydan yapılan ekmek demek. Kepekli ekmek ise beyaz un içine kepek konularak yapılan ekmek demek..)

Ondan sonra mucize beklesen ballı sarımsağından! (Bu da ne iğrenç bir şeydir!)

Hadi ekmeğe evin babası, veletleri itiraz etti. Git o zaman “tam” un al onunla yap çorbanı, böreğini! Onu da mı fark edecekler, ona da mı itiraz edecekler sanıyorsun? Ruhları bile duymayacak!.

Zengin işi deniliyor. Bulamıyoruz deniliyor. Organik gıdalar pahalı deniliyor. İstanbul Halk Ekmek BİLE artık tam ve organik ekmek çıkartmaya başladı haberi bile yok ama.. Ayrıca isteyin! Fırıncınızı zorlayın! Koyun olmayın!

Bir de köylüye aşırı güven diye bir şey var. Bir şey “köyden” geldiyse tamam! Sağlıklıdır!

Buradaki patlıcan fabrikada üretiliyor çünkü! Buradaki biber uzaydan gelme sanki! Köylü dediğin böcek ilacı, kimyasal gübre konusunda uzman sanki!

Bir damla koyacaksın sadece aman ha denilen şeyi kova kova dökmez sanki.. Yav ne yaptın, zehir bunlar denildiği zaman “bi şee olmaz” demez sanki..

Hayatında birrrrr kere olsun bu kükürt, azot iyi bir şey mi değil mi diye bir bilene sorar sanki.. Biberlerini asfalt kenarında, tam da egzoz içinde kurutmaz sanki...

Niye bu kadar çok kanser var sorusunu her gün kendi kendine sorar sanki.. Köyden mi geldi? Haaa tamam..

Türkiye’nin neresinde yaşıyorsun diyorlar ya ben böyle şeyler yazınca, sanki bunu diyenler kanser olmuyor, kalpleri teklemiyor damarları tıkanmıyor.. Bütün bu hastalıklar bize yedirilen tonlarca böcek ilacı yüzünden olabilir mi acaba? Veya o bembeyaz un yüzünden? Veya civa, kurşun veya kadmiyum yüklü 41 tane enginar yüzünden?

Züppe işi derken bir kez daha düşünmek lazım.. (Bu arada pırasa çorbası iğrenç oluyor. Sağlıklı yemek konusunda o kadar ileri gitmeseniz de olur..)