Gazete Vatan Logo

Şiddet görüyorsanız gizlemeyin!

Kadınlar sadece fiziksel değil duygusal ve cinsel şiddet mağduru

Yapılan araştırmalar kadınların, aile içi şiddetin birkaç türüne maruz kaldığını ngösteriyor. Eşinden dayak yiyen kadın aynı zamanda tecavüz ve duygusal şiddete de
maruz kalıyor. Şiddet gören kadının tepkisi intihara teşebbüs etmek oluyor.

Jinekolog ve cinsel terapist Op. Dr. Yasemin Yıldız, kadına yönelik cinsel şiddetin de yıkıcı sonuçları olabileceğini söylüyor. Dr. Yıldız'a göre şiddete uğrayan kadın, kendini
suçluyor, aileyi korumak ya da toplumsal tepkilerden kaçınmak için yaşadıklarını gizliyor.

Dayak evliliklerde ciddi bir sorun ama eşinden tokat yememiş bir kadın da aile içi şiddet mağduru olabiliyor. Çünkü kadınlar, eşi ya da birlikte yaşadığı kişinin duygusal, sözel, cinsel, ekonomik şiddete maruz kalıyor. Yapılan araştırmalara göre evlilik ya da ilişki içinde kadınlar çok çeşitli türde şiddete maruz kalabiliyor.

Jinekolog ve cinsel terapist Op. Dr. Yasemin Yıldız, kadına uygulanan cinsel şiddeti şöyle tanımlıyor: "Kadına cinsel bir nesne gibi davranmak, kaba kuvvetle cinsel ilişkiye zorlamak, tecavüz, başka kadınlara ilgi gösterme, eşiyle birileri tarafından izlenirken seks yapmaya çalışmak, grup sekse zorlamak, cinsel ilişki esnasında kaba kuvvet kullanma davranışları cinsel şiddettir. Cinsellik bir cezalandırma aracı ve güç gösterisi olarak kullanılır."
Cinsel şiddet ya da tecavüzün, kadın istemediği halde erkeğin cinsel yolla güç veya otorite çalışması olduğunu vurgulayan Dr. Yasemin Yıldız, "erkeğin eşinden olağandışı, sapkınlık içeren ya da acı verici şeyler yapmasını istemesi de cinsel şiddet tanımına girer" diye
konuşuyor.

Araştırmalara göre Türkiye genelinde evli ya da ilişkisi bulunan kadınların yüzde 44'ü duygusal istismar yaşamış. Dr. Yasemin Yıldız duygusal şiddet konusunda ise şu açıklamayı yapıyor: "Kadının duyguları ve duygusal gereksinimlerinin karşılanmaması, aşağılamak,
cezalandırmak, öfke ve gerginliği boşaltmak amacıyla ya da karşı tarafa baskı uygulamak için tutarlı bir şekilde istismar ve tehdit aracı olarak kullanılmasıdır. Duygusal şiddet; sindirme, cezalandırma ve kontrol etme aracı olarak kullanılır. Kadının özgüvenini yıkmaya yönelik
bir şiddet türüdür. Eşe ağır hakaretler, küfür etme ya da lakaplar takma, kadının bedeni ve dış görünüşüyle alay etme bu gruba girer. Eşin ihtiyacı olan sevgi, şefkat, ilgi gibi duygusal ihtiyaçlar yok sayılır. Kadının kültürel geçmişine veya ailesine hakaret etme, yakın çevresiyle görüşmesini engelleme, eve kilitleme, sürekli takip etme, sosyal aktivitelere katılmasını engelleme duygusal şiddet davranışlarıdır. Ayrıca, eşe ailesinin ya da yakın arkadaşların yanında hakaret etme, hataları nedeniyle aşağılama, iyi bir eş ya da anne olmadığı yönünde
sürekli eleştirme, çocukların eşe karşı cephe alması için uğraşma da, en yaygın duygusal şiddet davranışları arasındadır.

Şiddetin görünmeyen yarası psikolojik

Şiddet gören kadınların fiziksel yaraları zaman içinde geçse de kadında bıraktığı psikolojik hasar kalıyor. Kadına yönelik şiddetin türü ne olursa olsun kadının kimliğine, kişiliğine, benliğine yönelik ve psikolojik sorunlara yol açıyor.

Dr. Yasemin Yıldız'a göre kadını sürekli şiddete maruz kalması; benlik saygısında azalmaya, stres bozukluğuna, yaygın kaygı bozukluğuna, obsesif- kompulsif bozukluklara, travma sonrası stres bozukluğuna, depresyona, kronik uykusuzluk gibi sorunlara neden oluyor.

Eşinden şiddet gören kadınların ‘baş etme’ mekanizması geliştirdiğini vurgulayan Dr. Yıldız şu açıklamayı yapıyor: "Kadın ilişkinin ve eşinin olumlu taraflarına yoğunlaşır, her şeyin düzeleceğine inanır, kendini daha kötü durumdaki kadınlarla karşılaştırır, kendini suçlar,
aileyi korumak ya da toplumsal tepkilerden kaçınmak için yaşadıklarına ses çıkarmamayı tercih eder."

Evlilik ya da ilişkilerde şiddetin önlenmesi için her kesime, sivil toplum kuruluşlarına, devlet kurumlarına ve medyaya büyük görevler düşüyor. Ama öncelikle kadınların bu konuda kendi sorumluluklarını üstlenmeleri şart.

Kötü giden ilişkide veya evlilikte öncelikle profesyonel yardım alınması gerekir. Şiddeti gizlemek ve üstünü örtmeye çalışmak çare değildir. Evliliğin veya ilişkiler, kişilik haklarına saygı varsa sağlıklı olabilir.

Kadına yönelik şiddet gizleniyor

Kadına yönelik aile içi şiddet konusunda daha güncel bir resmi veri yok ama 2008 yılında Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması sonuçlarına oldukça çarpıcı.

12.795 kadınla yüz yüze yapılan görüşmeler sonucu gerçekleştirilen araştırmadan elde edilen bilgilere göre, evlenmiş kadınların yüzde 15'i cinsel şiddete maruz kaldı. Cinsel şiddet yüzdesi Kuzey Anadolu Bölgesi'nde yüzde 29'a ulaşıyor.

Türkiye genelinde her 10 kadından 1'i son 12 ayda fiziksel şiddet yaşamış. Batı Marmara bölgesinde yaşayan kadınların fiziksel şiddet yaşama oranı yüzde 25, Kuzeydoğu Anadolu bölgesinde ise yüzde 53.

Her 10 kadından biri gebeliği süresince dayak yediğini ifade etmiş.

Eşi ya da birlikte olduğu kişi tarafından fiziksel veya cinsel şiddete uğramış kadınların, şiddete uğramamış kadınlardan üç kat daha fazla oranda intiharı düşündüğü
ve dört kat daha fazla oranda intihara teşebbüs ettiği ortaya çıkmış.

Şiddet yaşayan kadınların neredeyse yarısı görüşme yapılmadan önce hiç kimseye yaşadıklarını anlatmamış. Bu durum eşi ya da birlikte olduğu kişi tarafından
uygulanan şiddetin saklanan bir sorun olduğunu ve kadının bu konuyu konuşmakta zorlandığını gösteriyor.

Kadınlar daha genç yaşlarda ve evliliklerinin ilk yıllarında daha çok şiddet ile karşılaşıyor.

Eğitim düzeyinin artmasıyla şiddet azalıyor ancak hiç eğitimi olmayan ilkokulu bitirmemiş kadınların yaşadığı fiziksel ve cinsel şiddetin yüzdesi 56 iken lise
mezunu kadınlarda yüzde 32, üniversite mezunlarında yüzde 17. Lise ve üzeri eğitim düzeyindeki her 10 kadından 3'ü şiddete uğruyor.

Refah düzeyi düşük kadınların karşılaştıkları şiddet yüzde 50 iken yüksek sosyo- ekonomik düzeydeki kadınlarda bu oran yüzde 29'a düşüyor.

Kadına yönelik şiddet biçimleri arasında yer alan diğer şiddet biçimi duygusal şiddet ve istismar. Ülke genelinde kadınların yüzde 44'ü duygusal istismar yaşamış. Her 4
kadından biri son 12 ay içinde duygusal istismara maruz kalmış.

Kadınların yüzde 23'ü eşi veya birlikte olduğu kişinin kendi çalışmasına engel olduğunu ya da işten ayrılmasına neden olduğunu belirtiyor. Çalışmayan kadınlar
dahil edildiğinde her 10 kadından 4'ü için söz konusu.

Eşinden şiddet gören kadınların ciddi sağlık sorunları yaşıyor. Eşi ya da birlikte olduğu kişi tarafından şiddet yaşayan her 4 kadından biri yaralandıklarını ifade etmiş.

Haberin Devamı