‘Her yazar ölümü bilir’ demişti babam...

Bu aralar evdeki işlerden başımı kaldıramıyorum...Bozulan çamaşır makinası, patlayan boru, çalışmayan Digitürk, ütülemeyen ütü... Başımı kaldırdığımdaysa sadece acı görüyorum dışarıda,o yüzden kendimi kitaplara verdim... Kütüphaneyi düzenlemeye başladım... Uzun zamandır kontrolüm dışında bir birikme olmaya başlamıştı, kitaplığın sınırlarını çoktan aşıp yerler, duvar dipleri kitaplara dolmuştu... Zamanı gelmişti yani.

***

Bunun ne denli zor birsey olduğunu unutmuşum ama.. Ben küçükken dedemin evine bir kütüphaneci gelirdi,bütün kitapları numaralamıştı hatırlıyorum... Kitaplarla uğraşırken o aklımdan geçti, herşeyi bırakıp kaçsam kütüphaneci olsam, evlere gidip kitaplıklarını düzenlesem...

Ne hoş olur...

Gerçekten bu işi yapmayı düşündüm, hala da düşünüyorum doğrusu...

Kitapları üstüste yığılan herkes benim ne dediğimi ve bunu yapacak birinin olmasının ne harika birsey olduğunu bilir.

***

Ben kitaplara dokunmayı çok severim...

Daha önce okuduğum kitapları, bazen sebebini bilebilmeden büyük bir özlemle tekrar okurum...

Haberin Devamı

Nedense benim için okunmuş kitap yoktur, her kitap defalarca okunabilir hele de seviyorsanız onu...

Bu bana sık sık olur gerçi...

Nasıl olduğunu, neden olduğunu anlamadan bir kahraman aklımda dolaşıp durmaya başlar... Aklıma takılır... Kendini düşündürür...

Sonra tuhaf tesadüfler başlar... Yakınımda birileri ondan bahseder. Ve kendimi kütüphanenin önünde o kitabı ararken bulurum...

Koltuğa gömülür, dünyanın tüm seslerinden sıyrılır, o kahramanın sesini duymak için sayfalar arasında kaybolurum...

***

Kütüphaneyi düzenlerken pek çok kahramanla selamlaştım, çoğunu uzun zamandır ihmal etmişim hatta...

Özlediğimi fark ettim çoğunu...

Ama bu sefer daha önce hiç yapmadığım birşey de yaptım, kitaplıktan kitap attım...

Okumayı hiç düşünmediğim kitaplar da var benim...

Tuhaf ama gerçek...

Nedense kitaplıkta dursunlar bile istemedim... Yazarlarından özür dileyerek onları sevmeleri umuduyla yeni evlere dağıttım.

***

Yazarları düşündüm sonra uzun uzun...

Çünkü tuhaf bir acı duydum kitaplarını sevmediğim yazarları düşününce...

Haberin Devamı

Özür dilemek istedim onlardan ‘ben böyleyim’ diye. Yazarları toplumlar yaratır.

Belli bir aşamaya gelen toplum o aşamaya uygun bir edebiyata ihtiyaç duyar.

İhtiyacı olan yazarı da kendi içinden çıkarır. Toplumsal değerlere en aykırı duran yazarlar bile o aykırılığa ihtiyaç duyan toplum tarafından yaratılmıştır...

Yazarlar toplumun ürünleridir yani...

Bir yazar, bazen bir kitap, sandığımızdan çok daha fazlaşey anlatır bize...

***

Kitaplardan başımı kaldıramadım o gün...

İçine sığındığım o dünya bana çok iyi geldi.

Sokaktaki ölümleri düşünürken intihar eden yazarlar aklımdan geçti bu sefer.. Acılara dayanamayıp isteyerek ölümü seçen yazarlar...‘Her yazar ölümü bilir’ demişti babam bir gün bana. Yazı, bir kenarı ölüme bir kenarı hayata dokunan minicik işaretlerden oluşmuş uzun bir çizgi gibi. Yazar, bir yanıyla hayata yaslandıkça diğer yanıyla ölüme yaslanıyor...

***

İçime tarifi zor bir sızı yerleşti sonra..

Hayatlarına son vermiş, kendi istekleriyle ölümü seçmiş yazarların kitaplarına dokundum, Romain Gary, tutkuyla bağlı olduğu eski eşi Jean Seberg’in ölümündenbir yıl sonra 65 yaşında Paris’te yaşamına son vermiş.

Haberin Devamı

Ardında bıraktığı notta “Çok eğlendim. Hoşçakalın veteşekkürler” yazıyormuş.

Ernest Hemingway, hayatının sonlarına doğru her şeyinboş olduğunu düşünmüş.

Stefan Zweig, Hitler’in dünya düzeninin kalıcı olmasından duyduğu korkuyla bunalıma girmiş.

Virginia Woolf, içinden çıkamadığı buhranını “Yaşamak neden böyle içler acısı, neden bir uçurumun yanı başından geçen daracık bir yol gibi” diye anlatmış. Jack London, dünyada en çok okunmuş yazar olduğuhalde, 40 yaşında ilaç içerek yaşamına son vermiş.

***

Yazarların hayatı, yazılarıyla bir küreden bir küreye akıyor. Ama onlar hep biliyor, alttaki yazılar biriktikçe, üsteki hayat eksiliyor.

Yazmak için hep hayatından eksiltiyor yazarlar.

***

Ne diyorsunuz, O kitapları vermese miydim acaba?

DİĞER YENİ YAZILAR