Suriye krizi mi Alex krizi mi? Bence Alex krizi…

Haberin Devamı

Neredeyse savaş çıkacak… Evet…

Neredeyse Türkiye’yi yönetenler bizi altından kalkamayacağımız bir savaşın içine sokacaklar… Evet…

Ama son yaşanan Alex krizinin ağır gündemi benim için Suriye teskeresinden daha büyük anlam taşıyor…

Çünkü olanlara bakınca neredeyse bir fark göremiyorum, insanoğlunun kriz yönetimindeki zayıflıklarını anlama konusunda…

***


Zaten konunun muhataplarının krizi canlı tutma arzularından, dokuz yıllık ilişkinin bitmesinin ardından yapılan açıklamaların ‘çekiciliğinden’ meselenin 3 Temmuz sürecine değen noktalarının bulunmasından, Alex krizinin tezkereyi ‘yeneceği’ ne yazık ki çok açık…

Bu yazıyı dün akşam oynanan Mönchengladbach-F.Bahçe maçının öncesinde yazıyorum…

Kim bilir daha neler olacak şu andan bilmiyorum ama bildiğimiz kadarına bakarsak…

Aziz Yıldırım’ın da, Aykut Kocaman’ın da ve Alex’in de kendilerine göre haklı yanları var…

***


Şöyle sayalım:

- Alex neden haklı mesela?

Yönetim muhtemelen “Alex yılda 3.5 milyon Euro aldı F.Bahçe’den... Dolayısıyla onun sevgisi forma renkle-rine değil Euro’nun yeşiline“ diyecek ve son üç ayda Alex’in takım içinde yarattığı fırtınaları anlatacak bize.

Oysa aynı Alex değil miydi, F.Bahçe’nin başkanı ve yöneticileri Metris’te yatarken büyük bir sportmenlik örneği göstererek batan gemiyi kurtaran…

Bir bölümünde Aykut Kocaman dahil bütün futbolcular umudunu yitirmesine karşın, Alex’in muazzam bir soğukkanlılığın sembolü olarak F.Bahçe’nin iddiasını play-off’un son maçına kadar taşıyan…

O dönemde bütün yönetim, teknik kadro ve futbolcular “Haydi çık oyna da bizi kurtar” diye Alex’in ağzının içine bakmıyor muydu?

Alex de Allah’ı var bunu çok iyi becermedi mi... Sonra başkan ve yöneticiler hapisten çıkınca, Alex’e onlar tarafından verilen tüm “imtiyazlar” geri alınmak istendi… Alex işte bunu kaldıramadı bence…

Ve o andan itibaren hem kendisinin hem takımın bütün dengesini bozdu. “10 numara kaptan”, bir anda “sıradan” futbolcu muamelesi görmeyi içine sindiremedi… Ayrıca hoşuna da gitmişti sanırım o büyük imtiyaz…

***


- Aykut Kocaman neden haklı?

3 Temmuz sezonunda Aziz Yıldırım’dan doğan boşluğu Alex ile birlikte doldurdular.

Aykut Kocaman başkan gibi, Alex ise teknik direktör gibi çalıştı diyebiliriz rahatlıkla herhalde…

Ama o kriz bitip, her şey normale dönülünce Kocaman da ipleri eline almak istedi.

Alex’e kibarca “Geçen sezon olağanüstü bir sezondu, artık taşlar yerine oturacak, sen de formda olursan forma giyeceksin“ dedi.

Karşılığını da Alex’in “Aykut Kocaman beni kıskandığı için oynatmıyor“ tweeti ile aldı. Alex’in camia üstündeki etkisini bu kadar olumsuz kullanması, onu F.Bahçe’de tartışılır bir kimlik haline getirdi...

Deyim yerinde ise futbolcular üstündeki hakimiyetini kaybetti ve takım önce CL’den elendi, daha sonra ligde art arda kayıplar yaşadı.

Alex resmen oynamıyordu sanki.

Bunun üzerine “Ya Alex ya ben” demeden önce istifasını verdi, o da kabul görmeyince Alex’in ipini çekmek durumunda kaldı.

Kocaman’ın yaptığı aslında “teknik” bir seçimdi. Ama Alex’in ne kadar büyük bir karizma olduğunu hesap edemedi. 3 temmuz sürecindeki mental yorgunluğu sanırım ‘Yıldız futbolcu nasıl yönetilir’i ona unutturdu…

***


- Aziz Yıldırım neden haklı?

Kendisiyle ilgili hep aynı şeyi düşünürüm.

Aziz Yıldırım’ın geçen gün havaalanında söylediklerinin çoğuna katılmak mümkün aslında ama kesinlikle bir “üslup” sorunu var.

En doğru şeyleri bile söylerken gene şekeri yükseldi ve birdenbire herkese “ışın kılıcı çeken adam” durumuna düştü.

Bu krizde Alex’i seçse, bir futbolcuya teknik adamını kurban eden başkan durumuna düşecekti.

Alex’in iyiniyetli davranmadığını farkederek, üç aylık gecikmeyle de olsa bu yaraya neşteri vurdu.

Ancak hem dokuz yıllık kaptanını “bacak bacak üstüne attı” gibi komik gerekçelerle kamuoyunun önüne attı, hem değil Alex’i, onun tercümanı Samet’i bile bu uğurda harcayacak bir üslup kullandı, hem de F.Bahçe’de kimsenin haberdar olmadığı gizli muhalefete savaş açtı.

Müthiş bir strateji hatası bu bana kalırsa.

Bu krizi önümüzdeki haftaya kadar dondursa; kritik M.Gladbach-Beşiktaş maçlarından sonra radikal kararlar alsa kimse ona birşey diyemezdi belki de. Ama o da ipin ucunu kaçırdı.

***


Peki “Bundan sonra ne olacak?”

Önce şunu söylemeliyim;

F.Bahçe 3 Temmuz sürecinin travmasını yaşıyor şu an, kamuoyunun

gözleri üzerinde... Başkan hapisteyken olağanüstü yetkilerle takımı yöneten teknik direktörü ve onun kaptanı, yetki karmaşası yaşadılar. Zaten birbirlerini insan olarak sevmedikleri de ortada... Aziz Yıldırım, Yargıtay sürecine kadar kendi paçasını şike işinden kurtarmaya çalışıyor normal olarak.

Ancak o zaman da kulüp birbirine giriyor. Şike yaptığı -şimdilik- tescilli bir kulübün, 3 Temmuz’un izlerini silmeye çalışırken yakın geleceğini kaybediyor.

Başkan kendini kurtarmaya çalışırken, F.Bahçe kendini kaybediyor. Tarihinin en efsane futbolcusu kovulu-yor, kovulurken de itibarsızlaştırılıyor.

Hadi cemaat, polis, savcı F.Bahçe’ye karşıydı da, Alex de mi karşı!

Alex en fazla bencil ve şımarık davranıyor olabilir. Ancak şike sürecini taraftarına yaslanarak geçiren F.Bahçe, ilk defa arkasındaki en büyük gücü olan taraftarını karşısına alıyor.

Şike suçlamasının kendilerine yapılan haksızlık olduğunu düşünen o zümre, şimdi tam ortadan ikiye bölündü.

Twitter’da ya da sokakta, Alex’i haklı bulanların sayısı Aziz Yıldırım’ı haklı bulanların iki katı.

Almanya’da yönetimin otobüsü saldırıya uğruyor. Şike döneminde söylenmeyen söylenemeyen “Yıldırım istifa” tezahüratı dillerden düşmüyor.

Taraftarla kendisini kurtaran Aziz Yıldırım, sanırım bu kez taraftarın vicdanında ağır biçimde yargılanıyor…

***


Bundan sonra ne mi olabilir?

Konuşmaya doyamayan Alex bir hafta önceden gelecek pazartesi basın toplantısı yapacağını söyleyince aklımdan neler geçmedi ki…

-Ya Alex çıkıp “Evet arkadaş, bunlar resmen şike yapmış” derse bu pirincin taşını ayıklamaya hiç kimsenin gücü yeter mi?

- Alex aleyhinde şahitlik yapmazsa “namussuz ve şerefsiz” olacağı ilan edilen tercüman Samet Güzel, şikeden yargılandı. O çocuk çıkıp “Evet arkadaş, yöneticiler beni bu yolda kullandı” derse ne olacak?

- Samet’in kardeşi dün instag-ramında Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman’ı kastederek “Samet ikinizden de namuslu ve şereflidir… Namusu ve şerefi seçip konuşursa siz konuşacak mikrofon bulamazsınız” dedi. Bu bile işlerin vahametini göstermiyor mu?

- Aziz Yıldırım, sırf haklı çıkmak için Alex ile kendi aralarındaki özel münasebetleri kamuoyuyla paylaşırsa, Alex efsanesi bundan zarar görmeyecek mi?

- Aykut Kocaman bu noktadan sonra takım kötüye giderse F.Bahçe kariyerine nokta koymayacak mı?

F.Bahçe’de görülüyor ki, her an herşey olabilir.

Umarım “izan” kaybolmaz ve şikeden ağır darbeli F.Bahçe, Alex yüzünden daha büyük problemler içine düşmez.

***


Ama net bir şey var…

Aziz Yıldırım şunu anlamalı artık:

Eski gücünde değil. Kamuoyu nezdinde güvenilirliği azaldı. En büyük gücü olan kendi taraftarı bile ona karşı artık. Bu noktada koltuğa yapışmanın bedeli bellidir Türkiye’de:

- Koltuğu kaybetmek...

Her zaman her şeyi Fenerbahçe için yaptığını söyleyen başkan bari ilk defa ‘kendisi için’ bir şey yapsa da bu duruma düşmese…

DİĞER YENİ YAZILAR