Gazete Vatan Logo

Rolüm için inşaat işçilerinden eğitim aldım

53’üncü Uluslararası Antalya Film Festivali’nde aldığı ‘En İyi Erkek Oyuncu’ ödülünü ülkesi parçalanmış Suriyelilere adamıştı. Başrolünü oynadığı ‘Babamın Kanatları’ vizyona giren Menderes Samancılar’la filmini konuştuk

Rolüm için inşaat işçilerinden eğitim aldım

İş kazalarına dikkat çeken, bir film ‘Babamın Kanatları’. Gerçek hikayeleri barındırdığı için siz neler hissettiniz?

Hikayenin içine girince hüznü, acıyı, inşaat işçilerinin yaşadığı zorlukları kare kare yaşadım. Filmi çekmeden önce inşaatları gezdim, işçilerin öğle yemeklerini paylaştım. Bir inşaat gördüğümde giriyordum. Mala tutmayı işçilerden öğrendim.

‘Role hazırlanırken inşaat işçilerinden eğitim aldınız’ desek doğru olur değil mi?

Evet, aldık. Yönetmenimiz sete de gerçek inşaat işçilerini getirdi. Zaten filmde küçük rollerde izlediğiniz ya da arkada duvar örenler onlardı. Duvar örmeyi, hangi alet bele takılır, hangi alet omuza atılır işçilerden öğrendik. Şu anda kazma nasıl sallanır, duvar nasıl örülür biliyorum.

O duvarlar kanla sıvandı

Peki şu an inşaatların önünden geçerken ne hissediyorsunuz?

İnşaata, binalara saygılı olmak zorundasın. Onun hangi zorluklarda yapıldığını bilmek, hatırlamak lazım. O duvarlar kanla sıvanmıştır. Biz insanlara yattıkları odaların, duvarların hiç kolay meydana gelmediğini anımsatmak istedik. Parayı bastırıp evi alınca her şey benim diyemezsin. Oturduğun binaya saygı duyacaksın. Orada alın teri var, nasır tutmuş ellerin emekleri var.

Zorluk çektiğiniz sahneler oldu mu?

Yüksekten bakamam, başım döner. Özellikle son sahnede aşağıda bakarken set teknisyenleri halatla bağladılar. Bir şey sanki beni aşağı çekiyor. Astigmatım da var. O da işi zorlaştırdı.

Toplum gün geçtikçe vicdansızlaşıyor

Film işçi kazalarına dikkat çektiği gibi emek sömürüsünü de gözler önüne seriyor.

Bugün gazetelerin birinde yine bir haber vardı; genç bir işçi inşaattan düşüp ölmüş. Tıpkı bizim filmimize konu olan üniversiteli işçi gibi. Hakkını kim arayacak, bu ölümler önlenebilecek mi? Taşeron sisteminden işçilerin emeklerinin sömürülmesine kadar her şey var; denetim eksikliği var. Bu vicdanla alakalı bir şey. Çünkü toplum gün geçtikçe vicdansızlaşıyor.

Vicdansızlık kadar genel bir mutsuzluk ve kaçma isteği de var çevremizde...

Bununla ilgili bir şiirim var; ‘Serçeler’ diye. Gitmek isteyenler için. “Biz gidersek rüyalarımız da gider/Kurur su içtiğimiz ırmak/Onun için gitmeyelim sevgilim” diye... Kimse ülkesini terk etmek istemez. Biz sonuna kadar kalacaklardanız. Öleceksem kendi topraklarımda ölürüm. Bu vatan hepimizin. Bir karışından taviz de vermem, bir karış dışarı da gitmem.

Birbirimizi sevmekten başka şansımız yok

Bu yılki Antalya Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldınız. Altın Portakal’ı alırken “Ödülümü çocukları kıyılara vurulan Suriyeli komşularımıza adadım” dediniz. Aradan iki ay geçti. Yine aynı konuşmayı mı yapardınız?

Aladağ’da yanan çocuklara mı? Basına mı? Cumartesi annelerine mi?Tacize uğrayan çocuklara mı adayacaksın? Bin tane ödül alsan o kadar acı varki, hangisine kaldıracağını bilemezsin. Suriyeli çocuklar bunlardan sadece biri. Beni ilgilendiren çocuklar. Büyüklerin savaşında çocukların ölmesi beni üzüyor. Iraklı da, Suriyeli de benim dostlarım. Geçen yaz Yunan adalarına gittim, bizim ne güzel komşularımız varmış. Birbirimizi sevmekten başka çaremiz yok.Diyalog kurmayı unuttuk. Kimse kimsenin yüzüne bakmıyor, asansöre biniyorsun kimse göz göze gelmiyor. Birbirine selam vermeyen komşular var. Bu toplum daha aç kalmadı. İnsanlar açlık başlayınca birbirini yiyecek.

Çocuk sahibi olsaydınız hayata bakışınız şu ankiden farklı olur muydu?

Olmazdı. Doğru bir insan yetiştirmek için ciddi bir mücadele vermek gerekirdi. Ama bu açığı çocuklarla, gençlerle, öğrencilerle zaman geçirerek kapatmaya çalışıyoruz. İlkokuldan üniversiteye pek çok yerde söyleşilerde onlara ulaşıyorum. Alışverişimi kesmiyorum. Kaygılarımı anlatıyorum. Çocuk sahibi olmasam da çocuklara saygılı oluyorum. Bütün çocuklar benim diyebiliyorum onun için.

Haberin Devamı