Gazete Vatan Logo

Politika kimyamı bozdu (2)

Uzun zamandan beri Zülfü Livaneli'yle ne zaman biraraya gelsek konu aynıydı: Ne oluyor CHP'de, AKP'yle Türkiye nereye koşuyor? Bilindiği üzere Zülfü Livaneli CHP'nin kurultayından sonra partiden istifa etti. Şimdilerde bağımsız milletvekili. Ve Livaneli uzun bir aradan sonra Hayata Dair adını verdiği yeni albümünü çıkıyor. Hayata Dair albümünde dokuz yeni Zülfü Livaneli bestesi var. Bunlardan biri "Gül Dünya" adında. Yeni albüm vesilesiyle buluştuk Zülfü Livaneli'y'e, siyasetten konuşmasak olmazdı...

Tayyip Bey kültür çevrelerinden gelmiyor
* Birkaç soruyla olayların size ne düşündürdüğünü sormak isterim. İlki: Başbakan Erdoğan geçenlerde katıldığı bir TV programında kitap değil kitap özeti okuduğunu, müzik tercihlerinin de Bülent Ersoy ve Muazzez Ersoy olduğunu söylemesi...
Klasik Türk Sanat müziğini tercih edebilir.. Tayyip Erdoğan'ın kültür çevrelerinden gelmediği açık. Kültür çevrelerinden gelenlerin de politik çevrelere girmesi kolay olmuyor. Açıkça söyleyim, bundan basın da hoşlanmıyor. Basın da politikacıları kendilerine benzemeyen ayrı insanlar olarak görüyor.

* TÜSİAD yetkililerine ABD'li yetkililerin AKP'yi şikayet etmesi...
Ben bir karikatürist olsaydım, dev bir transatlantik ve ona bağlantılı küçük tekneler çizerdim. Dümeninde o küçük teknenin kaptanları olurdu, dümeni çevirir dururdu kaptan kendi kullanıyormuş, yönü belirliyormuş gibi. Globalleşme dediğimiz şey böyle bir şey. Avrupa aslında ABD'den ayrı değil. Türkiye'nin önümüzdeki yılları karışık yıllar. Türbülansa girmiş gibi görüyorum Türkiye'yi.

* AKP'nin sol, CHP'nin ise bazı çevreler tarafından milliyetçi bulunması...
AKP'ye sol, CHP'ye sağ demek yanlış. CHP kültür olarak soldan gelip daha çok sağın temsil etmesi gereken kitlelerden oy alan bir parti. AKP de bunun tam tersi. Ben CHP'nin milliyetçi çizgiye kaymaması için uğraş verdim. Milliyetçilik ideolojisi Türkiye için çıkmaz sokaktır. AKP iktidara geldiğinde Batı'ya güvendi. İç politika için AB'yi kullandı. AB de AKP'yi kullandı. AKP şu sıralarda AB'nin kendisini kullandığını anladı. AKP beklentileri çok yükseltti. Hayal kırıklığı daha sonra milliyetçi reaksiyona yol açar, şu anda biz bu süreçteyiz. AB'ye girmeden bayram yaptık, sonra kalkıp Başbakan MÜSİAD toplantısında " AB bizi bölmek istiyor " dedi. Gelen topa göre pozisyon alıp yönleniyorlar. Türkiye'de herşey iç politika. Balkan Savaşları'nı da iç kavgadan kaybettik, 1. Dünya Savaşını da. Aynı gelenekleri devam ettiriyoruz. Atatürk bir dahi, ulusal amacı oluşturmuş, ondan sonra bir on yıl idare etmişiz, sonra yavaş yavaş eski geleneklere dönmeye başlamışız. İsyanlar, rüşvet, yolsuzluklar...

* Orhan Pamuk'un Ermeni ve Kürtlerle ilgili sözlerinden dolayı aldığı eleştiriler...
Orhan Pamuk arkadaşım. Ona verilen tepkileri çok doğru bulmuyorum. UNESCO'de katıldığım toplantılarda yaptığım konuşmalarda bu olaylara Orhan Pamuk gibi bakmadım. Türklerin ölüm makinesi gibi olduğunu düşünmüyorum. 1. Dünya Savaşı korkunç bir savaştı, çok sayıda Müslüman, Türk hayatını kaybetti. Katledilen insanlar dolu. Genel facianın içinde bakıyorum Ermeni olayına. Sanatçılar acı çeken insanlara karşı merhametlidir, öyle olmaları gerekir yoksa sanatçı olamazlar. Sanatçı ülkesindeki olaylarla yüzleşir. Orhan başka türlü söylese bütün trajedi içinde alsa daha iyi olurdu. Belki de o röportaj içinde farklı da anlaşılmış olabilir. Bunları söyledi diye değerli bir romancısını böylesine yargılamamalı Türkiye. Türkiye'nin bütün aydınlarına uygulanan bir şey var. Bunla ben de karşılaşıyorum. Vatanseverlik meselesi. Yurdu sevmek, milliyetçilik konusu... Benim ailemde Osmanlı subayları var, bu topraklar için şehit olmuş ailem. Yüzyıllardır bu topraklarda hizmet vermiş bir ailem var. Birilerinin çıkıp " ben senden daha vatanseverim " demesi, anlaşılmaz geliyor bana. Bunları bırakmamız lazım.

Besteci olmasam şarkı söyleyemem
* Yeni şarkılarınızı 18 Mayıs'ta Maria Faranduri ile vereceğiniz konserde söyleyeceksiniz. Maria Faranduri ile eski dostsunuz. Nasıl tanışmıştınız?
Ben Stockholm'deyken, 1975 yılında bana Berlin'de Maria'nın benim şarkılarımı okuduğu haberi geldi. Çok şaşırdım. Sürgünde kaybolmuşsunuz. Şarkılarınız söyleniyor. Atina'da bir arkadaşım dinletmiş bestelerimi Maria'ya, o da çok sevmiş. Sonra Maria'yla yazışmaya başladık, Nazım Hikmet'in şiirlerinden besteler istedi. Ben de yaptım. Sonra Almanya'da tanıştım. NewYork'tan Kıbrıs'a kadar yüzlerce konsere katıldık. 1983'te ortak albüm çıkardık, Yunanistan'da yılın plağı ödülünü aldı.

* Başka bestecilerin şarkılarını söylemiyorsunuz...
Ben şarkıcı değilim. Kendi bestelerim olmasa şarkı söylemem. Kendi bestelerimin Maria tarafından seslendirilmesi beni çok mutlu ediyor. Zeki Müren'den Müslüm Gürses'e kadar seslendirmeyen kalmadı bestelerimi. Müslüm Gürses "Çırak Aranıyor"u söyledi. İbrahim Tatlıses, Kibariye... Çok farklı isimler söylüyor şarkılarımı. Geçenlerde Sibel Çan'ın bir röportajını okudum. "Çıkan albümümde Yiğidim Aslanım'ı okumak istedim, ama Zülfü Bey izin vermedi" diyor, benden kimse izin istemedi. İstese seve seve veririrdim.

* Kaç beste yaptınız şimdiye kadar?
300'ün üzerinde bestem var.

* Film müzikleri de var... Sürü, Yılanı Öldürseler...
35 kadar film müziği var. Oyun müzikleri, bir senfonik şiir de var.

Haberin Devamı