Bornova’ya gitmek için 4 neden

Haberin Devamı

Villa Levante: Çocukluğumda içim acıyarak baktığım metruk Levanten malikaneleri bir bir restore olmuş. Şahane butik otellere, kafelere, lokantalara dönüşmüş. “Villa Levante” onlardan biri... Aslına tamamen sadık restore edildiği gibi son derece zevkli bir el tarafından da tefriş edilmiş. Bahçesindeki camlı köşk bir rüya. Çok da güzel yemekleri var. Mantarlı makarna nefis. Geriye bir Peterson Malikanesi kalmış restore edilecek...

Ferahlık: Bu malikanelerin el değmemiş devasa bahçeleri sayesinde Bornova, İzmir’in başka taraflarına (ve başka bir çok şehrimize göre) çok daha ferah, çok daha yeşil, çok daha yaşanası...

Meydan: Bundan 30 yıl önce meydan var yok arası bir şeydi. Sonra oradaki çirkin binalar istimlak edildi ve yıkıldı, meydan eski haline kavuştu. Ve birden meydanın bir kenarında çok güzel bir kilise gün yüzüne çıktı. Santa Maria Katolik kilisesi. Kilise de restore edildi ve Türkiye’de Taksim’den sonra bir de Bornova Meydanı, “kiliseli” bir meydan oldu. (Taksim Meydanı’nda hamburgerci büfelerinin gizlemeye çalıştığı devasa bir Aya Triada kilisesi vardır. Kızılkayalara yüzünüzü verip geri geri yürüyün, göreceksiniz. Başbakan Erdoğan, bu hamburgercileri yıkmayı ve binayı eski görkemine kavuşturmayı teklif etmişti. Elbette az ötesinde büyük bir cami olması koşuluyla..)

Depo Kozmetik: Kazım Karabekir cad no: 19. Normal bir parfümeriden bir farkı yok. Fakat arkadaşlar o nasıl bir satış sanatıdır! Yeminle hepi topu bir fondöten alıp çıkacaktım fakat ayıptır söylemesi 295 liralık alışveriş yaptım sadece 10 dakikada. Yok peeling jeli, yok göz altı kapatıcı, yok göz çevresi kremi, yok bilmem ne kalemi... Canan Karatay’ın dolandırıcılar karşısında hipnotize olması gibi ben de yeşil gözlü ufak tefek satıcı kız karşısında hipnotize oldum. Bir kadının, yanında kredi kartı varken asla parfümeriye girmemesi lazım.

Nedir arkadaş şu “paraben”?

Varlığını yokluğuyla anladığımız bir madde. Son zamanlarda elime aldığım her şeyin üzerinde “paraben yoktur” yazıyor. Bilhassa Piti’nin malzemelerinde ki an itibarıyla Piti’nin kremleri benimkileri beşe katlamış durumda. (Ben yüzüme çalışıyorum, o popoya...) Parfümerideki satıcı kız da fondöten için “paraben yoktur” deyince merak ettim.

Neymiş peki yok olmasıyla gurur duyulan bu madde? Bir koruyucuymuş. Kozmetik malzemelerinde çokça varmış. Bakterileri ve mantarları öldürmek içinmiş. Şampuanlarda, tıraş jellerine, nemlendiricilere, pişik kremlerinde, bronzlaşma kremlerinde, fondötenlerde ve diş macunlarında bolca varmış. Hatta yiyeceklere bile konulan bir madde.

Peki sonra ne olmuş? Meme kanseri tümörlerinde “paraben” bulunmaya başlamış. (Gram başına ortalama 20 nanogram). Dahası paraben’in östrojeni taklit eden bir madde olduğu ortaya çıkmış. Ve östrojen de meme kanserinin oluşmasında önemli bir etkisi olan bir hormonumuz. Henüz paraben ile kanser arasında doğrudan bir ilişki kanıtlanamadı ama kızların giderek erken başlayan ergenliklerinde de parabenin bir etkisi var mı acaba diye düşünülmekte.

Bilin diye yazdım.

DİĞER YENİ YAZILAR