Kafası kıyak memleketten manzaralar

Haberin Devamı

Amsterdam’da, kanal kenarında bir kafede oturmuş geçen tekneleri izliyorum. On binlerce turist, bu güzel şehrin keyfini çıkarmakta. Amsterdam’ın nadir güzel günlerinden bir gündeyiz...

Teknelerden birinde bir şampanya patlatıldı az önce. Başbakanımıza göre tüm kötülüklerin anasından bir şişe daha, “bağımlı” insanların midelerine gidecek. Ve daha sonra kim bilir ne kötülükler yapacaklar...

Yaptıkları en büyük kötülük galiba yaşanası şehirler yapmak. İnsanların bisikletlerle dolaştığı, yeşil, gürültüsüz, temiz, huzurlu şehirler. Dahası “akıllı”. Ama o konuya sonra geleceğim.

Hollanda 10 milyonluk bir ülke. 40 bin kilometre karelik yüzölçümü ile Türkiye’nin 19’da biri. Yılda 700 milyarlık üretim yapıyorlar. Türkiye kadar. Nüfusla kıyaslarsak Türkiye’den 7 kat verimli bir ekonomileri var. Yıllık kişi başına alkol tüketimleri ise 9,5 litre. Türkiye’nin 1,5 litrelik tüketimiyle karşılaştırırsak pek “ayık” sayılmazlar..

Toprakları, Türkiye ile kıyaslarsak pek az. Üstelik taşıma. Zamanında gemilerle orada buradan getirmişler. Ve bu koşullarda dünyanın en önemli tarım ürünü ihracatçısı. ABD ve Fransa’dan sonra dünya üçüncüsü. Yılda 55 milyar dolar kazanıyorlar tarımdan.

Türkiye “içmiyor” ve içmesi de istenmiyor ama hepi topu 5 milyarlık tarım ürünü ihracatı yapıyor.

Türkiye’de “ayık” kafalar en verimli ovalara sanayi kurdular. Mesela Bursa’ya. Mesela Adapazarı’na. Patates değil araba üreteceğiz dendi. Şeftali kimin işine yarar dendi. Hollandalının gemilerle getirdiği toprakların üzerine beton döküldü. Memleketin en güzel, en yeşil, en verimli şehri leş bir endüstri çölüne çevrildi.

Ama bir Shell, bir Unilever, bir Philips, bir Tomtom çıkamadı. (Hepsi Hollanda markaları)

Gereğinden “ayık” olduğumuz için mi acaba?

***


Gençleri “deli” gibi içiyor ama dünyanın en çok üniversiteye giden halkı da yine Hollandalılar. Dünya üçüncüsü. (Türkiye 30. sırada)

Daha fenasını da söyleyeceğim şimdi: burada eşcinseller de evlenebiliyor...

Korkunç, korkunç.... Tamamen bitmişler.. di mi?

Da... Neden bizden daha huzurlu, daha zengin, daha eğitimli, daha sağlıklı, daha güler yüzlü, daha çalışkan, daha verimli, daha akıllılar?

Ama lütfen biz kendi kendimizin propagandasını yapmaya devam edelim.

Onlar aile değerlerinden habersiz, ahlaksız, dejenere, azgın insanlar bak biz ne güzel birbirimize “ölümüne” bağlı insanlarız diye asılsız iddialarla teselli olalım.

Aile içi şiddet (ki buna bol bol

tecavüz de dahil) en çok bizde olsun ama olsun. Onlar sarhoş, onlar ahlaksız, onlar aile değerlerinden uzak diyelim biz yine de.

***


Amsterdam’da, kanal kenarında bir kafede oturmuş geçen tekneleri izliyorum. Baktım bir baba, 10 -11 yaşındaki oğluna tekne kullanmasını öğretiyor. Dümeni çocuğa vermiş, “şöyle yap, böyle yapma” diyor.

Ayyaş işte... Ne anlar babalıktan

di mi... Varsa yoksa çocuğunun altını bir kere bile değiştirmemiş, bir kere bile bir kaşık mama vermemiş Türk babaları...

DİĞER YENİ YAZILAR