Aklı olan İstanbul’dan kaçar

Haberin Devamı

Aklı olan İstanbul’dan kaçar. Trafiğinden, kalabalığından, yerden bitme iğrenç yeni beton mahallelerinden söz etmiyorum... Şiddet severliğinden söz ediyorum.

- Diyelim valiliğin kararından yanasın. 1 Mayıs bu yıl için Taksim’de kutlanmayıversin diyenlerdensin. O zaman illa ki biber gazlı, tazyikli sulu, coplu polis şiddetinden yana olmak zorundasın. Çukura düşsünler, üzerlerine de beton dökülsün demek zorundasın.

- Diyelim valiliğin kararına karşısın. O zaman da illa ki kaldırım taşı sökmeli, cam çerçeve indirmeli, Molotof kokteylli, taşlı sopalı polise mukavemetten yana olmak zorundasın.

Bu ikisinin arasına bir yerde duramazsın! Makul olmak yandaşlık. Şiddet sevmezlik satılmışlık.

İkisinden de tiksiniyorum. Bu yıl da illa Taksim’de olacağız diyen zihniyetten de tiksiniyorum, millet gelmesin diye Galata Köprüsünün kapaklarını açmaya varan zihniyetten (düşman kuvvetleri İstanbul’u işgal ediyor sanki!) de tiksiniyorum.

Delilik ve zalimlik kol kola girmiş bir kepazeliktir gidiyor. İkisinin de bol bol destekçisi var üstelik. Sosyal medyada bir laf etmeye gelmiyor. “Taş atan kızın suçu yok yani öyle mi? Yuh!” “Polisin kabahati yok yani öyle mi? Yuh”

17 yaşında bir kız çocuğunu, böyle olacağını bile bile meydana süren ve neredeyse ölümüne sebep olan kafa! Hiç mi vicdanın sızlamıyor? Hiç mi vebalini taşımıyorsun? Bu kadar mı sorumsuzsun?

Taksim’e girmek zinhar yasaktır diyen kafa! Sen de böyle olacağını biliyordun. “Girseler de avlasak” diye baktın olaya! 22 polis yaralandıysa bunun vebali de senindir. Kendi personelini ateşe atan başkası değil sensin.

***


Şimdi eğri oturalım doğru konuşalım

- 1 Mayıs mitinglerinin işçilerle her hangi bir ilgisi yoktur. Hiçbir zaman olmadı, olmayacak.

- 1 Mayıs bayram değildir, 1 Mayıs grevdir! Memleketin bütün işçilerinin (inşaatlarda, AVM’lerde, kuaförlerde) çalıştığı bir gün yemişim sizin 1 Mayıs’ınızı!

- Bir yandan kuafördeki işçi kıza tırnaklarını törpületirken bir yandan televizyona bakıp “İktidar iyice azıttı. İşçilere yaptıklarına bak! Allah bunların belasını versin! Kızım yavaşşşş! Acıttın ama aaaa!” diyen kafa da tost makinesine sokulmalık.

- Taksim’i yasaklayıp insanların gelmesini engelleyen zihniyetinin “halkın güvenliğini sağlamak”la ilgisi yoktur.

- “Bir kişinin ayacığı burkulsa, birinin tırnağı kırılsa acımızdan kahroluruz biz... Ölürüz üzüntümüzden. Her şey sizin güvenliğiniz için. Yoksa biz de emekçiyiz hede hödö” diyen kafa ile “vurun vurun, acımayın” diyen kafa aynı kafadır. Halk çukura düşmesin diye vatandaş kafasından kafasından gazlanmaz. Gaz kapsülleri mermi yerine kullanılmaz. Çukura düşen yok ama sayenizde beş kişi hastanelik, bütün İstanbul felç oldu. Korumayın siz bizi!

- “Maazallah çukura düşerseniz annenize babanıza nasıl hesap veririz?” diyen kafayla senin “kızın var ya marjinal, radikal örgüt üyesinin teki” diyen kafa aynı kafa. “Dilan kızımız” deyince kalpler yumuşamıyor. Böyle destek bulamazsın. Yemedik.

- Bu bir savaş tatbikatıydı. Polisler nevruzda iş göremediler bari 1 Mayıs’da biraz antreman yapsınlar dendi herhalde. Mevzi kaybetme kazanma taktikleriyle tuhaf bir tiyatro sergilendi. Sonuç: Düşman, ulaşım araçlarının da imhasıyla Ayastefanos’da durduruldu! Bravo!

- Savaş tatbikatlarınızı gidin kendi aranızda yapın! Kafaya kafaya gaz sıkmayı da unutmayın ama ha!

- Tekrar: Aklı olan İstanbul’dan kaçar.

DİĞER YENİ YAZILAR