Sonu olmayan Rum endişesi

Haberin Devamı

Trabzon’da 1250 yılında inşa edilmiş çok güzel bir kilise vardır. Onun da adı Ayasofya’dır.

Geç dönem Bizans kilisesidir. Latinler İstanbul’u işgal edince şehirden kaçıp Trabzon’da yeni bir devlet kuran Komnenos Ailesinden Kral 1. Manuel tarafından yaptırılmış. Aya Sofya ismi de İstanbul’dakine nazire olarak konmuş. Gerçek Doğu Roma burada diye.

Duvarlarındaki resimler neredeyse tüm incili anlatır. Benzersizdir. Hiçbir yerde olmayan veya çok nadir bulunan sahneler resmedilmiştir. Beş yıl evvel Trabzon’a gittiğimde, şöyle bir bakar çıkarım demiştim, 3 saatimi geçirdim! Harikulade de bir bahçesi vardır. Orada kuymak yiyip yazımı yazmıştım...

Fatih Sultan Mehmet, Trabzon’u alınca kiliseyi 1461’de camiye çevirmiş. 1. Dünya Savaşı yıllarında Rus işgali sırasında askeri karargah, hastane, depo olarak da kullanılmış. Sonra yine cami olmuş. 1958 1962 arasında Edinburgh Üniversitesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü işbirliğiyle restore edilip 1964 yılında müze olmuş. Çok da güzel bir müze olmuş.

Fatih Sultan Mehmet iyi ki o binayı camiye çevirmiş. Aksi takdirde o bina günümüze kadar imkanı yok gelemezdi. Zira mübadeleden sonra memlekete cemaatsiz kalmış bütün kiliseler feci şekilde harap edildi. Kimi devlet eliyle dinamitlendi kim halk tarafından parça pinçik edildi. Ama camiye çevrilmiş olanlar ayakta kaldı.

Elbette cami olduktan sonra duvar resimleri kapatıldı, elbette yıllar içinde kiliseliğine dair ne varsa harap oldu, elbette restorasyona rağmen yarısı yok ama olsun. Bina ayakta kaldı ya... Yarım da olsa freskolar günümüze geldi ya...

Müze olması “just and fair”dir. Yani adil ve hakkaniyetli. Bina yeteri kadar kilise kaldı, yeteri kadar cami kaldı... 50 yıldır müze olmasının kimseye zararı yoktu. Hatta çok da faydası var.

Ancak öyle olmadı. Trabzon’da cami kıtlığı varmış gibi burayı yeniden camiye dönüştürmeye çalışıyorlar. Ben, Fazıl Say davası gibi bu da aklı başında insanlara takılır kalır diye düşünüyordum ama iki gün önce öğrendik ki imam kadrosu bile tamamlanmış! Çan kulesini minare yapacaklarmış. Hoparlör takacaklarmış. Bin bir emekle ve masrafla ortaya çıkarılan duvar resimlerine de “perde” çekeceklermiş! Minber ve mihrap da eski fotoğraflara bakılıp yeniden yerleştirilecekmiş! Açıklamayı yapan: Trabzon Vakıflar Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan.

Açık açık “gıcık oluyoruz bu Hıristiyan kalıntısına” demiyorlar da “tapu kayıtlarında cami olarak geçtiği için cami dışında fonksiyon veremiyoruz. Yoksa maksat yeni bir cami açmak değil” diyorlar. Turistler bu durumda daha çok ziyaret edeceklermiş çünkü o vakit para alınmayacakmış... Perdeler açılır kapanır olacakmış. Artık bir çaresine bakacaklarmış yoksa çok iyi niyetlilermiş. Anıtlar Kuruluna “projelemelerini” sunacaklarmış!

Çocuk kandırıyorlar sanki. Bu bahaneleri yediğimizi sanıyorlar. Apaçık bir şekilde başka dine düşmanlık yapılıyor ve bunu anlamadığımızı sanıyorlar.

Tapu kayıtları 49 yıldır sorun olmuyordu da 50. yılda sorun olmaya başladı öyle mi? Hay Allah...

Ben şimdi buna karşı dava açmaya kalksam eminim hiçbir savcı dilekçemi kabul etmeyecektir. Anıtlar kuruluna güvenmeye kalksam eminim güvenimi boşa çıkaracaktır. Başbakana başvursam “beni meşgul etmeyin” olacaktır. Twitter’da kampanya başlatsam bir iki RT olacak kalacaktır. Ve o cânım müze, Trabzonluların elinde “frankenştayn” gibi bir şeye dönüşecek.Herhalde yılda bir kez ayine açılan Sümela’nın intikamı alınmaya çalışılıyor.

DİĞER YENİ YAZILAR