Erken seçim imkânsız!

Haberin Devamı

Deniliyor ki; kriz öyle bir vurdu ki AKP yüzde 40’ın altına düşer.. Mecburen erken seçime gider..

Ben de diyorum ki..

Bir: Yüzde 40’ın altına düşmez..

İki: Erken seçime de gitmez..

Hatta şunu da iddia ediyorum.. Yüzde 40’ın biraz altına düşse bile birinci parti olduğu sürece erken seçimi düşünmez..

Yüzde 40 meselesinden başlayalım..

Türkiye 2001’den daha ağır bir krizin içine girdi.. Bu kriz bizim krizimiz değil nutukları atılıyor ya, krizi en ağır hisseden ülkelerin başında Türkiye geliyor..

Krizin patlak verdiği ABD’yi bile solladık..

Sanayi resmen çöktü..

İşsizlik tavan yaptı..

Dün de değindim.. Ancak, kriz daha alt kesimlere inmedi.. Onlar hissetmedi.. Anadolu’nun orta ölçekli kentlerine ulaşmadı, kasabalara girmedi..

İstanbul’dan örnek vereyim..

Levent’te, Etiler’de kriz gözle görülüyor.. Her apartmanda neredeyse iki daire satılık veya kiralık.. Her sokakta bir dükkân kepenk kapatmış.. İnsanlar kredi borçlarını nasıl ödeyeceklerini düşünmekten beyin fıtığı olmuş..

Hal böyle..

İnin bayırdan aşağıya.. Kuştepe’ye, Gültepe’ye, kriz mriz yok.. Çünkü oradaki insanların krediyle, borçla harçla derdi yok..

Zaten ancak geçiniyor.. Üç beş kuruşa eyvallah diyor..

Bu yüzden kriz 18 gün sonra yapılacak seçimi etkilemez..

*


Gelelim erken seçim meselesine..

Ekonomistler ‘bunlar daha iyi günlerimiz’ havasında.. Asıl sarsıntı haziran ayında yaşanacak deniliyor.. Tsunami olacakmış..

Böyle bir ortamda iktidar seçime gider mi?

Başbakan deli mi, aklını peynir ekmekle mi yedi?

Seçim meçim olmaz..

Hatırlayın... 2001 krizinin etkisi sürerken üçlü koalisyon seçime gitti..

Ne oldu?

Üçü birden tuş..

Türkiye 2003 yılında krizi atlattı, 2004’te refaha kavuştu.. Birbirlerini yiyeceklerine bekleselerdi, Türkiye’yi batıran değil kurtaran iktidar olacaklardı..

2004’teki bolluk dönemini hatırlayın..

Başbakan sonuna kadar bekleyecektir..

2011 ola hayır ola..

*****


Demirel zekâsı değil.. Prompter marifeti..


Başbakan’ın mitinglerini izliyorsunuzdur.. Dev sahnenin iki tarafına şeffaf prompter kuruluyor.. Başbakan konuşmasını bu prompter’dan okuyarak yapıyor.. Teknolojinin bu nimeti sayesinde akıcı; isimleri, atasözlerini karıştırmadan düzgün bir konuşma yapıyor..

Başbakan bu sistemi o kadar güzel kulanıyor ki, mitingi izleyenler irticalen konuştuğunu sanıyor..

*


Hürriyet’ten Şükrü Küçükşahin ilginç bir gözlemini yazdı.. Erdoğan Adana’da bazı mahalle adlarını sayarken mitingi izleyen biri yanındakine; “bak ya adam neleri biliyor, helal olsun” demiş..

Küçükşahin bu konuşmayı alandaki bazı iş adamlarına aktarınca aldığı yanıt şu olmuş; “Evet, Demirel gibi zekâsı var.”

Aslı..

Demirel zekâsı değil tabii prompter marifeti..

Sonuçta Başbakan’a helal olsun.. Dört dörtlük kullanıyor ya..

*


Peki muhalefet ne yapıyor?

MHP soru önergesi vermiş.. Başbakan’ın kullandığı prompter’ın maliyetini sormuş..

Parası devletten mi çıkıyor diye..

Soru önergesinde demişler ki; “Prompter sayesinde sunumunu ezberden yapıyormuş gibi bir intiba uyandırıyor; sağa sola dönerek konuşmasını aksatmadan sürdürüyor.”

Ne diyeyim..

Sizce seçimi hangi parti kazanır?

*****


Başbakan’ın atasözleri..

Başbakan her mitinginde o ile ait olduğu öne sürülen bir atasözünü söylüyor..

Gerçi izleyenler anlamıyor ama olsun..

Konuşmasına renk katıyor..

Bakalım Başbakan kime ne demiş, kimlere gönderme yapmış..

“Mardin’in güzel bir sözü var, ‘kuş kafasından kavurma olmaz’ diye. Bunlardan da iktidar olmaz.”

“Yozgat atasözü çok güzel söylemiş; kara kazanın yanına varma karası bulaşır.”

“Aydınlıların bu güzel sözden nasibini almaları lazım: Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz.”

“Artvin’de güzel bir laf var: Arlı arından korkar, arsız da sanar ki benden korkuyor. Olay bu.”

Yalovalılara; “Nadan (cahil) ile sohbet zordur biline Çünkü nadan ne gelirse söyler diline” (TV’de tartışma çağrısı için).

DİĞER YENİ YAZILAR