Bu burç işine bizi bulaştırmayın!

Yine merhamet dilencisi Pako'nun başının altından çıkıyor bunlar.. Mevzu kalmadı, şimdi de yarım akıllıların bir numaralı hobisini yani şu "burç belasını" biz köpeklerin başına sarmaya çalışıyor..

Haberin Devamı

Yine merhamet dilencisi Pako'nun başının altından çıkıyor bunlar.. Mevzu kalmadı, şimdi de yarım akıllıların bir numaralı hobisini yani şu "burç belasını" biz köpeklerin başına sarmaya çalışıyor.. Tutmuş, dişi muhabirlerden Ayça Barut hanıma görev vermiş.. O da oturmuş, koca bir gazete sayfasının yarısından fazlasını bu zırvalıklarla doldurmuş.. Başlık da enteresan: "Köpek ve kedinizin karakteri burcunda gizlidir.." Yok yaaa!! Ben aslında Ayça Hanım'a veya Pako'ya kızmıyorum.. O sayfanın editörüne kızıyorum.. Sen koskoca bir editör olarak tut, bunları ciddiye al.. Gazetenin sana emanet edilmiş sayfasını babanın malı gibi burç muhabbeti ile doldur.. Sonra Ertuğrul Özkök abimize iş çıksın.. Otursun "Gazete sayfaları editörün müdür?" diye yazı yazsın..

Onda da kabahat var.. Sen namı dağdan dağa yürüyen, düz ovada at koşturan, icabında ters takla atabilen bir Ertuğrul Özkök'sun.. O gazeteye giren çıkan senden sorulur.. Güç sende, kudret sende.. Kimi istersen köşe yazarı yaparsın.. İstersen o Popstar'a çıkan oğlanlardan birini kulağından yakalar, yazar yaparsın.. Bir gün Kıbrıs meselesini öbür gün Avrupa Birliği'ni yazdırırsın.. Hallerin böyleyken köşe yazarlarına kafayı takıyorsun.. "O köşeler köşe yazarının mıdır?" diye yazıyorsun.. Spor servisinden kıl kapıyorsun.. Haydi bir yazı daha yaz.. Koca servise ikinci elden etik yüklemesi yap.. Editörler için nasihat-name kaleme al.. Ama sayfa editörleri zor adamlardır.. Kolay kolay "O sayfalar editörün müdür?" yazısıyla yola gelmezler..

Dayak eğiticidir..
Böyle yapacağına al eline bir değnek.. Köşe yazarına değdi, editöre değmedi, yazı müdürlerine az geldi diye giriş.. Gör bakalım bir daha lafından çıkıyorlar mı? Ben şahsen şu köpek aklımla "dayağın eğitimdeki önemine" çok inanırım.. Dört aylık olana kadar aklıma estiği yere affedersiniz, pisletirdim.. Birinci sahibim beni yakaladığında pislediğim yere götürürdü.. Elindeki gazete rulosunu kafama ekleştirir, bir yandan da marifetimi koklatırdı.. Sopayı yiye yiye eğitildik.. Şimdi hacet göreceğim zaman kapının önüne dikilip havlıyorum.. Onlar da durumu anlayıp beni dışarı çıkarıyorlar.. Caddeydi, sokaktı artık nereyi beğenirsem oraya def-i hacet yapıyorum.. Böylesi hem daha zevkli hem daha eğlenceli.. Sen yapıyorsun, gelip geçen insanlar eserini seyrediyor.. Onlara da "yarattığınız kentleşme ortamının içine işte böyle edilir.." mesajı vermiş oluyorum..

Tabii köşe yazarlarına, sayfa editörlerine bu uygulanamaz.. Adamı kravatından çekiştirip yazdığı yazıyı, yaptığı sayfayı koklatamazsın.. En iyisi yekten sopayla girişeceksin.. Niye dayak yediğini kendisi düşünüp bulacak.. Kedi ve köpeklerin burçlardan etkilendiği meselesi de böyle dayaklık bir mevzu.. Burç meselesi insanlar için icat edilmiş olduğundan kediye, köpeğe aykırı düşüyor.. Orta yere "Oturduğun yer ahır sekisi, çaldığın İstanbul türküsü.." bir durum çıkıyor.. Ayça Barut hanımın da günahını almayayım.. Editörü bu işi başına sarmış olabilir.. Pako'nun babası hastalandığından yazı yazamamış.. Galiba sayfa bu yüzden boş kalmış..

Altın formül..
Mazeret mi bu? Pako'nun al eski yazılarını.. İçlerinden birer paragraf seç, alt alta diz.. Olsun sana yeni Pako yazısı.. Zaten her hafta aynı hikâye.. Biz kedilere köpeklere acıyın muhabbeti.. Aynı yazıda paragrafların yazısını değiştirsen bile uyar.. Pako'nun babası! Sen benim bu dediğimi bir dene.. Eğer bir tane insan okur fark ederse dünyanın en şerefsiz köpeği olayım..

Sevgili Mahgüdük okurları.. Siz siz olun bu zırvalara inanmayın.. Kedinin, köpeğin burcu olmaz.. Neden mi? Bizim dişilerin kızışma dönemleri bellidir.. Kış mevsimi hız kesmeden kızışırız.. Bir dişi bulduk mu çiftleşiriz.. Dişi bulmak da yetmez.. Sokakta yaşayanlar için örnek veriyorum.. Köpek hiyerarşisinde en üstün olan dişiyle çiftleşir, öbürleri avanak avanak seyreder.. Sadece biz köpek milletinde bu böyle değildir.. Çakallar arasında da kurtlar arasında da bu düzen vardır.. Bu işin kışa denk gelmesinin sebebi var.. Yavruların tabiat şartlarına dayanabilmesi için kış bitmeden doğması gerekir.. Gerçi kışın etkisi geçer ama mevcut şartlar bile onu hayata daha güçlü hazırlar..

Hesap ortada..
Hesabı böyle tutarsak köpeklerin yavrulama zamanı şubat başı ile mayıs sonu arasıdır.. Bundan farklı bir şey olursa istisnadır, tabiata aykırıdır.. Eğer bizim için burç varsa bu dört taneyi geçmez.. Bir köpeğin burcu doğum zamanına göre ya Balık ya Koç ya Boğa yahut İkizler olabilir.. Bunları bilmek, oturduğumuz yerden "Aşırı hassas Yengeç burcu köpeği" veya "Adalet duygusu yüksek Akrep kedisi.." gibi sallamamak gerekir.. Haaaa! "Ben sallarım arkadaş, kime ne?" dersen köpek milletinin medar-ı iftiharı bir Mahgüdük çıkar karşına.. Cahillikleri birer birer sıralar..

Ben mayıs başında doğmuşum.. İlk sahibim "O çağla badem çıktığında doğmuştu.." dediğine göre İkizler Burcu'yum.. Buyrun bakalım! Ayça Barut hanım, benim canım, hakkımda neler yazmış.. Meraklı hayvanlardanmışız.. Doğrudur ama bizim türümüzün tamamı böyledir.. Bu burcun köpekleri çok havlarmış.. Allah Allah.. Nereden biliyorsun? Oturup saydın mı? Yalnız kalmaktan nefret edermişiz.. Tövbe yalan.. Şahsen yalnızlığı daha çok severim.. Sahibim olacak embesil hıyarla burun buruna oturmak, onun saçma sapan emirlerine uymaktansa tek başına kalmayı tercih ederim..

Sallama serbest
Oyunu sever, diğer hayvanların arkadaşlıklarından zevk alırmışız.. Eh işte.. Sahibim mümkünse bana bir oyun arkadaşı edinmeliymiş.. Verilecek akıl mı bu şimdi? Bu sersem bu yazıyı okursa yandık.. Gider, bana arkadaş olsun diye eve bir hindi getirir.. Al başına belayı.. Anladın mı Ayça hanım? Senin yüzünden bir hindi ile burun buruna yaşamak zorunda kalırsam bunun hesabını sorarım.. İlk gördüğüm yerde seni münasebetsiz bir yerinden dişlerim..

DİĞER YENİ YAZILAR