Gazete Vatan Logo
Magazin Türkiye’den başka bir ülkede yaşayamam!

Türkiye’den başka bir ülkede yaşayamam!

1990’lardan bu yana hayatımızda olan başarılı bir oyuncu Emre Karayel… Karayel, bugünlerde yakın arkadaşı Güven Kıraç’la birlikte, ‘Kredi’ adlı oyunda yer alıyor. Oyunu konuşmak üzere buluştuğumuz Karayel ile yeni projeleri, hayata bakışı ve at tutkusu üzerine de sohbet ettik

Türkiye’den başka bir ülkede yaşayamam!

Güven Kıraç ile birlikte çalıştığınız ilk proje ‘Kredi’. Nasıl bir araya geldiniz?

Aslında oyunu, yönetmen yardımcımız Mahir İpek’le yapmayı planlıyorduk ama Mahir sakatlanınca aklıma Güven abi geldi. Aradım, oyunu anlattım. Güven abi oyunu okudu, çok sevdi. “Oynayalım” dedik, başladık provalara. Güven Kıraç bu durumu ‘Keşke o telefonu açmasaydım’ diye anlatıyor (gülüyor). Yönetmenimiz İskender Altın’ın da emekleriyle güzel bir oyun ortaya çıktı. Seneye oyunu daha da geliştirerek sahnelemeye devam edebiliriz.

Oyunda bir bankadan kredi almaya çalışan ama teminatı olmadığı için kredi alamayan birini oynuyorsunuz. Krediniz onaylanmadığı için müdürün karşısına çıkıyorsunuz. Ama bir tehditle! Gerçek hayatta böyle bir durum yaşasanız tepkiniz ne olurdu?

Evet, o ‘tehdit’ oyunun sürprizi. Oyunun yazarı Jordi Galceran, bir İspanyol... İspanyol kültürü ile Türk kültürü birbirinden çok farklı. Oyundaki o tehditi Türkiye’deki bir banka müdürüne yapsam sonuçları çok daha farklı olurdu. Yani paraya ihtiyacım olsa, bankadan kredi istesem ve kredim onaylanmasa oyundaki gibi bir tehditte bulunmazdım.

Haberin Devamı

Oyunda yer yer benim de size kızdığım diyaloglar oldu…

Olabilir elbette… Kapitalist düzene farklı bir yerden bakmış Jordi Galceran. “Paraya karşı nelerden vazgeçebilirsin ya da vazgeçemezsin?” sorusunu sorguluyoruz bu oyunda. Hayatımızda umutsuzluğa kapıldığımız anlar olur. Hani denize düşen yılana sarılır derler ya ona sarılacak raddeye bile gelebiliyoruz bazen. Her şey olası...

Oyuncuyum ve görevimi yapmalıyım

Nasıl yorumlar geliyor oyuna?

Çok iyi. Her şeyden önce biz çok severek oynuyoruz. Ancak ülkenin gidişatı herkesi çok etkiledi. Son zamanlarda yaşanan olaylar hepimizi çok üzdü. Biz yine de işimizi yapmaya, oyunumuzu sahnelemeye çalışıyoruz. Çünkü ne olursa olursun tiyatro yapmak bizim görevimiz. Ne kadar kötü günler yaşarsak yaşayalım görevimizi sürdürmeye çalışıyoruz. Mesela moralimin tiyatro yapmaya elverişli olmadığı günler oluyor, zaman zaman salondaki seyirci de bu durumu fark ediyor. Ama dediğim gibi ben bir oyuncuyum ve ne olursa olsun görevimi yapmalıyım, oynamalıyım.

Haberin Devamı

Sizi nasıl etkiledi bu olaylar?

Sonuçta ülkemizde meydana gelen kötü olaylar var. Bombalar patlıyor ve can kayıpları yaşanıyor. Bu çok kötü bir durum. Hem çok etkileniyor hem de çok üzülüyorum.

“Kaçıp gideyim Türkiye’den başka bir ülkede yaşayayım” dediğiniz oluyor mu?

Asla… Türkiye’den başka bir ülkede yaşamam. Tatile giderim ama temelli yaşamayı düşünmem.

Uzun zamandır televizyonda göremiyoruz sizi, neden?

Gelen projeler konusunda çok seçiciyim. Teklifler geliyor ancak beni heyecanlandıracak bir işin gelmesini bekliyorum. Yer alacağım proje hem sevdiğim, beğendiğim bir proje olmalı hem de oyunculuk egomu tatmin edebilecek düzeyde olmalı. ‘Bir Erkek Bir Kadın 2 Çocuk’ dokuz sene sürdü. Dokuz senenin ardından biraz dinlendim. Şimdi de tiyatro ile devam ediyorum.

Asla oynamam dediğiniz rol var mı?

Ben tiyatrocuyum ve karakter ayrımı yapmam. Oynayacağım rolün içime sinmesini isterim. Biz oyuncularda oyunculuk egosu vardır ve ben de o egoyu kaşıyacak bir rol gelirse oynarım.

Haberin Devamı

Dünyadaki en güzel şey göçebelik

Atlarınız var bildiğim kadarıyla. Sosyal medyada fotoğraflarınızı görüyoruz. Daha önce bir röportajınızda “Atları kadınlardan daha çok seviyorum” demişsiniz. Bu durum hala geçerli mi?

O röportajı verdiğim dönem duygusal olarak kırgın bir dönemim olabilir. Bu sözü de o yüzden söylemişimdir muhtemelen. Ben hayatımdaki her şeye çok değer veririm. Kadınların, arkadaşlarımın, işimin, atların yeri ayrıdır. Evet, hayvanları çok seviyorum. Atlarım ve kedim var. Ama özellikle atlar benim için çok özel. Atların koşarken yaşadıkları coşkuyu görünce çok mutlu oluyorum.

Bir gün köşenize çekilseniz nasıl bir yerde yaşamak istersiniz?

At çiftliğinde… Küçükken göçebeliğin kötü ve zor olduğunu düşünürdüm. Yerleşik bir hayat sürmeyi daha sınıfsal bir durum olarak görürdüm. Şimdi ise göçebeliğin dünyadaki en güzel şey olduğunu düşünüyorum. Düşünsenize bir ayağınız kaçabileceğiniz başka bir yerde. Hepimizin bir çemberi olduğunu düşünüyorum ve bu çemberi zaman zaman kırmamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü hep o çemberin içinde kalırsak, hayaller kurarız ve bu hayallerin içinde yok oluruz. O çemberi kırmak gerek.

Haberin Devamı

Peki sizin bu çemberi kırma girişiminiz oldu mu?

Olmaz mı? Bir gün Türkiye Jokey Kulübü’nü aradım, akşam orada konaklamak istediğimi söyledim. Kabul ettiler. Kaldım, sabah 07.30’da uyandım. Bir baktım ki tayları salmışlar ve taylar coşku içinde koşuşuyorlar. Bu inanılmaz güzel bir görüntü. Hani ‘Mutluluğun resmini çizebilir misin?’ derler ya işte oraya gidersen çizersin. Herkese hayatında bir kez bunu yapmasını öneririm. Orada kalamasanız bile sabah saatlerinde TJK’ya bir uğrayın, oradaki atların güzelliklerini seyredin. Eminim çok iyi gelecektir.

‘Göçebeliği seviyorum’ dediniz. ‘Evleneyim çoluğa çocuğa karışayım’ diye düşünüyor musunuz?

Düşünüyorum. Evlenmek ve çocuk sahibi olmayı elbette çok istiyorum. Ama bunlar tek başıma yapabileceğim şeyler değil. Bakalım, bekliyorum…

‘Çok sinirli biri’ diyorlar sizin için. Doğru mu?

Çok çabuk sinirlenir, çok çabuk sönerim. İş konusunda çok hassasım, en güzeli ortaya çıksın diye düşündüğümden anlık sinirlerim olur ama dediğim gibi çabuk sönerim.

Siz mantık insanı mısınız yoksa duygusal mı?

Mantığıyla olayı irdeleyip duygularıyla karar veren biriyim.

Demet Evgar canım gibidir

Demet Evgar’la yeniden bir projede yer almak ister misiniz?

Her zaman. Demet’le çalışmak çok keyiflidir. Bir Adanalı olarak Adanalı ağzıyla söyleyim size, biz artık birbirimizin ‘ıncığını cıncığını’ biliyoruz. ‘1 Erkek 1 Kadın 2 Çocuk’ dizisinde yaklaşık yirmi beş bin skeç oynadık. Demet benim canım gibidir, bir proje olursa elbette seve seve birlikte çalışırız.