Gazete Vatan Logo

Kolaysa başına gelsin meslekleri

Kolaysa başına gelsin meslekleri

Rita Ender İstanbul’da ölmeye yüz tutmuş, kimisi ise geçerliliğini koruyan çeşitli meslek erbaplarıyla yaptığı söyleşileri İletişim Yayınları etiketiyle yayınlanan Kolay Gelsin kitabında okurlara sunuyor. Tam 81 farklı zanaat erbabıyla görüşerek hazırladığı bu kitaba Berge Arabian’ın fotoğrafları eşlik ediyor. İstanbul’un toplumsal dokusu ve tarihine ışık tutan çalışma, aynı zamanda bazı mesleklerin kayboluşunda Rum, Ermeni ve Yahudi nüfusun azalmasının da ne denli etkili olduğunu gözler önüne seriyor. ‘Kolay Gelsin’ biraz nostaljik, biraz kozmopolit bir şehrin anıları arasında sizi dolaştıracak son derece ilginç bir kitap...

Gramofon tamircisi - Mehmet Usta’nın gramofon kolikliği

Günümüzde müzik CD’lerden, DVD’lerden, MP3’lerden hatta internet üzerinden dinledursun Kapalıçarşı‘daki Mehmet Usta’nın dükkanında bir asırlık gramofonlar tamir ediliyor. Usta gramofonun bir hastalık olduğunu söylüyor ve “Ben bir gramofon koliğim.” En önemli gramofon arızasının zemberek kırılması olduğunu belirtiyor. Münir Nurettin’i, Zeki Müren’i ya da Lois Armstrong’u gramofondan dinlemek gerektiğini anlatıyor.

Haberin Devamı

Çanta tamircisi - Jirayir Özgün- 50 yıldır çanta tamir ediyor
Jirayir Özgün Osmanbey’deki ufacık dükkanında 50 yıldan beri çanta tamir ediyor. Kendisi eski futbolcu. “İşimi temiz yapıyorum. Kulaktan kulağa beni ve dükkanımı tanıdı İstanbullular. Rahmetli Hrant Bey’in de (Dink) çok çantasını tamir ettim. Mekanı cennet olsun. Çantaların en çok sapı kopuyor, ya da tekerleği bozuluyor. 20-25 liraya tamir ediyorum” diyor.
Cenaze müzisyeni - Marko Palaçi- Çaldığı müzikler ruha dokunuyor
Marko Palaçi org çalan bir müzisyen. Ama bildiğiniz müzisyenlerden değil. O, Neve Şalom Sinagogu’nda cenazeler için org çalıyor. “Müzik ruhun gıdasıdır derler ya doğru. İnsanlar ağlıyorlar, ruhlarına dokunuyor” diyor. Palaçi cenazelerde ezberden notaya bağlı kalmadan dört parça çaldığını söylüyor, bunlar dört tane minör. Minörlerin üzüntülü, majörlerin de neşeli olduğunu belirtiyor.’’
Daktilo tamircisi - Yakup Çukran - Daktilo devri çoktan bitti
Daktilo ve hesap makinesi gibi büro malzemelerini Yüksek Kaldırım’daki dükkanında tamir edern Yakup Çukran 1942 yılından beri bu mesleği yapıyor. “Daktilonun her şeyi bozulabilir, zembereği kırılır, tuşları bozulur. Bu makineler devamlı bakım ister ama ömür boyu da kullanılabilir. 1960’tan sonra uzaya gitmeleri ile bu işin de nereye varacağı belli oldu. 2000’lerde tamamen bu iş bitti yok oldu.’’
Dolmakalem tamircisi - Murat Sönmez - Dolmakalemler onun her şeyi
Murat Sönmez 26 yıldır Sirkeci’de dolmakalem tamir ediyor. Sönmez Türkiye’deki iki kalem tamircisinden biri. (diğeri de komşusu) Kalemlerde gelende mekanik arızalar olduğunu söylüyor, “Bir kalemde 6-7 parça olur. Uzun yıllar kullanılmamış dolmakalemin iin mürekkepli kaldığı için içi kuruyor ve contalar, lastikler çürüyor. Ben de kalemin bakımını yapıp müşteriye sunuyorum” diyor.
Kaymakçı - Pando Pandelli Şestakof - Atatürk’ün kaymakçısı Pando
Pando Pandelli Şestakof. Onu herkes Kaymakçı Pando olarak tanır, Beşiktaş çarşı içinde 200 senelik ufak bir dükkanı var. Pando usta çocukken babası ile Dolmabahçe Sarayı‘na da yoğurt-kaymak sattıklarını şöyle anlatıyor, “6-7 yaşındayım, Saraya para almaya gittim. Biri beni çağırdı. “Kime geldin?” dedi, başımı okşadı. Sonra bekçi bana sordu, “Neredeydin!”, “bir adam çağırdı, gittim..” Dedi ki; “O Atatürk’tür...”
Kelebek Korse - İlya Avamoramoğlu - Kelebek gibi görünmek için..
“Hanımlar korse giydiklerinde kendilerini kelebek kadar hafif hissederler” İstiklal Caddesi 433 numarada 79 yıldır kadınlara korse satıyor. Beli zarif gösteren, ağrılara iyi geldiği için tercih edilen korse modelleriyle dükkan, zamanda yolculuk hissi uyandırıyor. “Safiye Ayla korsesi”, “Marilyn Monroe Sütyeni”nin imal edildiği mağazanın üçüncü kuşak temsilcisi İlya bey bugünlerde tahliye davası ile uğraşıyor.
Şemsiyeci - Olga Okay - Herkes Çin malı kullanıyor
Eminönü‘nde 1882’den kalma bir dükkan Robenson Şemsiye. Türkiye’nin ilk yerli yapımı şemsiyecisi. Artık şemsiye ithal edip satıyorlar. Olga Okay şemsiye kullanımının çok değiştiğini söylüyor. İnsanların kaliteli bir paltoya 400-500 lira verip onu korumak için 30-40 liraya iyi bir şemsiye almadığını belirtiyor, “Ülkemizde artık herkes ucuz, 3-5 liralık Çin malı şemsiyeler kullanıyor.”
Zangoç - Yani Hutu - Şimdiki kandiller elektrikli
Yani Hutu Arnavutköy Aya Strati Rum Ortodoks Kilisesi’nin zangoçu.. Türkçedeki ismiyle müezzini. 31 senedir bu mesleği yapıyor. Artık kandillerin elektrikli olduğunu söylerek başlıyor söze “Artık cemaat yok, pazar ayinine 10 kişi geliyor. Sabah 9’da ve akşamüstü 4’te çanı da ben çalıyorum ama artık o da otomatik eskiden çatıya çıkar ipleri çekerek çalardım..” diyor.
Kasap domuzcu - Kozma Kozmanoğlu - Biz hep domuzcuyduk
Dolapdere’deki İdeal Salam’ın sahipleri Lazari ve Kozma Kozmaoğlu 45 senedir domuz kasaplığı yapıyorlar. Eskiden 50 kadar ürün çeşidi varken şimdi 10 çeşit salam ve sosis üretiyorlar. “Eskiden herkes domuz yerdi, ama şimdi yememeye çalışıyorlar” diyor. Bugün Kozmaoğlu biraderler ürünlerini lüks mezecilere ve az kalan eski müşterilerine satıyorlar.

Haberin Devamı