Gazete Vatan Logo

İşte Irak-Suriye tezkeresi

Başbakan Davutoğlu tarafından imzalanan tezkere, bugün TBMM'de kapalı oturumda görüşülecek. Tezkere metninde yabancı askerlerin Türkiye'de bulunmasına da izin veriliyor...

Irak ve Suriye için tek metin olarak hazırlanan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından imzalanarak TBMM'ye gönderilen tezkerede, "Türkiye'nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenirliğimize dönük risk ve tehditler, son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde ciddi biçimde artmıştır" denildi. Hazırlanan tezkerenin metni şöyle:

"Türkiye'nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenirliğimize dönük risk ve tehditler, son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde ciddi biçimde artmıştır. Irak'ın kuzey bölgesinde, silahlı PKK terör unsurları varlığını sürdürmektedir. Öte yandan, Suriye ve Irak'ta diğer terör unsurlarının sayısı ve ortaya koydukları tehditte de önemli artış gözlenmektedir. Nitekim bu nedenle BM Güvenlik Konseyi 2170 (2014) ve 2178 (2014) sayılı kararlarıyla Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını teyit etmiş, bu ülkelerdeki terör faaliyetlerini kınamış, IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı BM üyesi tüm ülkelere, 1373 (2001) sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunmuştur.

Haberin Devamı

Askeri tedbirler alınmalı

Bütün bu faktörler gözönüne alındığında, daha önce ilk olarak 2007 yılında çıkarılan ve altı defa uzatılan Irak tezkeresi ve 2012 yılında çıkan ve bir defa uzatılan Suriye tezkeresini zaruri hale getiren risklerin devam etmesi ve yeni unsurların da devreye girmiş olması dolayısıyla Irak ve Suriye'deki güvenlik boşluğundan kaynaklanan tehdit ve tehlikelere karşı ilave tedbirler almamız, ulusal güvenliğimizin gereği olduğu kadar uluslararası hukuktan kaynaklanan bir yükümlülüğümüz haline de gelmiştir.

Komşumuz Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, terör gruplarının Irak'taki mevcudiyetine ve bunun doğurduğu tehditlere karşı askeri, siyasi ve diplomatik tedbir ve girişimlerini artırarak sürdürmek durumundadır.

Suriye'de risk artıyor

Diğer taraftan, Suriye'de rejimin, dördüncü yılına giren şiddet politikalarının insani, bölgesel güvenlik ve istikrar bakımından yol açtığı risk ve tehditler artmaktadır. Rejim, sivillere yönelik saldırılarını ayrım gözetmeksizin ve her türlü ağır silaha başvurmakta beis görmeksizin sürdürmektedir. Ayrıca meşruiyetten yoksun iktidarını idame ettirebilmek amacıyla terör gruplarına destek vermekte; etnik ve mezhepsel aidiyetleri istismar etmek suretiyle toplumsal farklılıkları fiili çatışmaya dönüştürmeyi hedefleyen bir siyaset izlemektedir. Suriye rejiminin özellikle ülkemize yakın bölgelerde faaliyette bulunmalarını teşvik ettiği terör gruplarının, nüfuz arayışları çerçevesinde gerçekleştirdikleri eylemlerin neden olduğu güvenlik bunalımı derinleşmiştir.

Haberin Devamı

Esad terörü destekledi

Esad rejiminin desteği ve işbirliği sayesinde Suriye'deki faaliyetleri için uygun zemin bulan söz konusu terörist gruplar, eylemlerini Irak'a da taşıyarak bu ülkeyi kaos ortamına ve istikrarsızlığa sürüklemiştir. Dolayısıyla Suriye rejimi kaynaklı tehditlerin kapsamı, terör tehlikesiyle birlikte genişlemiş bölgesel ve uluslararası barış, güvenlik ve istikrara yönelik ciddi bir tehdit haline gelmiştir.

Haberin Devamı

Türkiye, anılan risk ve tehditleri artan oranda ve en fazla hisseden bölge ülkesidir. Bu çerçevede Türkiye'nin bu risk ve tehditlere karşı kayıtsız kalması beklenemez.

Göç genişleyebilir

Bugüne kadar Suriye kaynaklı saldırılarda çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Rejimin şiddet politikası ile terörist unsurlarının baskısı arasında sıkışan sivil halkın güvenli bir sığınak arayışı çerçevesinde ülkemize yönelme istidadı devam etmektedir. Suriye'deki çatışma ortamının seyrine bağlı olarak göç hareketinin kapsamının genişleyerek kitlesel boyuta ulaşması ihtimal dahilindedir.

Kimyasal silaha dikkat

Suriye rejiminin balistik füzeler dahil olmak üzere ağır silahlarla yapmakta olduğu saldırıların yol açtığı tahribat ağırlaşmakta, ülkemizi hedef alan saldırgan politikaları sürmektedir. Rejim, elinde bulundurduğu kimyasal silah stokları ve üretim tesislerinin imha sürecini 2118 (2013) sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararına uygun şekilde sonuçlandırmamıştır. Buna ilaveten, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü bünyesindeki Veri Toplama Misyonu tarafından hazırlanan raporda, Suriye'de klor gazının "sistematik biçimde ve müteaddit defalar" kullanıldığının tespiti ile Birleşmiş Milletler Uluslararası Bağımsız Suriye Araştırma Komisyonu'nun raporunda da rejimin saldırılarında klor gazına başvurduğunu kayda geçirmesi, bunun yanında rejim iki yüz binden fazla insanı konvansiyonel silahlarla öldürmüş olması ülkemizin ulusal çıkarlarına yönelik tehdit düzeyini göstermektedir.

Haberin Devamı

Süleyman Şah'ta risk

Öte yandan, uluslararası hukuk uyarınca Türk toprağı kabul edilen Süleyman Şah Saygı Karakolu'na dönük güvenlik riski artmıştır. Yukarıda belirtilen tüm gelişmeler, Türkiye'nin rejimin ve terör gruplarının gerçekleştirebileceği her türlü saldırıdan, ayrıca Suriye'deki belirsizlik ve kaos ortamından en fazla etkilenebilecek ülke konumunda olduğunu teyit etmektedir. Bu çerçevede, ulusal güvenliğimizi tehlikeye atabilecek her türlü tehdide ve eyleme karşı, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin tespiti ve uygulanması önem taşımaktadır.

Yabancı askere Türkiye izni

"Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Irak ve Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkemize yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı, güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ilerde telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere, hudut, şümul, miktar ve zamanı, hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gerektirdiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin, hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için Anayasa'nın 92'nci maddesi uyarınca Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden bir yıl süreyle izin istenilmesi, Bakanlar Kurulu'nca 30/9/2014 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Ahmet Davutoğlu, Başbakan."