Gazete Vatan Logo

Hapse de atsalar ülkemi AB’ye şikayet etmeyeceğim

Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ, kitabında ‘türban’ın ilk kez Sümerler’de ‘genel kadınlar’ca kullanıldığını yazdığı için kendisi hakkında şikayetçi olan İzmirli avukata kızgın değil ama şöyle diyor: Tabii ki bir şeye çok üzülüyorum. Bu çocukları böyle yetiştiren bizler olduk. Bizim neslimiz kararlı çıksaymış bugün çocuklarımız da böyle olmazdı

Prof. Dr. Muazzez İlmiye Çığ, kitabında ‘türban’ın ilk kez Sümerler’de ‘genel kadınlar’ca kullanıldığını yazdığı için kendisi hakkında şikayetçi olan İzmirli avukata kızgın değil ama şöyle diyor: Tabii ki bir şeye çok üzülüyorum. Bu çocukları böyle yetiştiren bizler olduk. Bizim neslimiz kararlı çıksaymış bugün çocuklarımız da böyle olmazdı

* Siz Sümerleri çok seviyorsunuz?
Ee tabii, yıllardır onları çalıştım.

* Sadece çalışmaktan değil, sanki siz Sümerleri gelmiş geçmiş en uygar halk olarak görüyorsunuz?
Evet, evet, öyle! Çünkü Sümerler bugünkü kültürün temelini kuran bir millet. Evveli yok. Çivi yazısını bulmuşlar ve yaptıkları her şeyi yazmışlar. Mimariyi onlar başlatmış. Kubbe, kemer ve kanallar yapmışlar. Bunlar, fevkalade hesap isteyen şeyler. Matematikte 6’lı sistemi koymuşlar. Bugün hâlâ kullandığımız saat, daire, üçgen hesaplamaları Sümerler’in 6’lı sistemiyle yapılıyor. MÖ 590’larda yaşayan Pisagor’un formülünü biz Sümer tabletlerinde bulduk, Yunanlılar onlardan almış. Astronomi çok önemli. Beş gezegeni tespit etmişler. Keplere kadar altıncıyı bulan çıkmamış. Burçların adlarında hâlâ onların tercümesini kullanıyoruz. Geniş edebiyat anlayışları var. Gılgamış Destanları ve mitolojileri var.

* Yunan mitolojisinin aslında Sümerlerden alıntı olduğu söylenir?
Hem de nasıl. Aynı zamanda Sümer mitolojisiyle Türk mitolojisinde de büyük benzerlikler vardır.

* Tarihte Türkler mi daha eski, Sümerler mi?
Tam olarak bilmiyoruz, ama Türkler daha eski görünüyor. Genel kanı Sümerler’in de Orta Asya’dan gelmiş olduğu yönünde. Bizim meslektaşların arasında yüzde 90 böyle biliniyor.

* Peki bugünkü Sümerler sizce kim?
Bilmiyoruz, Asya’dan Anadolu’ya devamlı bir göç olduğu için kimin ne olduğu belli değil. Şu anki haritaya göre Irak’ın güneyi ve Bağdat’ta yaşamışlar. Oradan Anadolu’ya geldiklerine dair elimizde belge yok, ama bana göre soyumuzda Sümerlilik de olabilir. Çünkü Sümer diliyle Türkçe arasında o kadar benzerlik var ki... Mesela Sümerce alım-Türkçe alımlı, bab-baba, dim-dimdik, es-esmek, gim-kim, güles-güleç, ib-ip, ir-er, kıya-kıyı, ulu-ulu, kusu-koşmak gibi...

* Sümerliler neye inanıyorlarmış?
Dört büyük yaratıcı tanrıları var: Yer, gök, hava ve su tanrıları. Bunların dışında bir de idareci tanrıları var. Ama tanrıçalara da büyük önem veriyorlar. Mesela sosyal-adaleti koruyan bir tanrıça, sanatı koruyan bir tanrıça, bereket ve aşkı koruyan bir tanrıça. Aynı tanrıçaya savaş tanrıçalığı da verilmiş. Aşk ve savaşı birleştiriyorlar.

* Kadın-erkek ilişkisi nasılmış?
Sümerler’de tek eşlilik var. Eğer kadın kendi görevini yapamayacak kadar yaşlanır veya hastalanırsa, ancak o zaman kadının izniyle kocası bir başka kadınla evlenebiliyor. Bu konuda çok güzel bir metin elime geçti. Bir kadın kocasına ikinci bir kadını alırken şöyle bir mukavele yazmış: “Ben bu kadını kocama karı, kendime kardeş olarak alıyorum. Şayet benim koca beni boşamaya kalkarsa kardeşimi de alır giderim.” Bu mukavelenin altına da şahitlere imza attırıyor.

* Resmi nikâh mı yapıyorlarmış?
Yapıyorlar tabii. O kadar tanrıları olmalarına rağmen günlük işlerini hiç tanrılarla yürütmemişler. Son derece laik devlet. Nikâhı bir yetkilinin önünde yapıyorlar. Mukavelesi olmayan evlilik, evlilik sayılmıyor. Bizde Cumhuriyete kadar yoktu böyle bir şey.

* Aşk ne kadar önemli?
Çok önem veriyorlar ki aşk tanrıçaları var. Dünyanın bilinen ilk aşk şiirini onlar yazmış. Sümerli kadın, aşık olup kocasını seçebiliyor.

* O zaman şimdi dava konusu da olan şu malum örtünme bölümüne gelelim: Sümerlerde kimler, neden örtünüyormuş?
Her tanrının bir evi var, onlara mabet diyorlar. Bu evlerde tanrılar için çeşitli şeyler yapılıyor. Neler yapılacağını tanrılar insanlara söylemiyor, insanlar kendileri tanrıları için ne yapmaları gerektiğini anlayıp, yapıyor.

* Yani “vicdan evi” gibi bir şey mi?
Evet, vicdanlarıyla baş başa kaldıkları yer oluyor. Bugünkü kilise, cami ve havralardaki ibadet şekilerinden daha özgürler. Tanrıları hoş tutabilmek için orada danslar yapıyorlar, şarkılar söylüyorlar. İşte bu mabetlerde rahibeler var. Bu rahibelerin bazıları da genel kadınlık yapıyor.

* “Genel kadın” tam olarak ne demek?
Görevi seks yapmak olan kadınlara deniyor. Onlar fahişe değil, bunu para karşılığı yapmıyorlar. Mabetlerde aşk odaları var ve anladığım kadarıyla o odalarda gençlere cinselliği öğretiyorlar. Bunu nereden çıkartıyorum; çünkü Gılgamış Destanı’nda da ormanda, hayvanlarla büyümüş olan adamı insanlaştırmak için bir mabetten rahibe getiriliyor ve ona cinselliği, yemeyi, konuşmayı rahibe öğretiyor. O genel kadın dediğimiz rahibeler Sümerler’de her şeyi öğreten bir varlık olarak görülüyor. Bunu yaparken kendilerini tamamen tanrıya vakfetmiş sayıyorlar. Çünkü Sümerler’de aslında bekaret var. Bekarete önem verilmesine rağmen genel kadınların mabetlerde ilişkiye girebilmesi, bu hizmete verilen kutsal değeri gösteriyor.

ALLAH BİZE AKIL VERMİŞ
* Bekarete önem verildiğini nasıl biliyorsunuz?
Tabletlere göre evlenmeden önce bakire olmadığını söylemeyen kadın boşanırken yarı tazminat alabiliyor.

* Peki bu genel kadınlar başörtüsünü niye takıyorlar?
Onları diğer rahibelerden ayırmak için böyle başörtüsü kuralı konmuş. Sokaktaki fahişeler de başörtüsü takamıyor. Bu sadece mabetlerdeki görevli kadınlara özel bir durum. Tarihteki ilk başörtüsü böyle çıkmış oluyor.

* Sonradan bu iş nasıl tersine dönüyor?
Sümerler’den uzun yılar sonra, M.Ö. 16’ncı yüzyılda, Asurlular birden bire kanun çıkarıyorlar. Diyorlar ki, bundan sonra evli ve dul kadınların da hepsi başını örtecek. Aslında burada, evli ve dul kadınların yasal bir şekilde cinsel ilişkiye girdiklerini düşünerek genel kadınlar gibi örtünmelerini ve kendilerini belli etmelerini istiyorlar.

* Asurlar’da başörtüsü takan kadın, cinsel ilişkiye girmiş, bekareti olmayan kadın anlamına geliyor?
Evet aynen öyle. Ama bunu bazı dinciler yanlış anlayıp “Tarihte ilk başörtüsünü fahişeler taktı” diyorum sanıyor. Oysa ne Sümerler’deki rahibeler fahişe, ne de Asurlar’daki evli ve dul kadınlar.

* Yani örtünme, İslamiyet’ten binlerce yıl önce, kadının toplumdaki statüsünü belirlemek için bulunmuş bir çare?
Benim anlatmak istediğim de bu! Bunu da ben söylemiyorum, tarih söylüyor. Kendimden bir şey eklemiyorum, yorum yapmıyorum, bilimsel tarihi anlatıyorum.

* O zaman Asurlular’dan İslamiyet’in doğduğu döneme gelelim. Orada başörtüsü karşımıza nasıl çıkıyor?
Kızım, ben İslam uzmanı değilim, ama tarih yönünden baktığımızda orada da şöyle oluyor: Hz. Muhammed peygamber olduktan sonra ailesindeki kadınlarla birlikte Mekke’de oturuyor. İnsanlar hangisi Hz. Muhammed’in karısı, hangisi kızı, hangisi cariyesi biliyorlarmış. O yüzden de orada bu kadınlara sataşma katiyen yokmuş. Ama Medine’ye hicret ettikten sonra durum değişiyor. Çünkü Medine çok kalabalık; Hıristiyan’ı, Yahudi’si her milletten insan var. İnsanlar Peygamber’in ailesini tanımıyorlar. İşte bu dönemde Peygamber’e bir vahiy geliyor. Bir ayete göre “Peygamber karıları, peygamber kızları ve mümin kadınlar sokağa çıkarken tanınmayacak şekilde örtünsünler” deniyor. Oysa bir başka yorumda da deniyor ki, “tanınacak şekilde” örtünecekler.

* Bu anlattığınız mantığa göre “tanınmaları” daha doğru değil mi ?
Evet, o daha doğru. Bence “mümin kadınlar” lafı da sonradan eklenmiş bir laf. Çünkü biliyorsunuz, Kuran Peygamber zamanında oluşturulmadı. Ebu Bekir döneminde tanıklardan alınan ayetlerin birleştirilmesiyle yazıldı.

* Zaten Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu da İlahiyat okumamış kişilerin Kuran Müslümanlığı yapmamalarını, asıl ilmi yorumları dikkate almaları gerektiğini söylüyor?
Ama o yorumların da ölçüsü ne olacak? Ondan sonra her ilahiyatçı ayrı bir yorum yapıyor, herkes ayrı bir tarikat kuruyor. Bence her şey Kuran’da açık bir şekilde anlatılıyor. Ama mesela bir ayette diyor ki şarap içme, bir başka ayette de diyor ki, namaza gidemeyecek kadar sarhoş olma. Buradan vicdanına ve aklına en uygun yorumu yapabilirsin. Allah niye bize akıl vermiş? Bu yorumu yapabilelim diye. Aslında bu kâinatın sahibi Allah’ın yanında mikrop kadar bile değiliz. İbadetimize O’nun hiç ihtiyacı yok. O yüzden bence en büyük ibadet kendi kendine iyi insan olabilmektir. Peki nasıl iyi insan olunur; onu da aklınla ve vicdanınla sen bulacaksın!

Asıl günahkar imam nikahını kullananlar
* Hakkınızda dava açan İzmirli Avukat Yusuf Akın kimdir, hiç tanıyor musunuz?
Tanımıyorum, ama merak ediyorum. Aslında İzmir’e bir gidişimde kendisiyle tanışmak istedim. “Nedir seni kızdıran, oturup tartışalım” diyecektim. Canın sıkılır, konuşma dediler, ben de yapmadım.

* Siz kızmadınız mı?
Yok, hayır. Ben de kendime hayret ediyorum, ama dava açıldığından beri bana en ufak bir sinir gelmedi. Fakat tabii bir şeye çok üzülüyorum. Bu çocukları böyle yetiştiren bizler olduk. Bizim neslimiz daha kararlı çıksaymış bugün çocuklarımız da böyle olmazdı.

* Yargılandığınız maddede “Basın yoluyla kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlere hakaret; halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme” deniyor?
Bunu kabul etmiyorum. Kimseye hakaret etmedim, tersine dine hakaret edenlere karşı çıktım. Tarikatlarda seks yapabilmek için imam nikâhı kıyıyorlar. Bunları televizyonlarda görünce çok sinirlendim. İnandığım Allah’ı yerin dibine sokuyorlar. Ben de “Madem imam nikâhını alet ederek bu işi yapacaksınız, o zaman camilerde yapın bari” dedim. Bu söz, yaptıkları kötülük daha iyi anlaşılsın diye söylenmiş bir hiciv. Yoksa oturup da camilere aşk odası yapın der miyim, olacak iş mi? Cami nedir, ben bilmiyor muyum?

Duruşmamda AB temsilcisi istemiyorum
* 1 Kasım’daki duruşmada sizi desteklemeye gelecekler var mı?
Kimseyi çağırmam, ama sürekli telefonum çalıyor “Geleceğiz” diyorlar. Yağmur yağarsa ıslanırlar diye korkuyorum, ama galiba şenlik olacak. (Gülüyor) Hayatımda ilk kez mahkemeye çıkacağım.

* Davanız şu ünlü 301. madde kapsamında olmadığı için belki de diğer davalara olan ilgiye benzemeyecektir?
Kastettiğiniz AB temsilcileriyse zaten gelmesinler. Hapse girecek bile olsam ben Avrupa’ya şikayet etmem ülkemi.

* Evrensel hukuk denilen bir şey var ama?
Olsun, bu bana annemi, babamı komşuya şikâyet etmek gibi gelir. O kadar alçalmadım.

* Bu AB temsilcilerinin ilgilenip ilgilenmediği konusu Rektör Aşkın’ın davasında da gündeme gelmişti?
Ona da davası 301 değil, o yüzden ilgilenmiyoruz dediler, bahane. Asıl sebep Atatürkçü olmamız. Atatürkçülerin başına gelenlerle ilgilenmiyorlar. Laiklikle ilgilenmiyorlar. Çünkü dertleri bizim gelişmemiz, uyanmamız değil. Onların varsa yoksa işleri Türkiye’yi karıştıracak konular.

Mirastan da vazgeçsinler
* Emine Erdoğan’ın başörtüsünü çıkarmasını önermeniz “tuhaf” olmadı mı biraz?
Niye tuhafmış? Evinde ne isterse takar, ama Başbakan’ın eşi olarak dekolte de giyemez, haç da takamaz, türban da takamaz. Öyleyse miras hakkından da vazgeçsinler, ikinci eşi de kabul etsinler, görelim.

3N+1K
Cumhuriyet’in 92 yaşındaki çılgın kızı

KİM: Muazzez İlmiye Çığ, Birinci Dünya Savaşı sırasında doğdu (1914-Bursa), Kurtuluş Savaşı yıllarında ilkokulu okudu, İkinci Dünya Savaşı başladığında Ankara Dil-Tarih’ten mezun oldu. Aynı yıl okul arkadaşı Kemal Çığ’la evlendi. 33 yıl İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde çalıştı. Depolardan bulup çıkardığı yaklaşık 3 bin Sümer tabletinin anlamını tarih ve arkeoloji dünyasına kazandırdı. 1972’de emekli olduktan sonra 8 kitabına 5 kitap daha ekledi. Heidelberg Üniversitesi, Roma ve Londra sergilerinde çalışmalar yaptı. İngilizce ve Almanca biliyor. Pek çok ödülü olan Çığ’ın iki kızı var.

NEDEN: Araya Şeker Bayramı girince unutmanızı istemedik: Cumhuriyet’in 92 yaşındaki çılgın kızı 15 gün sonra ilk kez hâkim karşısına çıkacak. 1 Kasım’da, Beyoğlu 2. Asliye Ceza’da. Şimdiden not edin ve neler olacak; izleyin.

NE ZAMAN: 13 Ekim, Cuma.

NEREDE: Çığ’ın İstanbul’daki evinde.

Haberin Devamı