Gazete Vatan Logo

Gürsel Tekin'den %42 yorumu

CHP Genel Başkan Yardımcısı
Gürsel Tekin, "İktidar, sivil toplum kuruluşları, iş çevreleri, medya ve çeşitli
toplum kuruluşları üzerindeki baskısından vazgeçerse, Türkiye’de normal bir seçim
olur. Bunun sonucunda da CHP’nin iktidarını görürüz, 2011 seçimlerinde hedefimiz
yüzde 40 oy" dedi.
Son yapılan MYK’da Genel Başkan Yardımcılığı görevine atanan Tekin, AA
muhabirinin sorularını yanıtladı.
Genel Başkan Yardımcılığı görevinin partiye bir hareket kazandırması
temennisinde bulunan Tekin, partisinin iktidar olması için elinden gelen gayreti
göstereceğini söyledi.
Referandum sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tekin, "Her
seçim siyasi partiler için ciddi bir sınavdır, mutlak kazanan da kaybeden de bir
muhasebe yapar. ’Nerede eksiklik yaptım, ne demem gerekiyordu, ne dememem
gerekiyordu?’ bunları değerlendirir bu gayet doğaldır" dedi.
"Hayır" oylarında alınan yüzde 42’lik sonuç hakkında herkesin farklı
yorum yapabileceğini belirten Tekin, şöyle konuştu:
"Biz yorumdan öte özellikle Türkiye’nin önemli coğrafyasında, orta
Anadolu’da, doğuda, güney doğuda kısmen Karadeniz’de oylarımızı artırmak
zorundayız. Onunla ilgili ciddi çalışmalar yapmamız gerek. Ne yüzde 42
hezimettir, ne de yüzde 57-58 başarıdır. Bunu böyle kabul etmek lazım. Siz seçmen
sayısına baktığınızda 52 milyon yurt içinde, 2 milyonda yurt dışında olmak üzere
toplam 54 milyon kayıtlı seçmen var. 54 milyon seçmenin 21 milyon küsuru ’evet’
demiştir, buda şunu gösteriyor, anayasa çok önemli biliyorsunuz, keşke ortak bir
zemin içerisinde olabilseydi en azından vatandaşlarımızın yüzde 70’i 80’i kabul
edebileceği bir anayasa paketi olabilseydi hepimiz memnun oldurduk. Sonuç
itibariyle bu Türkiye’de her vatandaşı ilgilendiren bir sorundur, siyasi parti
seçimi değildir, siyasi parti seçersiniz 5 yıl sonra kararınızı değiştirirsiniz,
ama anayasa paketleri 40-50 yıl sonra da önünüze gelir."

-EŞİT BİR SEÇİM YAPILMADI-


Milletin tercihine saygılarının sonsuz olduğunu bildiren Tekin, eşit bir
seçimin yapılmadığının da kabul edilmesi gerektiğini savundu.
Halk oylamasında, devletin kurumlarının önemli bir kısmının taraf
olduğunu ileri süren Tekin, "Kentlerde daha bağımsız özgür oy kullanmıştır, ama
kırsal ağırlıklı olarak ’evet’ çıkmıştır. Özellikle Anadolu da yoksulluğun
sefaletin yoğun olarak yaşandığı yerlere baktığımızda orada geçimini sadece ve
sadece devletin ayırmış olduğu ufacık tefecik yardımlarla sürdürmeye çalışan
vatandaşların tercihi ne yazık ki bağımsız olmuş değildir. Anadolu’nun bir
köyünde bir kadın hayatında ilk kez parayla buluşmuştur, 100 lira 200 lira neyse,
o paranın kesilmemesi için tercihini çok net kullanmış değildir" dedi.
İktidarın referandum kampanyası süresince olağanüstü bir harcama
yaptığını iddia eden Tekin, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Miktarları çok büyük rakamlar, sadece İstanbul ve Ankara’ya
baktığımızda, bilboard, megaboard, gazete ilanları, duvar ilanlarına baktığımızda
dehşet rakamlar çıkıyor. Sadece bunlar değil, üzücü olan başka bir şey ise
dernekler. Özellikle büyük kentlerde çok sayıda dernek var, bakıyorsunuz ’falan
ilin derneği kararını verdi ’evet.’ Bunlar çok yanlış şeyler, derneklerin taraf
olması tercih koyması, onların dernek olmaktan çıkması demektir. Elbette
düşünceleri olacaktır ama baskıcı bir unsurla karar vermek doğru değil.
İstanbul’da 300-400 bin seçmeni etkileyen dernekler var, bütün bunlar
belediyelerin ve iktidarın baskısı sonucu yapılmıştır. Ama bunlar, bize
önümüzdeki süreçte ne yapacağımızın nasıl davranacağımızın, vatandaşla nasıl
iletişim kuracağımızın önemli argümanı oldu."

-YENİ ANAYASA HAZIRLIĞI-

Hükümetin yeni bir anayasa hazırlığında olduğunu ifade eden Tekin, yeni
bir Anayasayı 30 yıldır zorlayan ve çok talep eden kesimin ise CHP’de siyaset
yapanlar olduğunu söyledi.
12 Eylül anayasasından en çok mağdur olan kesimin kendileri olduğunu
savunan Tekin, şöyle konuştu:
"Bu süreçte CHP’yi, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini kapatmışlardır,
bütün mal varlıklarına el konulmuştur. Partinin yöneticilerin çoğu gözaltına
alınmış, cezaevinde kalmıştır. Bunların hepsine baktığımızda CHP’nin özgürlükçü,
demokratik bir anayasa talebi her zaman olmuştur ama keşke iktidarın sayın
Başbakanın söylediği gibi özgürlükçü bir anayasa talebi olsa. Görüyoruz ki
tamamen sadece bir parti anayasası gibi. Nitekim 2 maddeyi ayırın 24 maddeyi
Meclise getirin diyen CHP’dir. Ama iktidar partisi özellikle HSYK ve Anayasa
Mahkemesi ile ilgili gerçekten yargı denetimini ortadan kaldıracak 3 tane maddeyi
paketin içine koydu. Doğal olarak da bizim uzun süredir kaygı duyduğumuz
maddelerle ilgili olarak dün hangi noktadaysak bugün de aynı noktadayız.
Gelecekte uygulamalarını da göreceksiniz. Eğer siz adaleti siyasallaştırırsanız,
bu Türkiye’ye yapacağınız en büyük kötülüklerden biridir. Bugün AK Parti
iktidardır, yarın başka bir siyasi parti iktidar olur, oda kendi adaletini
kullanmaya başlar o zaman adaletin dengesi bozulur."

-SEÇİM KOMİTESİ VE 2011 SEÇİMLERİ-

Son yapılan MYK toplantısında kendisinin de aralarında bulunduğu 7
kişilik bir Seçime Hazırlık Komitesi’nin kurulduğunu anımsatan Tekin, bu
komitenin önümüzdeki günlerde seçim çalışmalarına başlayacağını anlattı.
Tekin, "Uzun uzun inceleme ve değerlendirme yapacağız. Ona göre
kamuoyunda bu sonucun nerelerden kaynaklandığı, bizim eksiklerimizin neler
olduğunu ya da kaygıların olup olmadığını hep beraber göreceğiz" dedi.
2011’de CHP’nin iktidar olmasını talep ettiklerini belirten Tekin,
şunları kaydetti:
"Bu sadece bizim değil toplumun önemli kesiminin de beklentisi. Uzun
süredir AKP iktidarının ciddi şekilde yıprandığını, yıpranmanın da ötesinde ciddi
şekilde bir korku yarattığını görüyoruz. İktidarın kendisini gözden geçirmesi
gerek, ’şimdi ne olacak kaygısı’ çok kötü bir kaygıdır. Bu kaygılar niye ortaya
çıkıyor? Sayın Başbakanın tavrından kaynaklanıyor. ’Taraf olmazsan, bertaraf
ederim’ baskı unsuru oluşturulduğu için insanların bu tür kaygıları yaşıyor.
İnşallah uygulamalarda iktidar partisi akli selim davranır ve toplumun bu
kaygılarını ortadan kaldırır. İktidar sivil toplum kuruluşları, iş çevreleri,
medya ve çeşitli toplum kuruluşları üzerindeki baskısından vazgeçerse Türkiye’de
normal bir seçim olur bunun sonucunda da CHP’nin iktidarını görürüz, 2011
seçimlerinde hedefimiz yüzde 40 oy."
Başbakanlık sisteminin de yeni bir tartışma konusu olmadığını ifade eden
Tekin, ’Sayın Özal’la, Demirel ile başlayan süreçte 25 yıldır tartışma devam
ediyor. Ama Türkiye bugünkü konjektürde ona hazır değildir. Bu tartışmanın
ötesine geçmez" dedi.

-KILIÇDAROĞLU’NUN OY KULLANAMAMASI-

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun referandumda oy kullanamaması
konusunun çok tartışıldığını vurgulayan Tekin, şöyle konuştu:
"Elbette bir eksiklikti, Sayın Kılıçdaroğlu eksikliği kabul etti,
kamuoyundan özür diledi. Ama şimdi düşünün anamuhafelet lideri, herkes tarafından
bilinen birinin kütükte isminin silinmesini devletin kurumları yapıyorsa, burada
büyük bir zafiyet vardır. Sayın İçişleri Bakanı, ’Polisler sayın Kılıçdaroğlu’nun
ikametinde olup olmadığını araştırdı’ diyor. Sayın İçişleri Bakanı İstanbul’da
bütün milletvekilleri için mi bu uygulamayı yaptılar? Eğer öyleyse itiraz
etmeyeceğim ama niçin sadece Kılıçdaroğlu. Diyelim ki yapıldı, sayın
Kılıçdaroğlu’nun ikametinden ayrıldığını tespit ettiler. Nezaketen devletin
kurumları polis, emniyet ya da YSK’nın sayın Kılıçdaroğlu’na bildirmesi
gerekmiyor muydu? Sayın Kılıçdaroğlu bilinmeyen bir isim miydi? Biz devletin
görevlilerine güvenmeyecek miyiz? Derhal YSK ya da İçişleri Bakanlığı’nın özür
dilemesi gerekiyor."
YSK’nın herkes için bu hassasiyetle çalıştığını düşünmediğini belirten
Tekin, "Eğer bu hassasiyetle çalışıyorsa, elimde 21 yıl önce ve 18 yıl önce
ölmüş iki vatandaşın seçmen kağıdı var. Kütük hassasiyetini gösteren ve bu konuda
hassas olan YSK, bu vatandaşların kütüğünü düşürmüyor da, sayın Kılıçdaroğlu’na
Türkiye’nin anamuhalefet liderine niye böyle özel bir çalışma yapıyor. Bunlar
insafsızca şeyler, biz kimlere güveneceğiz, devletin kurumlarına güvenmeyecek
miyiz? Lütfedip, CHP’ye bir telefon edemediler mi? Bu eksiklik değil mi? Bütün
bunların sorgulanması gerekir" diye konuştu.

-BAYKAL’IN AÇIKLAMALARI-

Eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın açıklamalarını gazetelerde
okuduğunu belirten Tekin, "Eski genel başkanımdır, hiç bilmiyorum, tabi ki
kendinin böyle bir demeci yok ama bir gazetecinin yorumu ile bu söylenmiştir. Bu
konuda bir şey söyleme yetkim yok sayın genel başkanımız cevabını verdi.
Kurultayların olup olmayacağının kararını Genel Başkan verir. Elbette delege de
karar verir ama Genel Başkanın talep edip etmediği de çok önemlidir" dedi.

Tekin, Genel Başkan Yardımcılığı konusunda da bazı çevreler tarafından
"CHP’de Tekin düğümü" şeklinde açıklamalar yapıldığını anımsatarak, "Bu konu
çok abartıldı, biz sosyal demokrat bir partiyiz, bizi var eden farklı
düşüncelerin olmasıdır. Partimizde farklı düşüncelerin olması bir kavga gibi
değil, aksine bir zenginlik olarak algılanmalıdır. Eğer öyle algılıyorlarsa bu
düşünceler devam edecektir" diye konuştu.

Tekin, Anayasa değişikliğinin onaylanmasının ardından 12 Eylül askeri
darbesini yapanlara yönelik açılan davalara ilişkin ise "Olmuşla ölmüşün davası
olmaz. Hiç bir şey çıkacağı yok, amaç kamuoyunu başka şeylerle meşgul etmek"
yanıtını verdi.

Haberin Devamı