Gazete Vatan Logo

Alp Buğdaycı kimdir?

Eski haber spikeri Alp Buğdaycı kimdir? Metin Kaçan ile beraber 1995 yılında başlayan dava sonucunda hapse mahkum edilen Alp Buğdaycı şimdi nerede? İşte merak edilen soruların yanıtları ve Alp Buğdaycı'nın bilinmeyenleri...

Alp Buğdaycı kimdir?

Alp Buğdaycı 5 Ocak 2013 yılında ölen Metin Kaçan ile beraber 1995 yılında başlayan tecavüz davasında şok açıklamalarla gündeme oturmuştu. Hapse mahkum edilen Alp Buğdaycı Metris Cezaevinde ölü bulundu. İşte Alp Buğdaycı hakkında merak edilen soruların yanıtları...

ALP BUĞDAYCI KİMDİR?

Alp Buğdaycı (d. 21 Temmuz 1964, Diyarbakır - ö. 2 Haziran 2016, Metris Cezaevi, İstanbul), Türk haber spikeri, seslendirme sanatçısı.

Hayatı

21 Temmuz 1964 Diyarbakır doğumlu Buğdaycı, seslendirme kariyerine başlamadan önce, uzun yıllar medyanın farklı alanlarında çalıştı. 1982-88 yılları arasında, Bâb-ı Âli'deki çeşitli gazete ve haber ajanslarında muhabirlik yaparak başladığı kariyeri, 1989'da TRT'nin açtığı spikerlik sınavını kazanmasıyla farklı bir yön aldı. Buğdaycı, hem TRT radyolarında görev yaptı, hem de TRT-1'de program sundu. 1990 yılında Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Star 1 (Magic Box) ekranında haber spikerliği yaptı. 1991 yılında Show TV'ye geçerek Güne Merhaba adlı bir sabah haberi sundu. Körfez Savaşı sırasındaki canlı yayın performansıyla dikkat çeken Buğdaycı, 1994'te özel televizyonlardaki deformasyondan rahatsız olarak mesleği bıraktı.

Haberin Devamı

Metin Kaçan ile birlikte Güneş K. isimli kadına tecavüz ve işkence ettikleri gerekçesiyle yargılandılar, ceza aldılar.Televizyon sunuculuğunu bıraktıktan sonra yeniden gazeteciliğe dönen Alp Buğdaycı, uzun yıllar Atlas Dergisi'nde seyahat yazıları yazdı. Buğdaycı, 2001 yılında spikerlik mesleğine geri döndü. Ama bu kez ekran önünde değil, mikrofon gerisinde... Seslendirme sanatçısı olarak sürdürdüğü meslek hayatı boyunca sayısız belgesel, reklam, tanıtım ve TV programı seslendirdi. Yapımını üstlendiği 2007 tarihli “Şehrin Arka Yüzü: Tarlabaşı” belgeseli, İZ TV'de ekrana geldi. Alp Buğdaycı, Digiturk dijital platformundan yayın yapan İZ TV'de “Maceranı Yarat” ve “Özel Gösterim” kuşakları başta olmak üzere, birçok belgesele ses veriyor.

Haber spikerliği

TRT, Star-1(magic box), Show TV

Seslendirme

Haberci, National Geographic Channel Türkiye, Survivor Türkiye-Yunanistan ve reklamlar

Haberin Devamı

Yönetmen

Yönetmenliğini yaptığı belgesel filmler : Şehrin Arka Yüzü : Tarlabaşı - 2007 18. Ankara Uluslararası Film Festivali, Ulusal Belgesel Film Yarışması, Profesyonel Dal. 2007

Filmografisi

Bir Sonbahar Hikayesi (1994) Zuhal Olcay, Can Togay, Kaan Girgin, Meltem Cumbul ...

Yazar

Kan Sıcak Akacak, 1996

ALP BUĞDAYCI VE METİN KAÇAN DAVASINDA NELER YAŞANMIŞTI?

Geçtiğimiz yıllarda Alp Buğdaycı konu ile alakalı açıklamalarda bulunmuştu.

‘Yargılama için AİHM’ye gideceğim’
‘Kaçan’la yargılandıkları davada yargısız infaza maruz kaldıklarını iddia eden Buğdaycı, şöyle konuştu: “Ne Metin’in bu kadar erken gitmesini isterdim, ne de bunları konuşmayı. 1995’te başlayan dava, 2006’da sonuçlandı. 11 yılda, mahkeme heyeti 3 kez değişti ve çelişen 3 ayrı karar çıktı. Israrlarıma rağmen olay yeri incelemesi yapılmadı. İlk ifadesinde dövüldüğünü söyleyen Güneş K., ikinci ifadesinde tecavüz suçlamasını ekledi. Evden 04.30’da ayrıldığını söylüyor, hastaneye gidiş saati 07.30. Evimle Taksim İlkyardım’ın arası 100 metre. O üç saat hiç açıklanmadı. Adli Tıp’tan her seferinde ‘Tecavüz bulgusuna rastlanmadı’ raporu geldi. Son duruşmada, tecavüze yeltendiğime ve yardım ettiğime karar verilerek, 4 yıl hapis aldım. Yargıtay, cezayı ‘az’ buldu. 18 yıllık yargılamanın sonunda, dosya hâlâ temyizde. AİHM’ye gideceğim. Hiç kimseye tecavüz etmedim ve işkence yapmadım. Fakat 18 senedir bana şiddet uygulanıyor.”
‘Saatlerce işkenceye maruz kaldık’
“Olaydan bir gün sonra aralarında sivil polislerin de bulunduğu silahlı 4 kişi tarafından kaçırıldık” diyen Buğdaycı, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu zorbalara daha sonra 9 kişi daha eklendi. Saatlerce bu kişilerce işkenceye maruz kaldık ve Beyoğlu Karakolu’na bir çuval gibi atıldık. Ancak bu kişiler suçsuz bulundular ve dava dosyasından çıkarıldı. İronik olan yasaklanan ‘Kan Sıcak Akacak’ romanımdaki bazı ifadelerin de, tecavüzün kanıtı olarak görülmesiydi. Oysa tecavüz ve işkence yapıp romanda yazmadım. O linç sürecinde yaşadıklarımı bir kitapta anlatacağım. Masumiyetimi ve suçsuzluğumu er ya da geç ispatlayacağım.”
‘Uslu bir gece değildi vahşet tiyatrosu yoktu’
‘Tecavüz ve işkence eşliğinde bir ‘dehşet gecesi’ yaratmakla suçlandığını belirten Buğdaycı, iddialarını şöyle sürdürdü: “Beyoğlu’nda hızlı bir geceden sonra Taksim’de evi müsait olan birine, gece yarısı konaklamaya gelen 4 kızdan ve 2 erkekten bahsediyoruz. Uslu durulan bir gece değildi, ama vahşet tiyatrosu da değildi. Gece kulüpleri, uyuşturucu hap, alkol ve seks vardı. Sabaha kadar, orta sınıf ahlakına ters gelebilecek başka zevkler de yaşandı. Ama 1 kadın ve 2 erkek arasında tecavüz söz konusu değildi.
‘HAYATIM AYAKLAR ALTINDA ÇİĞNENDİ’
Devamında bağırışlı çağırışlı, kavgalı, itişmeli kakışmalı bir geceye dönüştü, ama işkence de tecavüz de yoktu. O dönem hakkımdaki ‘profesyonel cani’ portresi, homoseksüellik, grup seks, sapıklık, işkence, vücutta söndürülen sigaralar, sadizm gibi etiketleri içeriyordu. Kamusal edep dairesinin dışında bir hayatım vardı ve kamunun kanlı vicdanı, yüzüme ve ruhuma jilet atarak beni cezaevine tıktı. Bu, tüm hayatımı ayaklar altında çiğneten bir linçti, hâlâ da devam ediyor. 32 gün sonra tahliye edildiğimde, bu uydurma haberleri düzeltmediler bile.”

Haberin Devamı