Gazete Vatan Logo

Erkekler de meme kanseri korkutuyor

Doç. Dr. Kaya: Erkek meme kanseri daha agresif davranmaktadır

Medicana Bahçelievler
Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Osman Kaya, erkeklerdeki meme
kanserinin, erkeklerdeki tüm kanserlerin yüzde 1’inden daha azını oluşturduğunu,
ancak erkek meme kanserinin daha agresif davrandığını belirterek, "Nadiren de
olsa erkeklerde de görülebilen bir kanser türü olan meme kanseri önemsenmediğinde
en az diğer organların kanserleri kadar tehlikelidir" dedi.

Kaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hastaların genelde memede bir
kitle belirtisiyle doktora başvurduklarını, ancak memedeki her kitlenin kanser
belirtisi anlamına gelmediğini söyledi.

Bu gibi durumlarda öncelikle mamografi çekildiğini, daha sonra kitlenin
biyopsisinin yapıldığını, sonuca göre kanser tanısının konulduğunu veya
konulmadığını anlatan Kaya, biyopsinin de ya iğne biyopsisi denilen yöntemle ya
da bir kesiyle kitleden daha büyük bir örnek alınarak yapıldığını ifade etti.

Meme kanserinin en sık görülen türünün ’invaziv duktal kanser’ tipi
olduğunu belirten Kaya, bu türün, memedeki duktal yapıların kanser tümörü
tarafından istila edilmesi ve yayılması şeklinde görülen bir kanser türü olduğunu
anlattı.

-"Erkekler ile kadınların risk faktörleri benzer"-

Doç. Dr. Kaya, erkeklerde meme kanseriyle ilgili bir istatistiğin
bulunmadığını belirterek, şunları söyledi:

"Erkek meme kanseri, erkeklerdeki tüm kanserlerin yüzde 1’inden daha
azını oluşturmaktadır, ancak erkek meme kanseri daha agresif davranmaktadır.
Nadiren de olsa erkeklerde de görülebilen bir kanser türü olan meme kanseri
önemsenmediğinde en az diğer organların kanserleri kadar tehlikelidir. Erkek meme
kanseri ile kadın meme kanserinde risk faktörleri, oluşumu ve mekanizmaları
benzerdir. Her iki cinste de meme kanseri, biyolojik özelliklere göre seyreden
bir hastalıktır. Kadın meme kanserinde yaptığımız her şeyi, erkek meme kanserinde
de yapıyoruz."

Meme kanserinin, kadında ve erkekte benzer belirtilerin yer aldığını
ifade eden Kaya, "Erkekte tek memede büyüme (jinekomasti) veya palpe (dikkatli
dokunmak) edilebilir bir kitle ile belirti verir. Kadında ise memede kitle ve
sertlik, meme başında akıntı, meme cildinde ödem, meme başının içeri çekilmesi,
meme baş çevresinin portakal kabuğu şeklinde bir görünüm alması, memede
simetrinin kaybolması şeklinde belirtiler olur. Bunlar genelde o memede bir
patoloji olduğunu gösterir. Bu patolojinin ne olduğunun tespiti için de bir
hekime başvurmak gerekir" şeklinde konuştu.

Meme kanserinin, hafif bir kanser türü olmadığını vurgulayan Kaya, şu
bilgileri verdi:

"Meme kanseri geç yakalanırsa ve metastatik bir evrede gelirse, meme
dışındaki diğer organlara yayılmışsa, bu kişilerde sağ kalım süreleri de
azalıyor. Yani, meme kanseri de diğer kanserler kadar ciddiye alınması gereken
bir kanserdir. Meme kanseri de ne kadar erken yakalanırsa sağ kalım süreleri o
kadar iyidir. Tedavi sırasında metastaz da ortaya çıkabilir. Tüm bunlar meme
kanserinin biyolojik yapısıyla ilgilidir."

-"20 yaşından itibaren kontrol edilmeli"-

Kaya, meme kanserinin erken yakalanabilmesi konusunda ise şunları
kaydetti:

"Erkekler için bir tarama veya öneri programı yok. Daha çok tesadüfen
fark ediyor erkekler. Yan tarafta yer alan belirtiler varsa mutlaka bir hekime
görünmeli. Kadınlar için mamografi çok önemli. Ailesinde, birinci derece
akrabalarında meme kanseri olmayan kadınlar 40, olanlar ise 35 yaşından sonra
yıllık mamografi taramaları yaptırmalı. Ayrıca, 20 yaşını geçmiş her genç kız,
ayda bir memesini fiziksel olarak kontrol etmeli. Memesinde sertlik, meme
cildinde bir anormallik olup olmadığına dikkat etmeli."

-Tedavi süreci-

Doç. Dr. Kaya, tedavi sürecinin erken evresinde öncelikle cerrahi işlem
yapıldığını, sonra kemoterapi, ondan sonra da radyoterapi uygulandığını
belirtti.

Radyoterapiden sonra veya radyoterapiyle birlikte 5 yıl boyunca hormonal
tedavi uygulandığını anlatan Kaya, "Cerrahide, memeyi koruyucu cerrahi şeklinde
veya memenin tamamının alınması şeklinde olabilir. Bazı vakalarda, özel bir
kemoterapiyle önce tümör küçültülür, cerrahi onun ardından uygulanır" dedi.

Kaya, meme kanserinin tekrarlama olasılığının hangi evrede olduğuna ve
biyolojik özelliklerine göre değiştiğini ifade etti.

-Meme kanseri riski azaltılabilir mi?-

Meme kanseri riskinin azaltılabileceğini anlatan Kaya, şunları söyledi:

"Genetik, ailesel ve fiziksel özelliklerimizi değiştirme şansımız yok,
ancak çevresel faktörlere müdahale etme olanağımız mevcuttur. Örneğin kilo almama
ve özellikle menopoz yaşından sonra ideal vücut kilosuna yakın durmanın, meme
kanserine yakalanma riskini azalttığı göstermiştir. Ayrıca özellikle genç
yaşlarda düzenli olarak spor yapan kadınların meme kanserine yakalanma riski daha
düşüktür. Sigara, alkol ve aşırı kafein tüketiminden uzak durmak da koruyucu
etkiye sahiptir.

Kadınlık hormonu içeren ilaçların kullanımını azaltmak veya kısıtlamak da
önemlidir. 17 yaşından önce doğumla sonuçlanan hamileliklerin, mekanizmasını
bilmediğimiz bir şekilde meme kanserinin oluşumunu tetiklediğini bilmekteyiz.
Dolayısıyla erken yaşta hamilelikleri önlemek, meme kanserinin oluşum şansını
azaltmaktadır. Ancak uygun yaşta olan hamilelik ve doğum yapmak meme kanserine
yakalanma riskini azaltmaktadır. Aynı şekilde emzirmenin de meme kanserinin
oluşumu karşısında koruyucu bir etkiye sahip olduğunu bilmekteyiz."

-Göğüs mutlaka alınır mı?-

Dünya genelinde, 15 yıl öncesinden bu yana meme kanserinin tedavisinde
memeyi koruma eğiliminin hakim olduğunu anlatan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Memenin çapı, kanser kitlesinin çapı ve bu 2 çapın birbirine oranı,
kitlenin tek veya çok sayıda oluşu, memedeki yerleşim yeri, cilde veya göğüs
duvarına olan yakınlığı ve ilişkisi ve ayrıca kanserin tipi bu kararı almaktaki
en önemli faktörlerdir. Farklı ve sonuçları estetik olan kesilerden memedeki
kitle ve gereğinde koltuk altındaki lenf bezeleri çıkarılabilir. Bu tip meme
koruyucu operasyonlarının hastalığı tedavi etmedeki etkinlikleri ve tekrarlama
riskleri, memenin tamamen alındığı operasyonlara göre belirgin bir fark
göstermemektedir."

-Meme kanseri riskini arttıran faktörler-

Doç. Dr. Ali Osman Kaya, meme kanseri riskini arttıran faktörleri de
şöyle sıraladı:
"-BRCA1/2 gen mutasyonu olanlar
-Birinci derece akrabalarında meme ya da yumurtalık kanseri görülenler
-İleri yaştakilerin, göğüs bölgesine radyasyon maruziyeti olanlar
-Memelerinden birinde daha önce kanser oluşanlar
-12 yaşından önce adet görenler (erken menarş)
-Menopoza geç girenler (55 yaş)
-Hiç doğum yapmamış olanlar
-İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapanlar
-Çok alkol tüketenler
-Menopozdan sonra obezitesi olanlar
-Menopoz öncesinde, 10 yıldan daha fazla doğum kontrol ilacı
kullananlar
-Menopozdan sonra hormon replasman tedavisi olanlar."
-Meme kanseri riskini azaltan faktörler-
Doç. Dr. Kaya, meme kanseri riskini azaltan faktörlerin ise şunlar
olduğunu belirtti:
"-18-20 yaşında doğum yapanlar
-Üç ve üçten daha fazla doğum yapmış olanlar
-45 yaşından önce yumurtalıkları alınmış kişiler
-Düzenli egzersiz yapanlar
-Emzirenler"

Haberin Devamı