Şeker fabrikasından Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanlığı’na...

Haberin Devamı

16 yaşında şeker pancarı istasyonlarında çalıştı, kariyerinde hep ‘şeker’ vardı. Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Göktan başarı formülünü anlattı: “Burayı hep nasıl geliştiririm diye baktım. Öz malım ve çocuğum gibi gördüm. Hep yeniliğin peşinde oldum. Hani Şevket Süreyya Aydemir’in, ’Suyu Arayan Adam’ kitabındaki gibi ben de hep yeniliği aradım”

Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Basri Göktan, kariyerini ’şeker’le yapmış biri. 16 yaşında şeker pancarı istasyonlarında çalışarak başlamış işe. O yıllarda hayat ona, ’mühendislik’ dışında bir mesleği işaret etmemiş ama o 30 yaşına geldiğinde mühendislik kimliğine ’bankacılığı’ da eklemek için yeniden okumuş.

Şeker fabrikalarından Şekerbank Yönetim Kurulu Başkanlığı’na yükselen bir kariyer çizgisi var Hasan Basri Göktan’ın.

Bu arada sağlık ve tarım konusunda da çok bilgili. Bilmediği ilaç yok. Sohbetimiz sırasında küp şekerden toz şekere, kahverengi şekerden yeni şeker markaları arasındaki rekabete kadar her şeyi konuşuyoruz. Röportajın o kısmı şimdilik bana kalıyor, biz Şekerbank ve krize odaklanıyoruz.

Siz mühendislik okumuşsunuz...

Evet. 1951 yılında Kayseri’nin İncesu ilçesinde doğdum. Memur ailesi çocuğuyum. O ortamda ilk, orta ve lise öğrenimimi Kayseri’de tamamladım. O dönemde mühendislikten başka bir bölümde okumayı düşünmedim. 1973 yılında Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi’i ziraat yüksek mühendisi olarak bitirdim.

Ziraat mühendisliğini seçme nedeniniz neydi?

Açık havada oluyorsunuz, o dönemde kimsede araç yok, siz araçlarla tarım arazilerindesiniz. Ve o ortamda büyümüştüm. Bir ara kaymakam olmak istedim ama mühendislikte karar kıldım.

Çalıştınız mı okurken...

16 yaşlarında çalıştım. Şeker fabrikalarının çiftliklerinde, arşivlerinde, park bahçelerinde, pancar alım istasyonlarında çalıştım. Hayatım küçük yaşlarda şekerle kesişti. 8-9 sene mühendislik yaptım. Kader beni başka noktaya getirdi. İlk yıllardan itibaren yöneticilik, ticaret, sanayi derken bankacı oldum. Bankacılığı yürütmek için ekonomi teorisi bilmeye ihtiyaç vardı. 30 yaşında yeniden okudum. İşletme-iktisat okudum. İyi oldu benim için.

Sizin kariyerinize baktığımda aynı kurumda geçen çok uzun yıllarla karşılaşıyoruz. Duygusal bağınız çok kuvvetli olmalı...

Ben burayı hep nasıl geliştiririm diye baktım. Öz malım ve çocuğum gibi gördüm. Hep yeniliğin peşinde oldum. Hani Şevket Süreyya Aydemir’in, ’Suyu Arayan Adam’ kitabındaki gibi ben de hep yeniliği aradım. Yapacak bir şey kalmadığında da yer değiştiriyorum. Şeker fabrikalarında mühendislik hoşuma gitti, şeker fabrikalarında genel müdür oldum, baktım ki orada başka olunacak bir şey yok, Pankobirlik’e geçtim. Orada da genel müdür oldum. Türkiye’nin en büyük kooperatiflerinden biridir Pankobirlik. İlk müdürlük yaptığımda 30 yaşındaydım. Bir şeker fabrikasını yeniden kuralım deseniz maliyeti 150 milyon dolar kadardır. Öyle bir büyüklüğü yönettim. 3 bin 500 kişi çalışıyordu. Biraz kooperatifçilik ve ticaret deneyimlerimiz arttı. 5 şeker fabrikası, bankası vardı. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle işe başladık. İlk Konya Şeker Fabrikası’nı özelleştirdik. Amasya ve Kayseri fabrikalarını da daha sonra özelleştirdik. Bu fabrikalar daha sonra yavruladı, birer fabrika daha açtılar. Çok başarılılar. Ben de orada işleri yoluna koyunca bankaya baktım.

Banka kavruk kalıyordu

Banka nasıldı o dönemde?

Banka kavruk kalıyordu. Pankobirlik’te 5 yıl genel müdürlükten sonra Şekerbank’a geçtim. İlk yaptığım iş kurumsallaşmaydı. Halka açtık bankayı. Yenileştirmek ve modernleştirmek için çalıştık. Gençleştirdik çalışanlarını. Sermaye yapısını değiştirdik. Devletin de yüzde 10 hissesi vardı. Bunu aldık. 2001 krizi de bizim için fırsat oldu. Bankayı tamamıyla değiştirdik. ’Krizden çıkılacak, biz artık bölegesel olmayalım’ dedik. 2004’te İstanbul’a taşıdık genel müdürlüğümüzü. Daha sonra ’uluslararası olalım’ dedik. Kazaklarla ortak olduk. Yüzde 33’ü Kazak Bank TuranAlem’in. Bütün bu değişimleri genel müdür olarak yapıp stratejik iş planı yapmaya başladık. Sonra da yönetim kurulu başkanı oldum.

Şekerbank’la ilgili olarak 2010 yılı hedefi belirlemişsiniz. Krize rağmen o hedefi yakalayacak mısınız?

Bankayı 2010 yılında aktif büyüklükte Türkiye’deki ilk 10 banka arasına sokalım dedik. Özkaynak bakımından ulaştık hedefimize. Aktif büyüklükte de 11-12’nci sıralardayız. Geri vites yok. Yakalayacağız hedefimizi.

Türkiye krizden çabuk çıkar deniliyor. Katılıyor musunuz?

Türk insanın bir özelliği var, çabuk adapte oluyor. Bizim insanımız bugün Van’da, bakıyorsunuz ertesi gün Ankara’da iş buluyor, oraya yerleşiyor. Sonra İstanbul’da iş bulup, Ankara’yı beğenmiyor, İstanbul’a yerleşiyor. Şimdi bakıyoruz Rusya pazarı kapanıyor, gidiyor Irak’ta Barzani’yle iş yapıyor. Evet, biz çabuk toplanırız.

Tekstil, otomotiv ve inşaat sektörü kısa zamanda çok darbe aldı... Paketler yeterli olacak mı toparlanma için?

Bana göre tekstilciler hızlı demoralize oldu. Çevre imkanları değerlendirmeleri lazım. Çabuk dağıldılar. Otomotiv sektörü durmaz. Türkiye’nin asıl işleri var. Turizmi biliyoruz, iyi otomobil üretiyoruz ve iyi bankacıyız. İnşaat sektörü de ölmez. Çünkü istihdam yaratıyor. Konutta, iş yeri, alışveriş merkezlerinde şişme olmuştu, o köpük bir süre daha alınmaya devam edecek. İstanbul’un merkezinden 20 kilometre dışarı çıktığınızda durum farklı. Fiyatlar farklı. Tüketicinin alım gücüne uygun olduğu sürece bir şey olmaz. Biz de banka olarak o projeleri destekliyoruz ama onun dışındakiler biraz fazlaydı. Onlar eriyecek. Kötü beklentiyi kıramazsanız işler kötüye gider. İyi beklentiyi enjekte ederseniz iş iyiye gidiyor.

Siz kredilerde bunu hissediyor musunuz?

Bizim küçük kredilerimizde büyüme var. Ama fazla değil. Orada bir miktar takibe intikal eden oluyor. Hafif artma var. Ama biz politikamızı değiştirmedik. Dengeli ve topyekün kalkınmaya önem veriyoruz. Biz ‘Anadolu bankacılığı yapacağız’ diyoruz. Örneğin Alpullu’da şube yok. Bu tür yerleri tercih ediyoruz. İstanbul’da bile Levent’te her köşe başı banka şubesi var, yanıbaşında Armutlu’dan İstinye’ye kadar banka şubesi yok.

Evlenenlere kredi veriyor

Siz evlilik kredisi vermeye başladınız. Talepler nasıl?

Pazarın ihtiyaçlarına uygun ürün çıkarmak önemli. Bu dönem evlilik sezonu. Farklı ürün yapmaya çalışıyoruz. Maksimum 5 bin TL tutarındaki ihtiyaç ve evlilik kredisi için, tercihe bağlı taksit ertelemesiz ya da bir ay taksit erteleme, 3-24 ay vade ve yüzde 1.09 oranında faiz uygulanacak. Kredi tutarının maksimum 25 bin TL olduğu ikinci seçenekte ise Bankanın 3-60 ay vade için uygulayacağı faiz oranı yüzde 1.59 olacak. Bu seçenekte kredi kullanmak isteyenler de dilerlerse 1 ay taksit ertelemeden faydalanabilecekler. t Bir de Ekokredi veriyorsunuz...

Son aylarda ekokrediler çok ilgi gördü. IMF’siz de olur mu? Evet yapılır. Yanıtı da ekokrediler. Tasarrufa önem verirseniz, 4 lamba yerine birini söndürürseniz, arıtma tesisi yapıp çevreyi kirletmezsiniz, kaloriferinizi 22 dereceye ayarlarsanız, bunlara destek sağlıyoruz. 1 milyon liraya yakın kullandırıldı. Hızla artıyor. Damlama sulama yapan herkese Ekokredi veriyoruz.

Şekerbank sizle birlikte ne kadar büyüdü?

Şekerbank 2003’te 73 milyon liralık sermayeden 1 milyar 100 milyonluk sermayesi olan bir banka haline geldi. Son 6 yılda 15 kat büyüdü. Anadolu bankasıyken uluslararası banka oldu. 4 bin kişi çalışıyor. Değişik tasarrufların ve güçlerin kolektif olarak çalıştıkları, uyumlu oldukları bir örnek.

ŞEKERBANK HASAN BASRİ GÖKTAN YÖNETİMİNDE 6 YILDA 15 KAT BÜYÜDÜ

Kriz çıkınca Kazaklar telaşlandı, ‘Biz şerbetliyiz kendinize bakın’ dedim


Global kriz Kazak ortaklarınızla uyumunuzu, ilişkilerinizi etkiledi mi? Kazakistan krizden çok etkilendi.

2008 krizi çıkınca Kazaklar çok telaşlandı. Ben ‘siz dikkat edin, biz krizlere şerbetliyiz. Bizim en iyi bildiğimiz iş kriz yönetmektir’ dedim. Finans kesiminde tek bankayken hep büyüdük. 1998’den itibaren büyüdük. Kıbrıs’ta banka kurduk. Leasing şirketi, factoring şirketi kurduk. Yatırım şirketi kurduk. Zincirleme büyüyoruz. Sigorta şirketi satın aldık. SBN Sigorta olarak yapılandırdık ve şu anda kâr ediyor. Hızlı büyüyor.

Siz global krizin geldiğini öngörmüş müydünüz?

2006-2007 yılından itibaren bu pembe tablo devam etmez dedim. Stratejik iş planı yaparken Kazak ortaklarımız ’yüzde 25 aktif kârlılıklardan’ bahsediyordu, ben ’Böyle bir kârlılık olmaz’ dedim. Doğru çıktı. Türkiye de bu arada krize şanslı yakalandı. Bankalar sağlamdı. Sonuçta her kriz geçiyor. Bunların en kötüsü 2001 kriziydi.

Son krizden biz Şekerbank olarak çok etkilenmedik. Ama bunun için gülüp eğlenmiyoruz.


Kriz dipte yatay seyrediyor


Global kriz dip yaptı mı?

Dipte yatay seyrediyor. Böyle bir süre devam eder. Bu yıl sonuna kadar böyle gider. Bu yıl Türkiye ekonomisinin yüzde 5 küçüleceği söyleniyor, geçen yıl yüzde 4 büyüdüyse, bu eksi 9’luk bir küçülme demektir. Önümüzdeki yıl toparlanma başlasa da birkaç yıl daha sıkıntı olur.


1993’TEN BERİ YÖNETİMDE



Hasan Basri Göktan, 1993 yılında Şekerbank T.A.Ş. Genel Müdürü oldu. Bir süre Yüksel İnşaat A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. 2002 yılında Şekerbank T.A.Ş. Genel Müdürlüğü’nün yanı sıra Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de devraldı. 2008’e kadar Genel Müdürlük görevini yürüten Basri Göktan, bu tarih itibarıyla Şekerbank T.A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Murahhas Üyesi oldu.






DİĞER YENİ YAZILAR