Gazete Vatan Logo

Ekmeleddin İhsanoğlu: Çok üstüme geldiler

MHP İstanbul 2. Bölge 1. sıradan milletvekili adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu, Kübra Par’a konuştu. İşte o röportaj

10 Ağustos seçimlerinden sonra kabuğuna çekildi, bugüne kadar hiç konuşmadı. Şimdi MHP’den milletvekili adayı olarak tekrar karşımızda. Adaylık sürecini konuşmak için İstinye’deki yeni konutuna ziyarete gittiğimde bu sefer daha farklı bir İhsanoğlu buldum. Açıkça dillendirmese de seçim yenilgisi onu biraz yormuş gibi geldi bana. Politik söylemi de değişmiş. Muhalefet dilini hızlı benimsemiş, iktidarı eleştirmekten geri durmadı.

-Neden MHP’den aday oldunuz?

Ben kültür ve sosyal anlayış bakımından muhafazakâr bir insanım. Türkiye’de muhafazakârlık adına ortada olan 2 parti var, AK Parti ve MHP. AK Parti’nin ilk ortaya çıktığı gündeki haliyle bugünkü hali arasında çok büyük bir fark var. Muhafazakârlık onlar için boş bir slogandan ibaret hale geldi. Milliyetçiliği ayaklar altına alıyorlardı, şimdi tekrar siyasi bir koz olarak kullanmaya başladılar. Oysa MHP kurulduğu günden itibaren, temsil ettiği fikir açısından hep bir tutarlılık gösterdi. Bu tutarlılığın içinde bulunmam çok mantıklıydı.

-MHP sizin ideolojik olarak duruşunuzla örtüşen bir parti mi?

Haberin Devamı

Dışarıdan bakınca sanki AK Parti’ye daha yakın bir siyasi çizginiz var...

AK Parti bugünkü durumuyla beni temsil etmiyor. Muhafazakârlık boş slogandan, dindarlık şekilci bir ritüelden ibaret kaldı. AK Parti’de artık nepotizm yani akraba ve yakın çevredeki insanları zengin etme anlayışı hâkim. Bunlar Kuran’ı Kerim’in ve Peygamber Efendimiz’in bize ‘haram’ dediği halde yapılan şeyler. Ziya Paşa’nın, “Bir kuruş çalan küreğe mahkûm olurken, milyon çalan en yüksek mevkilere çıkıyor” diye meşhur bir beyti vardır. Maalesef ülkemizin hali de bunu hatırlatıyor. Bu seçimlerde AK Parti’nin 12 senelik iktidar tekelinin sonu görülecektir. Millet artık AK Parti’ye verdiği krediyi geri çekiyor, MHP’ye veriyor.

-MHP’nin kimi konularda sağın sağında duran bir pozisyonu var. Siz kendinizi milliyetçi olarak tanımlıyor musunuz?

Fiiliyatta parti radikal tüm hareketlere karşı olduğunu söylüyor. Çok aktif ve dinamik bir gençliğe sahip olmasına rağmen o gençliği şiddete bulaştırmadan demokratik mücadeleye yönlendiriyor. MHP tüzüğüne dikkatle baktığınız zaman, başta meşruiyet kavramı gelir. Milliyetçilik kavramının kapsayıcı olduğunu, ırkçı ya da dışlayıcı olmadığını, Türkiye’nin milli birlik ve bütünlüğünün altını çizdiğini görürsünüz. Bunları yakından bildiğim için MHP ile birlikte olmayı kabul ediyorum.

-Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aktif politikaya girmeyi düşünmediğinizi söylüyordunuz. Teklif nasıl geldi? Nasıl ikna oldunuz?

Haberin Devamı

10 Ağustos’ta hanımla yurtdışına tatile gittik. Sokakta yürürken, konser salonlarında ya da bir müzeye giderken, oradaki Türkler gelip “Size oy verdik. Türk siyasi hayatına yeni bir nefes, yeni bir seviye getirdiniz. Bunu kaybetmemeliyiz, sizin siyasete devam etmenizi istiyoruz” diyorlardı. Bu tepkiyi tatilden sonra da Türkiye’nin her yerinde gördük. Bu son 2 ay içerisinde de hem tanıyanlar hem tanımayanlar tarafından bayağı bir baskı oldu. Eğer aday olmazsam vazifeden kaçmışım gibi olacaktı. Bir sorumluluk hissettim ve MHP’den gelen nazik teklifi kabul ettim. MHP saflarında bu seviyede politika yapmaktan, memleketime hizmet edecek olmaktan dolayı şeref duyuyorum.

-Cumhurbaşkanlığı adaylığından sonra siyasete girme fikri tatlı mı geldi yoksa? Hayır, şahsen siyasetin tatlı bir tarafını görmedim! (Gülüyor) ‘O SLOGANI HÂLÂ BEĞENİYORUM’ -“Ekmek için Ekmeleddin” sloganı çok konuşuldu. Komik bulanlar da oldu. Geri dönüp baktığınızda o sloganı beğeniyor musunuz?

Haberin Devamı

Beğeniyorum. Halkla özdeşleşti. Seçim günü Anadolu’nun bir kasabasında 90 yaşındaki bir kadın oy kullanmaya gidiyor. Okuma yazması yok. “Ben Ekmekçi’ye oy vermek istiyorum” diyor. Yardım için kabine giren görevli mührü başka bir kişinin resmine basıyor. Bunun farkına varan yaşlı hanım kabinden çıkınca zarfı elinden alıp yırtıyor. “Ben sana Ekmekçi’ye bas demedim mi diye” haykırıyor. Bu örnek sloganın tuttuğunu ve bazı görevlilerin tarafsız davranmadığını ortaya koyuyor.

Ekmeleddin İhsanoğlu üstünde Avrupa Birliği (EU) baş harflerinin yazılı olduğu bir kravat ile poz verdi. “Benim aklımın ve gönlümün nerede olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin muhakkak gitmesi gereken istikamet burasıdır” dedi.

‘10 AĞUSTOS GECESİ ÇOK RAHAT UYUDUM’

Haberin Devamı

-Seçim gecesi yastığa başınızı koyduğunuzda ne hissettiniz?

Çok rahat uyudum. Sorumluluğunun idraki içerisinde görevini yapmış bir insan olarak, gönül rahatlığı içinde uyudum.

-AK Parti’den bazı isimlerin size Cumhurbaşkanı adayı olmanız için desteklediğini söylemiştiniz. Kimdi onlar?

Evet, doğru ama kendileri söylemedikçe benim isim vermem çok ayıp olur. Ama şu kadarını söyleyeyim, onlar AK Parti’nin kurucuları arasında yer almış ve önemli görevlerde bulunmuş ama AK Parti’nin gidişatından memnun olmayan insanlardı. Gücün tekelleşmesinden, kuvvetler ayrılığının yerle bir edilmesinden ve partinin kuruluş değerlerine ters düşmesinden çok rahatsızlardı.

-Abdullah Gül ile dostluğunuz devam ediyor mu?

Gayet tabii. Cumhurbaşkanı adayı olduktan sonra ben ziyaretine gitmiştim, o da iyi temennilerini ifade etmişti.

-Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aslında MHP’nin adayı olduğunuz ama CHP seçmenini ürkütmemek için tersi gibi gösterildiği doğru mu?

Bu artık tarihtir. Bunu tarihçilere bırakalım.

‘ÜLKÜCÜ CAMİANIN YABANCISI DEĞİLİM’

-MHP dışındaki herhangi bir partiden teklif aldınız mı?

Artık bu saatten sonra bu tür detaylara girmek doğru olmaz.

-MHP adına teklifi Devlet Bahçeli mi yaptı?

Evet, kendisinden geldi. MHP bu seçimde sırf beni değil, Durmuş Yılmaz, Prof. Ümit Özdağ gibi çok kıymetli devlet adamlarını, bürokratları ve şahsiyetleri aday gösterdi. MHP kadrosu fevkalade bir kadro.

-Bahçeli milletvekilliği adaylığı teklif ettiğinde tereddüt ettiniz mi?

Hayır, memnuniyetle kabul ettim.

-Devlet Bey ile aranız nasıldır?

Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra lütfedip ziyaretime geldiler. Dostluğumuz hiçbir zaman kesilmedi, yakın münasebetimiz devam etti.

-MHP’den aday olmanız aile içinde nasıl karşılandı?

Uzun yıllardan beri ailece MHP’ye yakınız. Rahmetli kayınpederim Prof. Emin Bilgiç rahmetli Alparslan Türkeş Bey ile yakın dosttu. Kayınpederim bir süre Türk Ocağı Başkanlığı ve Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanlığı yapmış, Türkiye’nin yetiştirdiği büyük ilim adamlarından birisiydi. Ayrıca rahmetli Türkeş Başbakan Yardımcısı iken Libya seyahatinde ona danışman olarak eşlik ettim ve o seyahatte yakından ilişki kurduk. Ben hayatım boyunca hiçbir partiye girmedim ama MHP içerisinde çok yakın arkadaşlarım vardır. Tuğrul Bey o isimlerden birisidir. Yani ülkücü camianın yabancısı değilim.

-Çocuklarınız “Yoruldun, artık yeni bir maceraya girme” dediler mi?

E biraz öyle oldu! (Gülüyor) -“Enerjim tam, üstesinden gelirim” mi dediniz? Evet! (Gülüyor)

"O GÜN ANTREMANSIZDIM"

-MHP’den aday olduktan sonra bozkurt işaretini yapamamanız espri konusu oldu!

O gün antrenmansızdım. Canım biraz da Twitter’dakilere malzeme vermiş olalım! (Kahkahalar)

‘OYLAR AK PARTİ’DEN MHP’YE KAYACAK’

-MHP iktidar umudu vermezken vatandaş neden size oy versin?

Ben bu kanaatte değilim. Muhafazakâr milliyetçi kitle şimdiye kadar MHP ve AK Parti arasında gidip geliyordu. Bu seçimlerde oyların AK Parti’den MHP’ye kaydığını görüyoruz. Çünkü AK Parti 12 senedir çizdiği zikzakları artık örtemez oldu. Vatandaş çözüm süreci meselesindeki samimiyetsizliği görüyor. Ekonomik vaziyet parlak değil. Komşularımızla ticarette sıkıntılar var. Asgari ücretin alım gücü azalıyor. İktidar yorgunluğu ve parti içi kadrolar arasında akortsuzluk var. Bütün bunlar Türkiye’nin bir değişikliğe ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Bu seçimde MHP iktidara talip. Öyle görülüyor ki 4 partili bir Meclis’te Türkiye tek parti tahakkümünden kurtulacaktır.

-Dört partili Meclis derken HDP’nin barajı aşmasına mı işaret ediyorsunuz? Çözüm süreci konusundaki şahsi fikriniz nedir?

Ben MHP’nin milletvekili adayıyım. Bu konuda partimizin politikaları ve genel başkanımızın beyanatı esastır. Ancak değişik başlıklar altında iktidarın başlatmış olduğu süreç hep kapalı kapılar ardında, TBMM’nin bilgisi dışında sürdürüldü. Halkın büyük bir kesiminin kendilerinin tavrını benimsemediğini gören iktidar, pozisyon değiştirerek ak dediklerine kara demeye başladı.

2. Mahmud döneminde Topkapı Sarayı’ndaki Mukaddes Emanetler Dairesi’ne getirilen ve asırlardır korunan Hz. Osman’a ait Mushaf’ın nadir sayıdaki tıpkı basımından biri Ekmeleddin Bey’in evinde bulunuyor.

‘PİŞMAN DEĞİLİM’

-Cumhurbaşkanı adayı olduğunuz için pişman mısınız?

Hayır, katiyen pişman değilim. Anayasal bir görev yaptım. Cesur bir karar aldığıma inanıyorum. Çektiğim bütün zahmet ve sıkıntılara rağmen, bir daha böyle bir şey olsa yine yaparım çünkü korku rejimine meydan okuyacak birilerinin olması lazım.

-Kazanamayınca ne hissettiniz?

Hakkımda bir tenkit furyası başlattılar. Beni Venüs’teki yaratıklar aday göstermedi, TBMM’deki iki anamuhalefet partisi gösterdi. Bunun kadar meşru bir şey olabilir mi? Oysa bunu bir hak gaspı gibi göstermeye çalıştılar. “Seni kimse tanımıyor. Kim oluyorsun da aday oluyorsun?” diye üstüme geldiler. “CHP ve MHP neden kendi adaylarını göstermedi?” diyorlar. Kendi adaylarını gösterselerdi kendi oy oranlarını alacaklardı. 77 milyona hitap edecek bir aday gösterdiler. Bu sanki bir kabahatmiş gibi gösterildi. Seçimin sonuçlandığı gün “Aldığım yüzde 40’a yakın oyu ‘İhsanoğlu tanınmıyor’ diyenlere ithaf ediyorum” diye bir açıklama yapmıştım. Hâlâ aynı fikirdeyim.

-Çatı aday yanlıştı eleştirilerine itiraz ediyorsunuz yani...

Çatı aday kelimesi biraz yanlış kullanılıyor. Söz konusu olan bir uzlaşı adayıydı aslında. Sağdan sola 12 partinin gösterdiği aday oldum. Yüzde 38.5 önemli bir oy oranı. 15 buçuk milyon oy demek...

-Peki, sizce neden iki partinin oy oranının toplamından daha az oy aldınız?

Sandıklarla ilgili birtakım şaibeli olayların olduğunu biliyoruz. Ayrıca kamuoyunu yanıltmak için yasak olduğu halde televizyondan yanlış anket sonuçları yayınladılar. “Ona oy verirseniz boşa gider, biz zaten yüzde 60’la geliyoruz” gibi aldatıcı sözlerle tatilde olan halkı sandığa gitmekten caydırdılar. Zaten seçimi ağustos ayında yapmak başlı başına planlanmış bir şeydi. Onların tabiriyle bu bir projeydi.