Sine-i millete dönmek iyi bir şey mi?

Hemen yine genç okurlar için belirtmek istiyorum, belki bilmeyenler vardır, sine göğüs anlamına gelir

Haberin Devamı

Hemen yine genç okurlar için belirtmek istiyorum, belki bilmeyenler vardır, sine göğüs anlamına gelir.

Sine-i millet de “milletin göğsü” olarak tanımlanabilir. Yani milletvekilinin istifa edip, kendini seçenlere dönmesi anlamında bir deyim.

Son günlerde sık sık “sine-i millete dönme” sözleri duyuyoruz da bunun iyi bir şey olup, olmadığına bakmak istiyorum.

Demokratik bir ortamda si-ne-i millete dönmek elbette gerektiğinde yapılması gereken bir eylemdir. Bugüne kadar bireysel olarak millete dönen milletvekilleri oldu ama topluca bir sine-i millet hareketine rastlamadık.

Tayyip Bey’in ısrarla Çankaya’ya çıkma isteği üzerine, bunun önüne geçmek için CHP’nin bu yola başvurması için sesini yükseltenler var.

CHP Ankara Milletvekili Özden Toker’in açıkladığına göre Cumhurbaşkanı Sezer de CHP’nin sine-i millete dönmesinin iyi olacağını söylemiş.

CHP sine-i millete dönerse yani topluca istifa ederse ne olur?

Birincisi, istifa eden bir milletvekili kendi iradesiyle milletvekilliğini düşüremiyor. Bunun için Meclis Genel Kurulu’nun bunu oylarıyla onaylaması gerekiyor.

Bu durumda AKP salt çoğunluğu elinde tuttuğu için istifa eden CHP’lilerin hiçbirinin istifasını onaylamaz ve bu durumda CHP’liler istifa etmiş sayılamaz.

Ancak bu onay olmasa bile CHP’liler Meclis’i tamamen terk edip hiçbir oturuma ve tabii ki Cumhurbaşkanlığı seçimine de katılmazlar. Böylelikle Cumhurbaşkanı sadece AKP’lilerin oylarıyla seçilir. Bu da yakışık almaz.

İkincisi Meclisin üçte biri boşalacağı için iktidar kendini erken seçime gitmeye zorunlu hisseder.

Ki, CHP’ye yapılan “Sine-i millete dön” çağrısının asıl nedeni budur.

Peki, CHP’nin sine-i millete dönmesi ve Meclis’i boşaltması iyi mi olur?

Bu bu konuda şüpheliyim.

Açıklayayım: CHP’nin sine-i millete dönmesiyle birlikte ortaya bir siyasi kriz çıkacaktır. Bu durumdan etkilenen piyasalar, borsa, faiz ve döviz çevreleri paniğe kapılırsa ve ortalık bir anda yangın yerine dönerse ne olacak?

Düşünsenize borsa çökmüş, dolar bir anda 2 lirayı bile geçmiş, faizler fırlamış, enflasyon yükselişe geçmiş, Türkiye’ye giren sıcak para anında kaçmış.

Bunun hesabını kim verecek?

AKP o zaman haklı olarak “Ben iktidardayken ekonomiyi ve piyasaları ayakta tutmuştum. Ülkeye dünyanın dört bir yanından para akıtıyordum. Ama CHP siyasi hırsı uğruna kriz yarattı” propagandası yapmayacak mı?

O zaman yapılacak bir erken seçimde AKP ister istemez yine cazibe alanı olmayacak mı?

Bir de, tabii tamamen kişisel tahminimdir, ben böyle bir durumdan AKP’nin de yararlanmak için krizi körükleyebileceğini düşünüyorum. En azından kendi kontrollerindeki bazı yabancı para akışını bir süre durdurup piyasaları sıkıntıya sokabilirler.

Canı yanacak halkın o panik havası içinde ne yapacağını kestirmek pek zor olmasa gerek.


*****

Herkesin sorduğu soru: Kime oy vereyim?
Seçim yılındayız ya, artık herkes de bunu konuşmaya başladı.

Ama daha iki gün önce bizim gazetede bir araştırma sonucu vardı. Halkın yarıdan fazlası gönlüne uygun olarak oy verebileceği bir parti olmadığını söylüyor.

Bana da bu tür sorular çok geliyor. Öyle olunca da bana soran kişiyle aramızda şöyle bir konuşma geçiyor:

- Kime oy vereceğiz?

- Beğendiğin bir parti yok mu?

- Yok.

- Ama olmalı.

- Hiçbiri Türkiye’ye fayda sağlamaz.

- O zaman AKP’ye ver.

- Ona zaten vermeyeceğim.

- Bak şu, şu, şu partiler var, bunlardan birini beğen.

- Olmaz, hepsi üç kağıtçı.

- Sen de kimseyi beğenmiyorsun.

- Nelerini beğeneyim?

- O zaman kendin siyasete soyun.

- Ben nasıl yaparım?

- Niye yapamayasın, yapanların senden fazlası mı var?

- Öyle de siyaset bize göre değil.

- O zaman yapacağına inandığın birilerini zorla.

- Kimi zorlayacağım?

- Ülkede adam kıtlığı mı var?

- Yok ama, kimse istemiyor.

- Kimse istemezse, hele bu ülkeye fayda sağlayacak, akıllı, fikirli, sağduyulu insanlar bu işten kaçarsa, o zaman işte bu beğenmediğin adamların eline düşersin.

- Orası öyle ama..

- Aması maması yok. Kimseyi beğenmeyeceğiz, ne kendimiz siyasete atılacağız, ne de atılmasında yarar umduğumuz insanları yüreklendirmeyeceğiz, peki nasıl çıkacağız bu işin içinden?

- ????

- Zaten çıkanı da aşağı çekmekte üstümüze yok. Böyle olunca da meydan siyaset tüccarlarına kalıyor.

- Ben yine oy kullanmayacağım.

- Bari onu yapma.

- İyi de kimseye oy vermedikten sonra ne diye sandık başına gideyim.

- Bu kafayla gidersen ve pek çok kişi de senin gibi yaparsa istemediğin iktidarlardan asla kurtulamazsın, ayrıca bu sana müstehaktır da.

- Valla ne diyeceğimi bilemiyorum, haklısın da.

- Madem haklıyım, bir kere daha düşün. Arkadaşlarınla da konuş. Siyasete yeni insanlar kazandıralım.

- İyi de bugünkü partilere girmek, yükselmek de kolay değil.

- Ne kolay ki, siyaset kolay olsun. Öyle şıp diye tepeden inme istiyorsan tabii yedirmezler. Ama biz kaliteli düzgün insanları bulup siyasete ittikçe siyasi partiler de bundan etkilenecek ve direnemeyecektir.

- Öf tamam, seninle başa çıkılmaz. O zaman gidip geçersiz oy kullanırım.

- Bulduğun çözüm buysa, ne diyeyim.

*****

Özür-kabahat
THY şu “deve kesme” olayı yüzünden battıkça batıyor.

Özellikle Genel Müdür’ün açıklamaları tam fıkradaki gibi. Meşhur fıkradır. Belki bilmeyenler vardır anlatayım.

Padişah’ın biri vezirine “Öyle bir kabahat yap ki, özrü kabahatinden büyük olsun” demiş. Vezir Padişah sarayın loş koridorlarından birinde yürürken arkasından yaklaşmış ve mabadını olanca gücüyle sıkmış. Padişah hışımla bağırmış “Be hey densiz ne yaptın böyle?” Vezir “Affedin padişahım sizi Hanım Sultan sandım” demiş. Fıkrada gülüyor insan da koca THY Genel Müdürü bir kabahati örtmek isterken daha büyük kabahat işleyince insanın canı çok sıkılıyor. Ne diyor THY Genel Müdürü, “Bilinseydi bu sonuç olmazdı, karambole gelmiş.”

İnanılır gibi değil. Bu nasıl bir kurumdur ki, apronda deve kesilmesi karambole geliyor.

Bugün deve kesilmesi karambole gelirse yarın bomba konması hatta Allah yazdıysa bozsun uçak düşmesi karambole gelir.

Düştüğümüz seviyeye bakar mısınız?

DİĞER YENİ YAZILAR