Güle güle büyük kahraman

Haberin Devamı

Bugün Kıbrıs davasının kahramanını uğurluyoruz.

Sadece Kıbrıs davası da değil, Rauf Denktaş aynı zamanda bir Türkiye sevdalısı olarak Türkiye’nin de kahramanıydı.

İktidarın yarattığı iklimin etkisindeki genç neslin çok önemli bölümü ne yazık ki Rauf Denktaş’ı hiç anlayamadı.

Günümüz genç neslinin Rauf Denktaş’la ilgili aklında kalan tanımlamalar “Statükocu, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün mimarı, Türkiye’de darbecilerin yanında yer alan” sloganlarından ibaret.

Oysa Rauf Denktaş ömrünün 70 yılından fazlasını varlık ve kimlik savaşı vererek geçirdi. Gün geldi aç susuz kaldı, gün geldi esir düştü, gün geldi motoru bile olmayan küçücük bir kayıkta kürek çekerek canını kurtarmaya çalıştı, gün geldi elde silah cepheye koştu.

En yakınlarını yitirdi bu uğurda, can dostları yanıbaşında öldürüldü, dava arkadaşları işkenceler gördü, toplu mezarlara gömüldü.

Ama o hep dimdik ayakta kalmayı başardı. Kıbrıs’ta yaşayan Türklerin rahatı, huzuru, güvenliği ve özgürlüğü için bir ömür tüketti.

Günümüz genç nesli bunları tam olarak bilmiyor.

Çünkü demokrasiyi bir sos olarak kullanıp asıl amaçları Türkiye Cumhuriyeti’ni dönüştürmek olanlar Rauf Denktaş’ı da bir tehlike olarak gördüler hep. Bu nedenle her fırsatta hırpaladılar, önünü kesmeye çalıştılar, Kıbrıs’ı verip Avrupa Birliği’ne girecekleri yalanını yaydılar.

Ama gerçeklerin üzerini ne kadar örterseniz örtün, hileyle, desiseyle insanları ne kadar karalarsanız karalayın, iftira, aşağılama, hakaretlerle ne kadar alçaklık yaparsanız yapın “adam gibi adamların” değerini yok edemezsiniz.

Rauf Denktaş gerçek bir mücadele adamıydı.

Rauf Denktaş gerçek bir vatanseverdi.

Rauf Denktaş gerçek bir demokrattı, hukuktan yana bir savaşçıydı.

Rauf Denktaş adam gibi adamdı.

Şimdi onu uğurluyoruz.

Öteki dünyada da bir kahraman olarak karşılanacağından zerre kuşkum yok.

Bakıyorum da sağlığında olmadık hakaretleri edenler bile şimdi onun onun önünde eğilmek zorunda hissediyorlar kendilerini.

Rauf Denktaş’ın hiç eleştirilecek bir tarafı yok mu? Olmaz olur mu? Bu yazıyı yazan ben de zamanında az eleştiri yöneltmedim Rauf Denktaş’a. Ama bunların hiçbiri Denktaş’ın değerinden bir şey eksiltmez.

Elbette 70 yılı aşkın süren bir çetin mücadelede yapılan pek çok yanlış, alınan pek çok hatalı karar olduğu gibi kırılanlar, dökülenler, haksızlığa uğrayanlar da olmuştur.

Bütün bunlara rağmen varılan nokta önemlidir. Eğer bugün Kıbrıs’da on binlerce Türk hâlâ huzur ve güven içinde yaşıyor, varlıklarını ve özgürlüklerini koruyabiliyorlarsa, bunu Rauf Denktaş’a borçludurlar.

Bunu kimse unutmamalıdır.

*****


O anneyi bugün yalnız bırakmayın

Adı Fadime Kılınç. Henüz hayatının baharında, 18 yaşındaki Ayça Kılınç’ın annesi. Ayça 7.5 aydır hapiste. Çünkü 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde pankart açmış, kadın haklarını savunmuş. Parasız eğitim istemiş, yoksulluktan kırılan bir köydeki genç kardeşlerine destek vermek için kalkıp oralara gitmiş. Dahası Grup Yorum’un konseri için kurulan stantta bilet satmış.

Devletimizin polisi bunu bir suç olarak görmüş, bu genç kızın terör örgütü üyesi olduğuna karar vermiş, yakalamış, yargı önüne çıkarmış. Yargı da onu tutuklayıp hapse atmış.

Ayça Kılınç’ın bugün Malatya’da duruşması var. 7.5 ay sonra ilk kez hâkim önüne çıkacak. Hâkimler belki serbest bırakacak belki “tutukluluğunun devamına” kararı verecek.

Fadime Kılınç “Kızımın ne suçu var, parasız eğitim istemek suç mu, köylü kardeşlerine yardım etmeye çalışmak suç mu, konser bileti satmak suç mu?” diye haykırıyor ve bir anne için olabilecek en dramatik sözü söylüyor “Bilsem doğurmazdım.”

Yeni Türkiye işte bu.

Sormak, sorgulamak, karşı çıkmak, eleştirmek, direnmek yasak.

Baş eğeceksin, efendi olacaksın, sözden dışarı çıkmayacaksın.

Aksi takdirde teröristsin, darbecisin, statükocusun.

Fadime Kılınç bugün Malatya Adliyesi’nde olacak. Kızının geleceği için verilecek kararı bekleyecek. Onu yalnız bırakmayalım.

*****


Piri Reis nerede?

Soruyorum soruyorum, cevap yok. Tamam, beni ciddiye almıyorlar, ona bir şey diyemem, ama koca millet merak ediyor.

Anlı şanlı törenlerle uğurladığımız Piri Reis nerede? Ne yapıyor? Petrol buldu mu?

Ya Piri Reis’i korumak için denize açılan donanmamız ne yapıyor? Hâlâ görevde mi?

Rumlar bizim yine “kendin çal kendin oyna” misalindeki gibi “Petrol falan aramayın fena olur haaa” uyarımıza kulak asmadı, daldılar denizin dibine, buldular doğal gazı çatır çatır çıkarıyor, biz ne zaman çıkaracağız?

Piri Reis neredeeeeee?

Tabii bir şey daha var. Doğu Akdeniz’de “seyrüsefer” yapacağı açıklanan gemilerimizin durumu nedir? Akdeniz’e Rus donanması indi, bizimkilerle karşılaşıyor mu?

Merak işte...

*****


Yer altı

Okurlarımdan Selçuk Tınaz göndermiş. Şöyle: Bugün gazetenizin 16’ıncı sayfasında haberiniz pazar fıkralarını aratmayacak nitelikte. Habere göre, “Marmaray’da ilk ray kaynağı töreni”ne katılan Başbakan, KCK ve Kılıçdaroğlu için, “Eğer işini yeraltında yürütürsen, karşısında yargıyı bulacaksın” dedikten sonra yeraltındaki tünele inerek, ray kaynağı yapan makinenin düğmesine basmış.

*****


Güle güle büyük adam

Kaderin cilvesine bakın ki, Kıbrıs’ta Rum faşizmine karşı direnen Rauf Denktaş’la, Türkiye’de 50 defa milli formayı giyen Rum kökenli Lefter Küçükandonyadis aynı gün aramızdan ayrıldılar.

Büyük Lefter’i toprağa verdik, bugün de büyük kahraman Denktaş’a son görevimizi yapacağız.

Lefter benim çocukluk yıllarımın sembolüydü. Rum’du. Ama çocukluk anılarımda bunun vurgulandığını hiç hatırlamıyorum. Tıpkı bir komşumuzun Ermeni, diğerinin Yahudi olmasının bize bir şey ifade etmemesi gibi.

Devlet poltikası olarak belki bazı yanlışlar yapılıyordu, ama bizlere, aynı mahalleyi, aynı bakkalı, aynı kasabı paylaşan, aynı havayı soluyan sıradan insanlar için bu hiç önemli değildi.

Lefter milli formayı şerefle taşıdı.

Türk halkı da o milli formayı şerefle taşıyan Lefter’i aynı şerefle omuzlarında taşıdı.

6- 7 Eylül’de, 1964 Kıbrıs olaylarında, 1973 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda bir takım kendini bilmez dangalaklar Lefter’i rahatsız etmedi mi? Ettiler de, en büyük cevabı yine bu halktan aldılar.

Lefter, elbette bir azınlık mensubu olarak gerek bu dönemlerde gerekse başka dönemlerde sıkıntı çekti. Bugünkü bakış açımızla o günler hepimize acı veriyor.

Ama en güzel cevabı da yine Lefter verdi. Ne demişti? “Her ülkenin geçmişinde bu tür olaylar yaşanabilir, bırakın unutalım bunları.”

Güle güle büyük adam.

Senin de öteki dünyada tıpkı uğurlandığın gibi karşılanacağına inanıyorum.

*****


Soru: Yıllardır tutuklu olarak yargılanan birçok kişinin durumunu nasıl özetleriz? Cevap: Onlar, uzun tutukluluk sürelerine mahkûm oldular. (Gani Yıldız)

DİĞER YENİ YAZILAR