Derin devlet işte budur

Haberin Devamı

Yıllardır “Derin Devlet” tartışmaları yaparız. Herkes biraz de kendi görüş ve ideolojisine göre derin devleti tarif ettiğinden kesin bir sonuç da alamayız.

Hükümetin PKK terör örgütüyle yaptığı gizli görüşmelerin ortaya çıkmasıyla tekrar derin devleti anlatmak gerekiyor.

DEVLET NEDİR: Devlet toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlıktır. Hukukî açıdan devlet; ülke adı verilen belirli bir toprak üzerinde yaşayan insan topluluklarının bir egemenlik anlayışı ve hukuku içinde bir siyasi iktidar altında örgütlenmesidir.

NASIL YÖNETİLİR: Burada kastettiğim devlet demokratik devlettir. Demokratik devletler kurucu felsefesine uygun bir anayasa ve buna uygun hazırlanmış yasalarla yönetilir.

KUVVETLER AYRILIĞI: Bir devlet üç temel üzerinde oturur. Yasama, Yürütme ve Yargı. Bu üç kuvvet birbirinin üzerinde ya da emrinde değildir. Bu üç kuvvet, devletin bekası için uyum içinde olmalıdır ama asla bütünleşmiş olarak çalışamaz.

ŞEFFAFLIK: Demokrasinin en temel niteliklerinden biri şeffaflıktır. Demokratik bir devlette gizlilik olamaz. Her şey kamuoyuna açıklanmasa bile mutlaka kaydı tutulur. Gizlilik içinde yürütülen tüm eylem ve kararlar anayasa ve yasalara uymak zorundadır.

CİDDİ SORUNLAR: Devletlerin başına beklenmedik anlarda ciddi sorunlar açılabilir. Bunların şeffaflık içinde çözülmesinde zorluklar da yaşanabilir. Demokratik bir devlet buna rağmen kendi çizdiği kuralların dışına çıkamaz.

HİÇ Mİ ÇIKAMAZ: Normalde hiç çıkamaz. Ancak bazı çok özel durumlarda, yönetiminde olanlar “riski göze alarak” rutin dışına çıkabilirler. Rutin dışına çıkmak, devletin uymak zorunda olduğu yasa ve hukuk kurallarının yok sayılmasıdır.

KARAR ALMA: Devlet rutin dışına çıksa bile, bunun kararı yine anayasa ve yasalara uygun kurulmuş kurumlar tarafından alınır. Bunun da en başında hükümet gelir. Hükümet duruma göre ilgili kurumlarla işbirliği yaparak rutin dışına çıkma kararı alabilir.

ANAYASA DESTEĞİ: Devletin rutin dışına çıkması konusunda bazı kolaylıklar çok açık belirtilmemekle birlikte Anayasa’da da vardır. Örneğin olağanüstü hal veya sıkıyönetim, aslında devlete “normal hukuk dışına çıkma hakkı veren” kavramlardır.

ÖZEL DURUMLAR: Devletin rutin dışına çıkmasına neden olan özel durumlar yaşanabilir. Şiddetli terör, bir yabancı ülkenin savaş çıkarabileceği girişimlerde bulunması, ülke güvenliğinin tehdit altında bulunması bu özel durumlar olarak sayılabilir.

ÖRNEKLER: Bu durumlara örnekler verebiliriz. 1980’li yıllarda Asala terörü dünyanın her köşesindeki Türk elçiliklerine saldırılar düzenliyor ve elçilerimizi, elçilik çalışanlarımızı şehit ediyordu. Normal uluslararası hukuk kuralları içinde bu terörü önleyemiyorduk. Sonunda devlet “rutin dışına çıkma kararı” aldı.

TEMİZLİK: Oluşturulan özel timler Asala teröristlerini takibe aldı. Ardından bazı Asala liderlerinin peş peşe öldürüldüğüne, bazı Asala merkezlerinde bombalar patladığına tanık olduk. Sonunda Asala terörü sona erdi.

HİÇ AÇIKLANMADI: Asala’ya yönelik eylem kararı bir kişinin keyfine göre alınmamıştı. Dönemin Milli Güvenlik Kurulu’nda görüşüldü, gizli kalmasına karar verildi ve operasyon ilgili birime havale edildi. Operasyonlara katılan ve tıpkı teröristler gibi davranarak müthiş bir imha eylemi yapanlar hiç açıklanmadı, yapılan açıklamalar da “dedikodu” düzeyinde kaldı.

KOMÜNİZM: Türkiye’de Devlet en çok Komünizm tehdidine karşı rutin dışına çıktı. NATO ülkesiyiz, 1990’a kadar NATO politikaları “komünizmi önlemek” üzerine kurulmuştu. Sovyetler’le çok uzun sınırları olan Türkiye’de komünizmle mücadele normal hukuk çerçevesinde yapılamayınca devlet hukuk dışına çıkmakta sakınca görmedi.

MİT-KONTRGERİLLA: Daha NATO’nun kuruluşundan itibaren oluşturulan Kontrgerilla, MİT ve polisle işbirliği yaparak Türkiye’deki sol-sosyalist, komünist akımları önlemek için kan dökmek ve darbe yapmak dahil her türlü çareyi denedi.

GÜNEYDOĞU: 1990’da komünist blokun çökmesinden sonra yeni tehdit unsuru haline gelen bölücü teröre karşı devlet yine rutin dışına çıktı. Olağanüstü Hâl ilanıyla zaten mevcut hukuk kuralları bir kenara bırakılırken, düşük yoğunluklu savaş adı verilen özel harp teknikleri uygulandı.

BİZ BİLMEYİZ: Devletin rutin ışına çıkması başta hükümet olmak üzere devleti oluşturan tüm kurumların ortak kararıdır. Ana karar alındıktan sonra detaylar, görevi üstlenenlerce belirlenir. Yapılan her şey suçtur, açığa çıkması halinde uygulayıcılardan hesap sorulur. Açığa çıkmazsa alınan sonuç iktidarların başarısı olarak yansıtılır.

DERİN DEVLET: İşte derin devlet budur. İçinde iktidarın olmadığı derin devlet olmaz, olamaz. PKK ve Apo ile görüşmek rutin dışına çıkmaktır ve derin devlet kurallarının işletilmesidir. Yapılan hayırlı olsa bile ortaya çıktığı andan itibaren asla koruma ve kollama altına alınamaz.

SONUÇ: Adına ne denirse denilsin, devletin ülke menfaati için rutin dışına çıkmasının deşifre olmasının hesabı sorulmazsa, sistemi yönetmek güçleşir, çetelerin oluşmasına zemin hazırlanmış olur. Bu ince gibi görünen ayrım derin devlet felsefesinin temelidir.

NOT: Tatil günlüğüne bugün yer kalmadı, yarın devam edeceğim...

***


Derin devlet yorumu

Diğer yazıda temel kurallarıyla derin devlet kavramını anlatmaya çalıştım. Ancak bu yazının biraz yoruma muhtaç olduğunu da düşünüyorum.

Çünkü bu konuda da çifte standart uygulanıyor. İşimize geldiğinde “Bunu bütün ülkeler yapıyor” ya da “Aman terör bitsin de” diye başlayan cümlelerle hukuk dışına çıkılmasını mazur göstermeye çalışırken, işimize gelmeyen durumlarda zorla deşifre yolunu seçip “çeteleşme, darbecilik, mafyacılık” suçlamalarında bulunuyor ve adeta insan avına çıkıyoruz.

Oysa yaşanan tek gerçek var, o da devletlerin bir tür ikiyüzlü davranarak hukuk dışına çıktıklarını saklamalarıdır.

Buna rağmen demokratik devletler hukuk dışına çıktıklarının anlaşılmasının sistemi temelinden sarsacağını bildiklerinden, emirleri altındaki kadroları harcamaktan çekinmezler.

Devletlerin hukuk dışına çıkarak bazı eylemleri gerçekleştirmesi, eğer ülke yönetimini elinde tutanlar sağduyulu ise ülke güvenliği ve halkın esenliği için çok olumlu sonuçlar verebilir.

Ama sonuç ne olursa olsun yapılan suçtur, anayasa ve yasaların ihlalidir. Burada en büyük tehlike, hukuk dışına çıkma yetkisi verilenlerin bunu âdet haline getirmeleri ve giderek çeteleşmeleridir.

Gizlilik işte bunun için gereklidir. Açığa çıktığı an sorumlular cezalandırılmalıdır. Eğer açığa çıktığı halde sorumlular cezalandırılmıyorsa, işte çeteleşme ile o zaman yüz yüze kalırız.

Bu açıdan, devletin hangi amaçla olursa olsun PKK terör örgütü ve bu örgütün lideriyle pazarlık yapması anayasal bir suçtur ve deşifre olduğu için sorumlularının cezalandırılması gerektir.

Bu pazarlıkların yapılması ile örneğin Jitem’in kurulması, itirafçıların kullanılması, Kızıldere’de gencecik insanların öldürülmesi arasında “hukuken” hiçbir fark yoktur.

***


Ülkenin kaderini ilgilendiren ve gizli kalması gereken konuşmalar medyadan rahatça takip edilebiliyor. Anlaşılan devletin kurumlarına test uygulansa çok azı “sızdırmazlık raporu” alabilir.

(Gani Yıldız)

DİĞER YENİ YAZILAR