'Bu oylar AKP'nin değil' yarışı

Haberin Devamı

ANALİZ

Referandumda AKP’nin yanında yer alarak “Evet” oyu verenler, şimdi çıkan sonuçtan sonra “Bunlar AKP’nin oyları değil, içinde bizim oylarımız da var” demeye başladılar.
Bu oylara sahip çıkanların başında Saadet Partisi geliyor. Partinin başkanı Numan Kurtulmuş TV ekranlarına çıkarak “Saadet Partisi’nin oyunu AKP içinde göstermek yanlış olur” diyor.

Teknik olarak doğru tabii. Evet oyları içinde AKP’li olmayanlar da var. Muhalefetten, özellikle MHP’den hatta CHP’den giden oyların varlığını da inkâr edemeyiz.

Buna karşın, AKP’nin yüzde 58 evet oyunun, 10 puan eksiğini kendi oyu sayması ya da en azından bundan böyle bu propagandayı yapması da çok normal.

Bana göre de, hangi nedenle olursa olsun, referandumda AKP’nin dilediği yönde oy kullanan başka partililerin önemli bir bölümünün ilk seçimlerde tercihini AKP’den yana kullanacağını söylemek yanlış olmaz. Siyasetin doğasında vardır bu. Seçmenlerin “güçlü gördükleri” yerde kalmaları sadece bize özgü bir davranış biçimi değil.

Numan Kurtulmuş bu gerçeği bildiği için şimdi “Bizim oylarımız var orada” diye konuşuyor ama bu, hata yapıldığı gerçeğini değiştirmez.

Eğer referandum, “iktidara güvenoyu” biçimine dönüştürülmeseydi, farklı partilerin evet oyu vermesi iktidarı ilgilendirmezdi.

Ancak, son referandumun doğası gereği, verilen evet oyları aynı zamanda AKP’yi de çok güçlendiren itici bir faktör oldu.

Hesapta anayasa değişiklikleri tüm halkın yararı gibi sunuldu ama bunların bazılarının uygulanması için asıl güç AKP’nin eline geçti. Örneğin yargı “kâğıt üzerinde” sanki daha özgürleşmiş ve batı standartlarına uygun hale getirilmiş gibi olsa da uygulamada iktidarın eline teslim edilmiş olacaktır.

Daha şimdiden HSYK üyelerinin kimler olacağını gösteren listelerin hazırlandığı söyleniyor. İktidar, güya demokrasi adına başka partilerin desteğini almıştır ve bu destek AKP’nin kolay kolay seçim kaybetmeyecek hale gelmesine olanak sağlamaktadır.

Bu nedenle Numan Kurtulmuş’un referandum öncesi söylediği “12 Eylül’e kadar evet, 13 Eylül’de hayır” sloganının pratikte bir geçerliliği yoktur.

Çünkü 12 Eylül’e kadar, AKP politikalarına çok hevesli destek veren Saadet seçmenine Kurtulmuş’un söyleyeceği bir şey yoktur. Seçim kampanyası başladığında Kurtulmuş kendi seçmenine “AKP’yi tercih etmemesi için” bir argüman sunmakta zorlanacak, Saadet seçmeni de neden AKP yerine yine Saadet Partisi’ne oy vereceğini anlamayacaktır.

Numan Kurtulmuş’u ve AKP’ye destek veren irili ufaklı partilerin sözcülerini izlerken yüzlerinden “Biz ne yaptık böyle” ifadesini okumamak mümkün değil.

*****


HOŞUMA GİDENLER

O okulda eğitim başladı

Mutlaka hatırlayacaksınız, Türkiye Gençlik Birliği üyesi gençler, yaz ortalarında Diyarbakır’ın Bismil ilçesindeki Aslanoğlu Köyü’nde bir okul inşaatına başlamışlardı.
Gençler, hiçbir yerden maddi destek almadan kendi güçlerini ortaya koyarak gece gündüz çalışmışlar ve okulun inşaatını kısa sürede bitirmişlerdi.

İşte o okul tam zamanında, 20 Eylül’de kapılarını öğrencilere açtı. Artık Aslanoğlu Köyü’nün çocukları karda yağmurda okula gitmek için çile çekmeyecekler. Kendi köylerindeki kendi okullarında okuyabilecekler.

Ülkemizin gencecik pırıl pırıl üniversite öğrencileri sessiz sedasız büyük bir iş başardılar. Hepsini tekrar kutlamak istiyorum.

*****


DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Başkanlık-Sultanlık


Başkanlık sistemine geçiş konusu referandumdan hemen önce dile getirilmişti. O günden bu güne tartışılıyor. Başkanlık sistemi gelirse buraya tek talip olacak kişi Erdoğan olduğundan, konuya Erdoğan yanlıları farklı, Erdoğan muhalifleri farklı bakıyor.

Yani işin özü, aslında tartışılan başkanlık sistemi değil, kişiye göre durum tahlili.

Bu konuya Amerika gezisinde olan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de müdahil oldu. Gül’ün sözlerinde garip bir gönderme vardı. Dedi ki; “Tarihimize baktığımızda biz Türkler’e sempatik gelebilir. Ama buradan da hakanlık sultanlık anlayışı çıkmamalı.”

O halde, AKP’lilerin şimdilik üstlenmeden ortaya attıkları başkanlık sisteminin ruhunda bir tür sultanlık beklentisi var.

Bugün bunun üzerinde durmayacağım. Başka bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Hani “yandaş” denince kızan bir medya kesimi var ya, işte bu medya da Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları var ama her nedense “sultanlık” bölümü yok. Makaslamışlar, sansürlemişler.

Fotoğraflara bakıyorum yandaş isimler de Cumhurbaşkanı’nın yanında, ellerinde kâğıtlar not tutuyorlar. Ama nedense “sultanlık” bölümünü es geçmişler kendi gazetelerinde.

*****


MERAK ETTİKLERİM

Kafa atanı linç edenler ne oldu?


Referandumdan önce Bursa’da çirkin bir olay yaşamıştık. BDP adına Bursa’da konuşan Akın Birdal’a B. Ş. adlı bir üniversite öğrencisi kafa atmıştı. Olayda Akın Birdal’ın burnu kırılırken, saldırgan, hemen orada olan BDP’lilerce linç ediliyordu ki, polisler güç kurtardılar.

B. Ş. adlı saldırgan, linç girişiminden kurtarıldıktan sonra “külçe halinde” hastaneye kaldırıldı ve bir süre komada kaldı.

Akın Birdal çabuk iyileşti, komadan çıkan saldırgan hakkında da dava açıldı, şu anda tutuklu yanılmıyorsam.
Ama bu saldırıdan sonra B. Ş.’yi linç etmeye kalkanlarla ilgili bir işlem yapıldı mı işte onu bilmiyoruz. B. Ş.’nin yaptığı asla cezasız kalmayacak bir suçtur ve cezasını da mutlaka çekmelidir.

Buna karşın, nedeni ne olursa olsun bir kişiyi linç etmeye kalkmak da suçtur. Bursa polisi linç girişimine de soruşturma açtı mı, açmadı mı? Pek çok kişi bunu da merak ediyor.

*****


Kendi değerlerine değer vermeyenlere kimse değer vermez. (Fur Kaner)

*****


Gerekli yasal düzenlemeler yapılmadan geçeceğimiz bir Başkanlık Sistemi’nde; güç sarhoşu olan Başkan, koltuğunu, 23 Nisan’da çocuklara bile devretmez! (Gani Yıldız)

DİĞER YENİ YAZILAR