“Provokatörler var” deyip işin içinden sıyrılamazsınız

Haberin Devamı

Art arda çok tatsız olaylar yaşıyoruz. İnegöl’de basit bir nedenle başlayan tartışma bir anda kavgaya dönüşüyor. Kavga aynı anda “etnik kimliklerin” çatışması halini alıyor. Binalar taşlanıyor, dükkânlar yakılıyor, emniyet araçları tahrip ediliyor.

Antakya Dörtyol’da hainler 4 polisimizi şehit ediyor, buna öfkelenen halk adeta ayaklanıyor. Olayların şiddet gösterisine dönmesi görevlilerin çabası ve halkın sağduyusu ile önleniyor.

Benzer olaylar yurdun dört bir yanında yaşanıyor. Kimilerinin gazetelere haber olmaması, neyse ki fazla büyümemelerinden kaynaklanıyor.

Hepimizin endişe duyması gereken olaylar. Bunların yaygınlaşması, her tarafı sarması bir tür örtülü iç savaş sinyalidir ki, kimsenin müsamaha göstermemesi gerekir.

Oysa iktidar kanadına bakıyoruz, olayları çok farklı açıdan yorumlamaya çalışıyorlar.

Örneğin İçişleri Bakanı diyor ki “Bunlar provokasyondur. Tahrikçileri biliyoruz. Yaklaşan referandum öncesi zaten bu tür tahriklerin olmasını bekliyorduk.” Bravo yani. Bakan suçluyu bulmuş bile. Referandum öncesi ülkeyi karıştırmak isteyenler varmış. Bu olaylarda, tahrik, provokasyon yok mudur? Vardır belki. Tabii halkın öfkesini görmezden gelirseniz her şeyi provokatörlere bağlamanız işi kolaylaştırır.

Ama tahrik ve provokasyon durduk yerde olmaz. Eğer bir iklim oluşmamışsa kimse provokasyona cesaret edemez.

Ne zaman siz ipin ucunu kaçırırsınız, basiretsiz ve yetersiz politikalarla günü kurtarma telaşına kapılırsınız, tahriklere işte o zaman gün doğar.

Bugün yaşanan olaylara neden olan iklimi yaratan bizzat iktidardır. İçi boş bir açılımla bir yandan halkın bir bölümünü umutlandırırken, diğer yandan halkın önemli bir bölümünün beynine kuşku tohumları serpildi.

Düne kadar kimsenin aklına Türk- Kürt düşmanlığı gelmezken bugün kimileri “Bırakalım bu Kürtler gitsin” deme noktasına getirildi.

Her gün gelen kahredici şehit haberleri ise bu iklimin insan ruhuna da işlemesine olanak sağlıyor.

Sonuçta bir tahrik ya da provokasyona bile gerek kalmadan sabrı taşan halk öfke patlaması yaşıyor. İktidar, her olayın altında AKP’yi devirmek isteyen komplolar arayacağına, yarattığı iklimin bir an önce değişmesini sağlayacak adımlar atmalıdır. Tahrikten ve provokasyondan medet ummak sadece göz boyamaktır.


*****



CHP mitinglerinin coşkusu

Kemal Kılıçdaroğlu, seçildikten sonra verdiği sözü tutarak tüm ülkeyi karış karış gezmeye başladı. Henüz hiçbir CHP mitingine katılmadım, bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun gezilerini televizyonlardan izleme olanağım var.

Gördüğüm şu: CHP mitinglerinde, uzun yıllar önce tanık olduğumuz manzaralar yaşanıyor. Vatandaşlar CHP Genel Başkanı’nı büyük bir sevgi ve heyecan çemberi içine alıyor. Kılıçdaroğlu da her geçen gün biraz daha halk adamı portresi çizerek olağanüstü bir sempati topluyor. Ancak her şeye rağmen şunu da biliyorum ki, bu tür mitingler her zaman göründüğü gibi olmayabilir. Toplama kalabalıklarla ve sürekli slogan atan çığırtkanlarla bir miting olduğundan daha coşkulu gösterilebilir. Bu nedenle, Kılıçdaroğlu nereye giderse gitsin, orada yaşayan bir tanıdığımı, dostumu bulup izlenimlerini soruyorum. Ki bunların bir kısmı CHP’li de değil. Aldığım en önemli bilgi şu: Kılıçdaroğlu nereye giderse gitsin, yanında, partinin sürekli görevlileri ve bazı davetliler dışında, başka yerlerden getirilen kimse yok. Yani mitingler, gidilen kentin veya ilin halkı tarafından dolduruluyor. Bu çok önemlidir. Toplama kalabalıklar yanıltır. Ama bir kentin sadece kendi halkı böylesine bir coşku ile bir siyasi parti liderini karşılıyorsa, durum çok farklıdır. CHP’nin beklenenden de fazla bir başarı yakalaması kimseyi şaşırtmasın.



*****



Bu turuncu da neyin nesi?


Başbakan Erdoğan’ın “Evet” mitinglerinde bir nokta çok dikkat çekiyor.

Alanlara toplanan hemen herkesin başında turuncu renkli bir şapka var. Üzerinde “evet” yazıyor.

Turuncu renk çok ilginç.

Hatırlayın Ukrayna’da, Gürcistan’da büyük kalabalıklar halinde iktidarı devralanlar turuncu rengi kullanıyorlardı.

Peki neydi bu turuncunun sırrı?

Soros adındaki uluslararası bir para spekülatörü, Amerikan yanlısı yapılması istenen devletlerdeki bazı siyasi partileri destekliyordu. Soros bazı ülkelerdeki yönetimleri değiştirmek için olağanüstü maddi desteğin yanı sıra, özellikle o ülkenin entelektüellerini de maddi çıkarlar karşılığında kendisine bağlı vakıflarda çalıştırıyordu.

AKP’nin “turuncusu” Soros destekli mi bilemem tabii. Ama öğrendiğime göre AKP Genel Merkezi, “evet” mitinglerinde dağıtılmak üzere 5 milyon şapka, 5 milyon tişört ve 10 milyon bayrak yaptırmış. Geri kalanlarını ise her ilin örgütlerinin yapması talimatı verilmiş.


*****



‘Karşı çıkan silinip gidecek’

Haber kanallarında her gece çok yoğun tartışma programları yapılıyor. Bu programlarda genellikle iktidar yanlısı maskeliler daha fazla yer alıyorlar.

Ve bunlar, koşullar ne olursa olsun kurulu saat gibi hep aynı şeyleri tekrarlayarak bir tür beyin yıkama operasyonu yapıyorlar.

Son günlerde dikkatimi çekmeye başladı. Bu maskeliler ısrarla şu söylemi dile getiriyor: “Türkiye değişiyor. Daha demokrat oluyor. Bu referandumda demokrasi kazanacak. Referanduma hayır diyenler statükonun, darbelerin, askeri vesayetin sürmesini isteyenlerdir. Ama evet diyenler kazanacak, diğerleri de silinip gidecek.”

Bu çok tehlikeli ve demokrasi dışı bir söylem. Eğer ortaya iki şık konmuşsa, bunlardan herhangi birini seçmek herkesin en özgürce kullanacağı demokratik hakkıdır. Buna ipotek konamaz, bu bir.

İkincisi ise, eğer siz bir tarafı “silinip gidecekler” diye küçümsemeye kalkarsanız, karşı tarafı da bilersiniz. Ve düşünün ki, beklediğinizin tam tersi çıktı. Bu durumda kendiniz mi silinip gideceksiniz?

Ülkemin “sözde aydınları” bu kadar mı mantıksız ve hesapsız düşünüyor?



*****



Yıldırım Tuna kusura bakmasın


İçişleri Bakanı Beşir Atalay dün Adana’da yaptığı konuşmada “terörist” olduğu gerekçesiyle hakkında “yakalama emri” çıkartılan 6. Kolordu Komutanı Korgeneral Nejat Bek’e bakarak “Ne yaparsanız yapın bu Amanoslar’ı teröristlerden kurtarın” demiş.

Pazar günlerinin kahramanı Yıldırım Tuna hiç kusura bakmasın ama, kırk yıl düşünse bundan daha komik bir fıkra yazamaz herhalde.



*****



YSK, AKP borazanı olmakla eleştirilen TRT’ye, “Referandum sürecinde tarafsız yayın yap!” demiş. Türkçesi, “12 Eylül’e kadar sabret, 13’ünde kaldığın yerden devam!” olsa gerek... (Gani Yıldız)

DİĞER YENİ YAZILAR