Özal’ın doğru çıkmayan hesabı

Haberin Devamı

Güneydoğu’da terör olaylarının tırmanmaya başladığı dönemlerde PKK’nın en önemli lojistik kaynakları bu bölgedeki küçük köyler ve mezralardı. Dünyadan habersiz, kendi küçük dünyalarında yaşayan insanlar terör örgütü militanlarının yoğun baskısı altındaydı.

PKK’lı teröristler eyleme giderken ya da güvenlik güçlerinden kaçarken bu küçük köy ve mezralara saklanırdı. Yine teröristler aç kaldıklarında bu küçük köy ve mezralara baskın yaparak orada yaşayan ve çok fakir olan insanların aşlarına, ekmeklerine ortak olur, hayvanlarını ve tarla mahsüllerini alırlardı.

Bu gelişmeler güvenlik güçlerinin de elini kolunu bağladı. Çünkü baskı altında teröristlere yardım etmek zorunda kalan sade vatandaşlar, sonuçta yasal olarak suçlu duruma düştükleri için çoğu kez de takibata uğrardı.

Turgut Özal, Başbakanlığı sırasında askerden gelen terörle mücadele önlemlerine, bu tür köy ve mezraların boşaltılması ve yaşayanların başka bölgelere gönderilmesi talebine hiç karşı çıkmadı.

Özal şunu düşünüyordu: “Bu köy ve mezralardan çıkarılacak az sayıdaki vatandaşı ülkenin başka yerlerine göndeririz. Bunlar zaman içinde gittikleri bölgeye uyum sağlarlar ve bir tür asimilasyona uğrayarak en azından milliyetçi Kürt hareketlerinden uzak kalırlar.”

Mantıken doğru bir bakıştı bu belki de. Ama uygulama böyle olmadı. Yerlerinden edilen vatandaşlar ülkeye dağılmak yerine belli bölgelerde bir araya geldiler. Daha önce 20-30 kişi birlikte yaşayanlar bu kez önce 300-500 kişilik gruplar halinde yaşamaya başladılar. Giderek bu sayı arttı ve bazı büyük kentlerin çevresi Güneydoğu’dan gelen insanlar tarafından adeta işgal edildi.

Adana, Antalya, Mersin, İzmir, Adapazarı, İstanbul ve turizm kentleri bu bölgeden zorunlu göç ettirilen insanlarla doldu. Daha önce PKK baskısı altında devlete karşı çıkar konuma düşen vatandaşlar kalabalıklaştıkça bu kez bir tür Güneydoğu gettoları oluşturdular. Bu tür yapılanma terör örgütünün büyük kentlerde örgütlenmesine de kolaylık sağlamaya başladı.

Bunun da ötesinde Güneydoğu’dan gelen her şehit haberinden sonra kentlerin çevresinde oluşturulan gettolarda yaşayanlar husumet çeker hale geldi. Öfkeler kabardıkça bu vatandaşlara karşı ön yargılar da güçlenmeye başladı.

İşte son örneğini Balıkesir’in Altınoluk kasabasında yaşıyoruz.

Bu gelişmeler insanı ürkütüyor.


*****


Şahinlere dikkat

Hain saldırı sonucu 15 askerimizin şehit olması üzerine dün özellikle haber kanalları gün boyu bu olayla ilgili özel yayınlar yaptı. Bu yayınlara telefonla veya stüdyolara giderek katılan pek çok kişi görüşlerini açıkladı.

Doğal olarak herkes öfkeliydi, herkes heyecanının esiri olmak durumunda kalıyordu.

Yüreğinde genç evlatlarımızın acısını taşımanın da etkisiyle konuşanların bazıları çok sert cevap verilmesi gerektiği üzerinde durdular. Bu konuşmacılar Silahlı Kuvvetler’in hemen harekete geçmesini, terör kamplarını yerle bir etmesini istediler.

Ancak soğukkanlı olmak zorundayız, bunu asla unutmamamız gerek. Çünkü uluslararası terörün asıl amacı da bu. Terör örgütleri sınırımızın hemen dibinde kamplar kuruyorlar. Ama bu kamplarda teröristten çok sivil halk yaşıyor.

İşte güvenlik kuvvetlerinin elini kolunu bağlayan da bu. Güç kullandığınız an sivil halkın bundan etkilenmemesi mümkün değil.

Ve Türkiye terörle mücadele adı atında ister Türkiye topraklarında ister dışarıda bir sivilin bile zarar görmesine neden olursa bu altından kalkamayacağımız sorunları da beraberinde getirir.

Bu nedenle Türkiye hiç zaman yitirmeden “Şehit kanı yerde kalmaz” gibi hamaset edebiyatı ya da “en etkin önlemler alınacaktır” gibi ucu belirsiz söylemler yerine, onurlu bir karar almalı ve bunu ciddiyetle yerine getirmelidir.

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne bu konuda güvenmek ve destek olmak zorundayız. Tahrik etmek egoları tatmin edebilir ama sonucunu da düşünmek hepimizin görevidir.


*****


Zamanlama

ABD, tarihinin en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıya. Her ne kadar Temsilciler Meclisi kurtarma paketini kabul etse de, ekonomistler 1929 krizinden bile ağır bir krizin geleceğini ısrarla söylüyorlar.

Ekonomik kriz tsunami gibi gelirken, ABD, 30 gün sonra yeni başkanını seçmek üzere sandık başına gidecek.

Kısacası Amerika’nın gözü şu anda dünyayı görecek durumda değil.

Ve tam bu aşamada, üstelik Türkiye de bu ekonomik kriz dalgasının kendisini nasıl etkileyeceğini hesaplayamazken Irak sınırından hain bir saldırı gerçekleşiyor.

İster istemez insanın aklına “Türkiye böyle bir kargaşa ortamında bir yere mi sürüklenmek isteniyor?” sorusu geliyor.

*****


ABD istihbaratı ne oldu?

Türk Silahlı Kuvvetleri bir süredir ABD’nin istihbarat paylaşımı sayesinde terör örgütüne karşı etkili operasyonlar yaptı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ da basın toplantısında Amerika ile “fevkalade” bir uyum içinde çalıştıklarını açıklamıştı.

Ancak dün yaşadığımız acı olay bu istihbarat paylaşımının “duruma” ve “isteğe” göre yapıldığı izlenimi veriyor.

Genelkurmay açıklamasına göre PKK’lı teröristler Irak tarafından ve ağır silahlar kullanarak gerçekleştirdi bu saldırıyı. Gerilla taktiği ile sızma harekâtlarını anında saptamak ve bildirmek teknik olarak belki zaman alabilir. Ama ağır silahlar kullanılıyorsa bunları anında saptamak bugünkü teknolojide çocuk oyuncağı.

Bu konuda fazla bilgimiz yok ama, belli ki ABD bölgedeki bu hareketlenmeyi ve koordinatları Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ya vermedi ya da geç verdi.

Askeri olarak doğal koşullar nedeniyle bölgeye anında ulaşmak zor olsa da, ağır silahların yerinin saptanması ve hemen imha edilmesi o kadar da zor olmasa gerek.

İktidar bölgedeki tüm kontrolü ABD’ye bırakmış durumda. Siyasi olarak da Kürt yönetiminin başındaki iki aşiret reisini muhatap alıyor. Artık bu politikanın gözden geçirilmesi gerek herhalde.

*****


Şehitlerimizin anısına

Sevgili okurlar bu köşeyi sürekli izleyenler Pazar günleri diğer günlerden farklı olarak hafif, neşeli, esprili yazılara yer verdiğimi biliyorlar. Bunun amacı haftanın bir günü bile olsa tüm dertlerden ve sıkıntılardan uzaklaşarak keyif almaktır.

Bugün yine sizler için çok hoş ve esprili yazılar hazırlamıştım. Ancak dün sabah Şemdinli’nin Aktütün karakoluna yapılan alçak saldırıyı haber aldık. Bu terör saldırısında ne acıdır ki 15 fidanımız şehit düştü. Hain saldırının acısıyla bu pazar alıştığınız yazılara yer vermek açıkçası içimden gelmedi.


*****



Akıllı görünme çabası, çoğu zaman akıllı olmayı engeller

La Rochefoucauld


DİĞER YENİ YAZILAR