Nedir bu “darbe olmasın” telaşı?

Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasını istemiyor ve bunu dile mi getiriyorsunuz. AKP ve yandaşı koro harekete geçiyor: Bunlar darbe istiyor

Haberin Devamı

Silahlı Kuvvetler’i yıpratma kampanyasında Fethullah Gülen’in adı mı geçiyor.
Aynı koro yine ayaklanıyor: Bunlar darbe kışkırtıcısı.

Türkiye’nin hızla bir İslam devletine doğru kaydırılmak istendiğini mi dile getiriyorsunuz.
Korodan ortak ses: Bunlar demokrasi düşmanı, darbe çağrıları yapıyorlar.

Dikkat ediyor musunuz bilemiyorum; siyasal İslamcı basında aylardır bir darbe telaşı var.
Siyasal İslamcı olmayan daha geniş kitlelelere seslenen kimi gazetelerdeki AKP yandaşı sözde aydınların da yazılarını alın okuyun. Hemen her gün darbe olacağı endişesine yönelik görüşler var.

Peki siz gerçekten demokrasiye inanan bir gazetecinin, yazarın askeri müdahaleyi ima bile ettiğini gördünüz, okudunuz mu hiç?
Aklı başında hiç kimse darbeden de, askerin müdahalesinden de söz bile etmiyor.

Oysa siyasal İslamcı medya, AKP ve yandaşlarının ağzından düşmüyor bu yakıştırma.

Bunun bir tek nedeni var: Siyasal İslamcılar, AKP’liler ve yandaşları şu an içinde bulunduğumuz ortamın demokrasi ile uzaktan yakından ilgisi olmadığını biliyorlar.

Bunun yanı sıra uygulamaların Türkiye’yi götürdüğü noktayı da biliyorlar. Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerinin birer birer ortadan kaldırılacağını, laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti yolundan sapılacağını biliyor ve bunu istiyorlar.

Ama buna karşı Atatürk’e, Cumhuriyet’e, laikliğe, hukuka bağlı ezici bir çoğunluk bulunduğunun da farkındalar.

Tüm bunlara karşın demokrasinin cilvesi nedeniyle aritmetik dengenin kendi lehlerine olduğunu ve dayatma halinde son kaleyi de ele geçireceklerini, ezici çoğunluğun bunu önlemesinin olanaksız olduğunu da hesaplıyorlar.

Burada akıllarına takılan tek şey; acaba Silahlı Kuvvetler cumhuriyeti koruma ve kollama görevini yerine getirmeye kalkar mı?

İşte bu yüzden darbe lafları hep gündemde tutularak, Silahlı Kuvvetler aleyhine yazılar yazılarak, belgeler üretilerek bu olasılık ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Demokrasiye inanan hiç kimse Türkiye’de bir askeri müdahaleyi aklına getirmez ve bu olasılıktan korkmaz.

AKP ve yandaşları da korkmamalı, paniklememeli. Sadece demokrat olsunlar, siyasi ahlak kurallarına uysunlar, o kadar.

***


Güvercin dolması yediniz mi?
Mısır’da Anadolu Ateşi’nin Piramitler önündeki muhteşem gösterisi bitmiş. Artık otele dönüş vakti gelmiş. Ancak gösteri saati nedeniyle akşam yemeğini yiyememişiz.

Anadolu Ateşi’nin kurucusu ve yöneticisi Mustafa Erdoğan “Haydi sizi güvercin dolması yemeğe götüreyim” dedi. Ben bunu yemeğin adı sanıyorum, meğer gerçekten güvercinmiş.

Bugüne kadar hiç yememiştim. Ayrıca bazı Müslüman inançlarına göre güvercin eti pek yenmez. Ama Mısır’da güvercini eti için beslemek ve yemek çok yaygın.

Güvercinler bildiğimiz güvercin, ama biraz daha besili. Çünkü özel olarak yetiştiriliyor.

İki türlü sunuluyor. Biri dediğim gibi güvercin dolması. Güvercinin içi boşaltılıp bildiğimiz iç pilavla dolduruyor sonra ızgarada pişiriliyor. İnanılmaz bir lezzet. Diğeri de tıpkı tavuk gibi ızgarası yapılıp yeniyor.

Yemekli sohbette Mısır’da güvercin beslemenin çok yaygın olduğunu bu arada güvercinlerin kendi ırklarına nasıl ihanet ettiğini de öğrendim.

Kahire-İskenderiye hattı güvercinlerin göç yoluymuş. Bu hat üzerine çok sayıda kule gibi kuş evleri yapmışlar. Burada eğitimli besi güvercinleri yaşıyormuş. Bu güvercinler göç mevsiminde sürülere karışıp onları bu güvercin yuvalarına çekiyormuş. Yuvalar dolunca sahipleri kapaklarını kapatıp güvercinleri yakalıyormuş. Bunlar özel bir besin rejiminden geçirildikten sonra yeniyormuş. Tabii bazıları da gelecek yıl geçecek güvercinleri “tavlamak” için yetiştiriliyormuş. İlginç değil mi?

***


Yavaş yavaş Hasan Şaş
Anadolu Ateşi’nin yöneticisi Mustafa Erdoğan Kahire’deki ilk gecemizde “Burası çok ilginç bir şehir. Piramitleri nasıl olsa gösteriler sırasında görürsünüz, gündüz Han Halil’e giderseniz size çok enteresan gelebilir” dedi.

Han Halil bizim Kapalıçarşı’yı andıran bir yer. Her şey turistik.

Daldık Han Halil’in zemini toprak olan daracık sokaklarına. Dükkanlarda ve ortalıkta binlerce çeşit hediyelik eşya satılıyor. Tıpkı bizdeki gibi satıcılar belki 8-10 dilde bir şeyler söyleyerek müşteri çekmeye çalışıyor.

Bizi de kimi İtalyan, kimi Rus sanıyor.

Ama Türk olduğumuzu söyleyince hava birden değişiyor. “Selamınaleyküm” veya “Merhaba”dan sonra “Yavaş yavaş Hasan Şaş” sözünü duyuyorsunuz.

Ama abartmıyorum, Türk olduğunuzu söylediğiniz istisnasız herkes “Yavaş yavaş Hasan Şaş” diyor size.

Peki ne anlama geliyor bu. Tam öğrenemedik. Ama Dünya Kupası sırasında Hasan Şaş’ın adı Mısırlıların çok ilgisini çekmiş galiba. Yavaş kelimesini de Türkçeden biliyorlar. Onlar için ilginç bir tekerleme olmuş, bunu da Türklere söyleyip sempati toplamaya çalışıyorlar. Hasan Şaş Mısır’a giderse sanıyorum hiçbir yerde bir kuruş ödemeden krallar gibi ağırlanır.

Bu tekerleme dışında bize “arkadaş” diye de çok hitap edildi.

Türk olmanın en önemli avantajı, bir şey almayacağınız zaman sizi çok zorlamıyorlar. Diğer turistlerse yakalarını zor kurtarıyor.

Tabii bu arada pazarlık konusunu da unutmamak lazım. Bir saat (tabii sahte) için yüz dolar isteyen satıcıya laf olsun diye (10 dolar) dedim. İnanmayacaksınız ama 15 dolara kadar indi. Almadım tabii.

***


“Vali yaptım”
Memleketin birinde devlet başkanı bir gezisi sırasında sakalı beline kadar uzamış tuhaf giyimli bir din adamıyla karşılaşmış. Ona “İman sakal boyuyla olmaz, şunu normal hale getir” demiş.

Aradan biraz zaman geçince devlet başkanı bu sakallı adamın durumunu sormuş. Hiçbir değişme olmadığını öğrenince kendisine bir mektup yazmış. Mektubu alan sakallı soluğu başkentte almış. Ama onu görenler şaşırmışlar. Çünkü adam sakalını tamamen kesmiş, kıyafetini de günün şartlarına göre uyarlamış.

Yakınları devlet başkanına “Ne yaptınız da bu böyle oldu?” diye sormuşlar O da “Vali olarak atadım” demiş.

Ardından da sakalını kesen adamı huzuruna almış. Ona şöyle demiş: “Ben seni iman sakalın boyunda değildir diye uyardım. Aldırmadın. Ama vali yapınca sakalını kökünden kestin. Bugün ikbal uğruna sakalını kesen yarın vatanını satmak için kimbilir nelerini feda etmez” demiş. Sonra da vali olmasına ilişkin yazıyı yırtıp atmış.

DİĞER YENİ YAZILAR