Bu yıl festivale doyduk!
Ya da başlığı şöyle de atabilirim: 'Bu yıl festivale doydum.' Gerçekten de yok yoktu bu yıl. Müzik ve line up eleştirilerini otoritelere bırakıyorum. Ben size modasından, tuvaletlerine izlenimlerimi anlatayım.
En trend festival Chill Out İstanbul
Nasıl oldu anlamış değilim. Ama bu yıl İstanbul'da 10'uncusu yapılan Chill Out'un havası bambaşka. Hayır İstanbul'da bu kadar alternatif ve havalı giyinen insan varmış da bizim neden haberimiz yokmuş. Bale tütüsü kıvamında etekler mi istersiniz, vücudunda dövmeden derisinde tek bir yer gözükmeyenleri mi... Sanırsın yurtdışında bambaşka bir festivaldesin. Zaten oldum olası giyim kuşama meraklıyımdır, bir köşeye oturdum müzik dinlemeyi bırakıp insanları izledim bütün gün. Tabii bu arada üzerimde uçuşan baloncuklar da günüme neşe kattı. Ana sponsor Bridgestone'un öyle güzel bir standı vardı ki kaç fotoğraf çektim kim bilir. Hiç ayağa kalkasım gelmedi. Yemek ve tuvalet olarak da diğer festivallerden öndeydi. En büyük talihsizliği ilk gününün Babylon Soundgarden'la çakışmış olmasıydı.
Babylon Soundgarden'da tuvalet ve shuttle kuyruğu sıkıntı verdi
Babylon Soundgarden Mayıs ayında yazı getirdi bizim için. Kilyos'ta deniz kenarında olunca festivalin anlamı değişti haliyle. Bikinileri giydik sezonu erken açtık. Kilyos denizini de hiç o kadar durgun görmemiştim. Daha sonra aynı umutla birkaç kez daha gittiğimde Babylon'a maalesef beni yine kocaman kocaman dalgalar karşıladı. Festival organizatörlerinin ve tabii bizim de şansımıza... Sponsorlar havlu bile düşünmüş. İçerde dağıttılar. En büyük sorun sıralardı. Yılın ilk festivalinde gözümüz bayağı korktu. Tuvalet için emekli kuyruğu stili yaklaşık 40 dakika bekledim. Kapıdan sahile inmek için konan shuttle servislerde de durum benzerdi. Shuttle sırası ilerlemeyince yine kendi başımızın çaresine bakalım dedik. O sırada yük boşaltan bir kamyonun kasasına 20 kişi doluştuk. Şoför kasayı dışarıdan kitledi, biz mülteci stili yukarı kadar yol aldık.
Harvest için Küçükçiftlik'i çok ama çok güzel süslemişlerdi
Bugüne kadar Küçükçiftlik Park'ta onlarca etkinliğe katıldım. Biri Harvest Fest'ten fotoğraf gösterse hayatta inandıramazdı beni burasının orası olduğuna. Bir mekan bir etkinlik için bu kadar mı 'süslenebilir'. Festivalin adı Harvest yani hasat olunca tam da ona göre hazırlanmış her şey. Yılların beton zeminli Küçükçiftlik Park'ı komple yemyeşil çimle döşenmiş. Hayran kalmamak elde değildi. Her yerde saman balyaları, tahtadan bölmelerde zeytinyağından sabuna, kıyafetten takıya satışlar vardı. Atölyeler de cabası...
One Love Türk festivallerinin kalitesi konusunda umut artırdı
Türkiye'nin en eski ve en deneyimli festivallerinden biri One Love. 2002'den beri düzenleniyor. Ama herhalde adını en çok 2012'de Eyüp Santral'de düzenlenecekken ismindeki Efes'in kaldırılmasıyla duyduk. Kimi hukukun arkasına sığındı kimi örf ve adetlerin... Neticede yılların Efes One Love Festivali, 'One Love' oldu çıktı. Bu yıl ise yeni yaşam ve düğün mekanımız Life Park'ta düzenlendi. Nasıl olduysa çok normal, arada bir saatte gitmeme rağmen kapıda uzun bir kuyruk vardı. Yaş olarak diğer festivallere göre çok daha gençler vardı. H&M geçen yıl olduğu gibi sponsorlar araındaydı.
Festival ruhunda gece gece yüzmenin tadı bir başka
Yaz sıcaklarının artmasıyla beraber festivaller de Ege'ye taşındı. Geçen haftasonu Chill Out Festivali'ne katılmak için Bodrum'daydım. Yaz sıcağı ve festival ruhu birleşince bambaşka bir şey çıkmış ortaya. Yüz, içkini yudumla, dinlen, müzik dinle, dans et, yüz diye giden bir sarmaldı tüm haftasonum. İstanbul'daki iş koşuşturmalarının hele de nereye gittiği belli olmayan siyaset karmaşasından kaçmak için öyle iyi geldi ki...
