Gazete Vatan Logo

Bizim Cüneyt Arkın sizin Kaptan Kirk'e on basar..

Dünyayı Kurtaran Adam filmi sinema tarihinde yapılmış en güzel uzay filmidir.. Eğitici ve öğreticidir. Ayrıca Cüneyt Arkın'ın yardımcısının kulakları eşeğinki gibi sivri değildir.. Yani uzaylılardan destek almamış, sadece kendi memleketinin insanına inanmıştır.. Uzay aracına dikiz aynası takmak da suç değildir..

Amerikalılara yeni eğlence çıktı.. Açıkgöz bir yatırımcı gelip bizim yerli filmlerden topluyor.. Oraya götürüp DVD'sini bastırıyor.. DVD'nin üzerine de "O kadar kötü film ki.. Eğlenmek için seyredin.. Gülmekten kırılacaksınız.." diye yazdırıp piyasaya salıyor..

Cüneyt Arkın'ın başrolünü oynadığı "Dünyayı Kurtaran Adam.." şu sıralarda listenin en tepesindeymiş.. Hediyesi 20 dolar.. Buna rağmen piyasada kapış kapış gidiyormuş..

Türk-Amerikan dostluğuna yakıştıramadım..

***

İkinci sıradaki filmimiz ise "Ayşecik ve Yedi Cüceler" imiş.. Haydi birincisi biraz tartışılır.. Biz Türkiye olarak henüz uzay çalışmalarına başlamadığımızdan (Aslında bütçeye on beş milyon liralık bir fon koyduk ama yetmedi tabii..) bu işlerin biraz acemisiyiz..

O yüzden de uzaya giden araca dikiz aynası takmamız yadırganmamalı.. Ayrıca dikiz aynasının ne zararı var? Bir meteor seni sollayabilir.. Sen de dikiz aynasından görüp yol verirsin..

Arkadan gelip vursa, tamponu çizse daha mı iyi?

Yedi cüceler..
Filmin orijinal adı böyle.. Yoksa özürlü vatandaşlara saygılı biri olarak kesinlikle "cüce" sözcüğünü kullanmaz "Boyca yer çekiminin etkisinde fazla kalmış vatandaşlar.." derdim..

Nitekim Türk basınında, çocukların artık körebe oynamadığını, onun yerine "Görme özürlü ebe oynadıklarını.." ilk yazan benim..

Nesini beğenmediler cücelerimizin anlamadım..

Amerikalılar "baby face" dedikleri "bebek yüzlüler"e pek meraklıdır.. Bizim cüceler biraz at hırsızlarını andırıyordu, acaba ona mı taktılar?

Evet.. Cücelerin tek sıra dizilip çayır dediğimiz hazine arazisi üzerinde çayda çıra oynamalarını ben de yadırgadım.. Ancak her sinema filminin bir nevi tanıtım görevi yaptığını da düşünürsek, muhtemel yabancı seyirciye, folklorumuz hakkında fikir vermek için de konmuş olabilir..

***

Sinemada konu sınırlı.. Eninde sonunda Amerikalılar, Pamuk Prenses ile Yedi Cüceler konusunu işleyecekler..

Bakın buraya yazıyorum.. Filme seyirci gelsin diye o cücelerden birini Pamuk Prenses'e tecavüz ettirmezlerse bir şey bilmiyorum..

Ayırımcılık olmasın diye cücelerden en az ikisini de zencilerden bulacaklar.. Oldu olacak kırıldı nacak, deyip bir bir de Kızılderili korlar yanına.. Film zıvanadan çıkar.. Ayşecikimiz'i çok ararlar..

(Yazarın notu: Bizim filmde nefislerine sahip olup Pamuk Prenses hakkında akıllarına kötü bir şey getirmeyen cücelerimize teşekkürü bir borç bilirim..)

Taşlı sahneler..
Dünyayı Kurtaran Adam filmimizde Cüneyt Arkın'ın çekik bıyıklı uzaylılarla savaşmak için kayalara vole ata ata antrenman yapmasını yadırgamışlar.. Diyenlerin yalancısıyım..

Cüneyt Arkın en az yedi sekiz ton çeken kayalara rahmetli Metin Oktay gibi yan yatarak vole vurup, kayaları yüz yüz elli metreye fırlattığında kahkahadan kırılıyorlarmış..

Ayak şutuyla birkaç yüz metreye fırlayan kayaların Ramazan topu gibi patlaması da bilim icabı.. Kütle yerinden hareket edip belli bir hıza ulaştığında kinetik enerji yüklenip, patlayıcı hale geliyor.. Bunu bilim adamları bilir..

Ama filmi durdurup, en heyecanlı sahnenin orta yerinde fizik dersi verir gibi seyircilere anlatamazsın.. O zaman çektiğin şey bir sinema filmi olmaz, belgesel olur..

***

Cüneyt Arkın'ın bindiği uzay aracının folyo kaplanmış olmasına gelince.. İmkânımız o kadardı, öyle kaplattık..

Folyo iyidir, dayanıklıdır ayrıca ışığı yansıtır.. Uzayda karşıdan gelen araca gece görüşü imkânı verir..

Hem biz sizin "Terminatör" filminize bir şey diyor muyuz? Adamı tereyağı gibi eritip eritip birleştirdiniz.. Bize hiç de mantıksız gelmedi.. "Vardır bilmediğimiz bir izahı.." deyip Türk-Amerikan dostluğuna uygun olarak efendi efendi seyrettik..

John Wayne..
Rahmetli sizin filmlerinizde Kızılderili neslini kuruttu.. Elinde bir çakar almaz.. Oraya cart, buraya curt.. Her tek atışta üç beş tane birden düşürmecesine..

Birakın sinema dilinde mantıklı olmasını aramayı, etik olarak dahi üzerinde durmadık.. Hatta Kızılderililere karşı şimdiki Amerika yönetimine "NATO müttefikimizdir.. Aykırılık yapmak olmaz.." deyip arka çıktık..

"Nerede bu Kızılderililer?" diye sorup duran Avrupa'nın istemezleri ile sizin yerinize ağız dalaşına girdik..

"Ama Kızılderililer de hatalı.. Amerikalılardan önce o topraklara gelmemeliydiler.." diye niza yaptık..

Unutuldu mu bunlar?

Ama kabahat bizde.. Biz medya olarak görevimizi yapamadık.. Tarzan'ın ormanda taciz ettiği dişi gorilin boy boy fotoğraflarını basacaktık ki o zaman görecektik insan içine çıkabiliyor musunuz?

***

Bizim filmlerimizde insanlık dersleri vardır.. Eğitici şeyler vardır.. Dostluk, sevgi gibi eskimeyen dersler vardır..

Daha dün Show TV'de bir Müslüm Gürses filmi seyrettim.. Gözlerim dolu dolu oldu.. Neden dolu dolu oldu? Çünkü filmin her sahnesi bir hikmetle, bir özlü sözle süslüydü..

Müslüm Gürses kendisine nakit para karşılığı birini vurmasını teklif eden mafya babasına:

"Bana adam dövdürebilirsin.. Bana adam öldürtebilirsin ama cinayet işletemezsin.." diyordu..

Sabaha kadar düşündüm bu laf üzerine.. Haydi bakalım Amerikalı.. İstiyorsan gel de çık bu lafın içinden..

Dünyayı Kurtaran Adam filmine de böyle bakmalı.. Cüneyt Arkın o filmde uzaylılara insanlık dersi veriyor.. Evet, bazılarını eşek sudan gelinceye kadar dövüyor ama onların iyiliği için..

Zekâlarını, medeniyetlerini kötüye kullanmasınlar diye..

O film sadece Türkiye insanına hizmet etmiyor.. Bir anlamda bütün dünyaya hizmet ediyor.. Olaya biraz global bakalım.. İçindeki hikmetlerden ders alalım.. Uzaylılık ölmedi..

Haberin Devamı